Savarona konusunda kışkırtıcı sorular

Londra Büyükelçimiz Fethi Okyar, Cumhurbaşkanlığı Başkatibi Hasan Rıza Soyak, Hava Müsteşarı Sadullah Güney, İş Bankası Genel Müdürü Muammer Eriş, Etibank Genel Müdürü İlhami Nafiz Pamir tarafından 24 Mart 1938 günü Londra’da teslim alınan “Atatürk’ün Yatı” Savarona’ya ilk kez Türk bayrağı çekildi...

O sırada ölümcül hastalığı git gide artan Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nda sabırsızlıkla yeni yatını bekliyordu...
Hiç vakit kaybetmeden yola çıktılar ve 1 Haziran 1938 Çarşamba günü, saat 13.45’te Savarona’yı Atatürk’ün kaldığı Dolmabahçe Sarayı’nın önüne demirlediler.
Bir buçuk saat kadar sonra (15.30’da) da, Atatürk, beraberinde birkaç kişi olduğu halde Savarona Yatı’na çıktı.
Savarona’nın Atatürk’ü çok heyecanlandırdığı, hatta bir keresinde “Bir çocuk, oyuncağını bekler gibi bu yatı beklemiştim. Mezarım mı olacak bu tekne benim?” dediği anlatılır.
Hâlbuki ilk kez bir yata sahip olmuyordu. Daha önce, padişahlar için yaptırılan, bu yüzden de “Saltanat Yatı” olarak ünlenen Ertuğrul Yatı’nı kullanmıştı. Tabii “Saltanat Yatı Ertuğrul”, Savarona’nın ihtişamı karşısında balıkçı teknesi gibi kalıyordu.
Motorları kömürle çalışan Ertuğrul Yatı, bacasından attığı bir kurum yüzünden gözden düştü...
Kurum, o esnada Atatürk’le birlikte güvertede kahve için İngiltere Kralı VII. Edward’ın beyaz cicilerini kirletmişti...
Bu olay yüzünden çürüğe ayrıldı. Yerine de 1 milyon 250 bin Amerikan Doları’na (dünkü yazımda da belirttiğim gibi, bu meblâğ, satın alma paritesi açısından, bugünkü parayla yaklaşık 30 milyon TL’ye eşdeğerdir) dünyanın en muhteşem yatı Savarona satın alındı.
Ama Atatürk bu yatı sadece 54 gün kullanabildi.
Hani Osmanlı padişahlarına “lüks düşkünü” derler ya...
Hatta son bazı padişahları, “Avrupa’dan aldıkları borç paralarla kendilerine lüks saraylar inşa etmek”le eleştirirler ya...
Bu eleştiriyi ders kitaplarına bile geçirip çocukların kafasında “Padişahlar lüks düşkünüydü” imajını ekerler ya...
Aynı mantıkla, çocuklarımıza Savarona’yı nasıl izah edeceğiz?
Hay Allah müstehakınızı!..
İdeoloji nasıl da ayaklarına dolaşıyor, insanın!

Sözün burasında bir “muziplik” yapalım ve Savarona’nın satın alınmasına ilişkin, ezber bozucu bazı “kışkırtıcı” sorular soralım kendimize (çünkü nasılsa kimse cevap vermeyecek)...
1. Ertuğrul Yatı daha uzun seneler kullanılabilir durumda iken, neden Savarona’ya “ihtiyaç” duyuldu?..
2. Hadi mutlaka bir yat lâzımdı diyelim, neden dünyanın en muhteşem, en pahalı, en lüks yatı tercih edildi?..
3. Bu işe muhalefet eden oldu mu, olmadı mı?..
4. Osmanlı padişahlarının lüks ve tantana içinde yaşadıklarını iddia edenler arasından, “Yazıktır bu milletin parasına” diyen çıktı mı, çıkmadı mı?..
5. Halkının çoğu açlık sınırının altında yaşayan fukara milletinin karnını doyurmak için İngiltere’den kredi alan Türkiye Cumhuriyeti bu parayı nasıl denkleştirdi?
6. Para daha önce bütçeye konmadığına göre, hangi kaynaktan transfer edildi?..
7. Nakit mi ödendi, yoksa taksit mi yapıldı?..
8. Yoksa yönetimin “Cumhuriyet kapitalisti” üretme amacıyla zengin ettiği sonradan görmelerden biri, adının açıklanmaması kaydıyla meşhur yatı satın alıp Atatürk’e hediye mi etti?..
9. Son ihtimal: Atatürk, kendi parasıyla mı satın aldı Savarona’yı?..
Ne olursa olsun, büyük bir hevesle alınan muhteşem yatı, sadece 54 gün kullanabildi...
23 Temmuz 1938’de Savarona’da ağırlaştı...
Yürüyemiyordu...
Geminin tüm ışıklarını söndürdüler ve Atatürk’ü oturduğu koltukla birlikte karaya taşıdılar.
Bir daha da geri dönemedi.

VAKİT