Sahi Diriliş Ertuğrul Dizisi Niye Başlamıyor?

AHMET MARUF DEMİR

Kızmayın ne olur. Çünkü okuyacaklarınız ile başlığın tam olarak bir alakası yok! Radyo Programlarımda günlerdir söylüyorum. Verilecek karara son kala referandum konusundaki düşüncelerimi burada da belirtmek istedim. Evet, bir Kürt olarak doğdum. Fakat bunu ben tercih etmedim. Evet, çocukluğumda Kürt olmaktan dolayı çok korktum. Sonra haliyle büyüdüm. Bu kez de, Kürtler adına sözde konuşanların/savaşanların yaptıklarına bakıp, Kürt olmaktan utandım. Bütün bunlara rağmen yine de değişmeyen bir şey vardı. O da Kürt olarak doğmam. Yaratılış itibariyle kimliğim buydu. Hala da öyle. Bunu değiştiremezdim. Hala da değiştiremem.

Ama düşünce dünyam öyle mi? Tasavvurum, hayata bakışım, inancım bana bağlı. Bu kavramlarda sınırsız bir özgürlüğe sahibim. Ki bundan dolayı irademle seçtiğim bir din, bir hayat biçimim var. Onun adı da İslam. İşte bu hayat nizamıdır beni ümmetçi kılan. Bundan dolayıdır ki; İttihad-i İslam'dan yanayım. Her ne kadar ütopyadan daha öte bir şey olarak görsem de yine de vahdetten, İslâm'ın sancağı altında, istişare/şur'aya dayalı bir devlet sistemine matuf, ümmet coğrafyası bilinen her neresi varsa, orada, sınırların olmadığı o yerde yaşamak arzusundayım. Ulusal çıkarların olmadığı, ulusların olmadığı, ulusun olmadığı topraklar üzerinde yaşamak, savaşmak ve günü geldiğinde o topraklar uğruna ölmek hayalindeyim. Heyhat! Bugün böyle mi? Bir Müslüman olarak şahsımın düşündüğü gibi düşünen kaç Müslüman kardeşim var acaba? Müslüman Türk, Kürt, Arap vs. demiyorum. Övüne durduğunuz kavimleriniz, bayraklarınız, devletleriniz, rejimleriniz sizin olsun. Kaç tane Müslüman var ise böyle düşünen; onları bana verin yeter!

Kürt olarak; Kürdistan Bağımsızlık Referandumuna bakışım da budur. Yeni bir ulus devlet; sevmem, sevmedim, sevmeyeceğim. Bütün bunlara rağmen şunu da söylemeden edemeyeciğim. Bunca ulus devlet varken ve de bir ben, ulus devletlerin canı cehenneme derken; hem ulus devletleri savunup, hem de bir ulusun daha kendi kendini yönetmesini eleştirmek, hem de acımasızca eleştirmek, yedi düvele karşı verilmeyen tepkiyi daha düne kadar en önemli mütteffik (bunu ben demedim) olan birine göstermek, dost denilen insanlara (bunu da ben demedim) bugün tankların namlularını çevirmek ne kadar tutarlıca, adilce, insanca... Barzani sempatizanı filan da değilim ha. İfade edeyim: Barzani'nin kendisi ile benim düşüncelerim arasında Kürtlerin nüfuzu kadar fark var. Ama sizce de öyle değil mi? Atılan manşetlerden, söylemlere varıncaya dek, bu işte bir gariplik yok mu?

Kobané olayları ne tez unutuldu. O gün sarfedilen bir sözü bağlamından koparanlar, Kürtlerin duygusallığından da faydalanıp, 7 Haziran seçimlerinin AK Parti ve Erdoğan aleyhine sonuçlandırmıştı. Bir o kadar can ise cabası. Peki, bugün de birileri kalkıp; "Ya hu hani her şey sandıktı? İnsanların özgür iradesiydi? Kürtlerin iradesi yok mu? Bir de ne terör örgütleri, ne PYD, ne PKK'sı... Bu örgütler sınırda cirit atıyor. At koşturuyor. Kimsenin dediği bir şey yok. Ne tanklar yürüyor, ne de bunlara namlular çevriliyor. Demek ki mesele örgütler değil, Kürtlerin kendisi!" dese ne olur? Kürdün'de bir onuru yok mudur?! Bu ne yaman çelişkidir. 2019 seçimlerine giderken bu ne basiretsiz atraksiyondur. 7 Haziran seçimleri sonrası HDP için de yazıp, söylediklerim gibi. O gün de onlar çağrılara, uyarılara kulak tıkamıştılar. Şuan düştükleri durum da ortada. Ayrıca Suriye meselesinde bunca yıllık dik duruşun akabinde atılan imzalar... İçerideki mağdurlar... Yolsuzluklar... Adam kayırmalar... İsrail ile anlaşmalar, ama "Irak'da küçük İsrail devleti kuruluyor" denilen komik, aciz, sıradan açıklamalar...

Müslümanların umudu, mazlumların hamisi, kimsesizlerin kimsesi... Öldüklerinde dahi adam gibi ölenlerin olduğu insanlar biziz. Yazıktır. Günahtır. Hele 2023 hedefleri, 2071 hedefleri bizleri beklerken bugünlerde tanık olduklarımız büyük bir trajedidir. Daha söylenecek çok söz var. Lâkin, meramımın anlaşıldığını umut ediyorum. Geleceğe yönelik umudumu da sürekli direngen tutuyorum. Madem başlık, Diriliş Ertuğrul Dizisi ile alakalı. En azından sözü onunla bitireyim. Yıllardır Alemi İslâm'ın sancaktarlığını yaptığımız dizide mi acaba bu yaşananlardan etkileniyor?! Senarist, daha ilk bölümde Kürtleri ve Türkleri düşman etmek isteyenlerin tuzağına mı düşünüldüğünü sanıyor?! Halep gitti. Karacahisar'ın da mı gitmesinden korkuyor?!