Saddamın füzeleri, Mersin limanı ve terör finansmanı

Yeni Şafak gazetesinin gündeme getirdiği, Ergenekon operasyonuyla bağlantı kurduğu, Tuğgeneral Levent Ersöz'ün “CIA beni tehdit ediyor” sözünden hareketle Irak merkezli olan ancak ahtapot gibi bütün bölgeyi saran 40 milyar dolarlık kirli trafiği yönetin CIA mensubu Dale C. Stoffel'in infaz edilmesi konusuna devam ediyoruz. Suikastleri ve terör finansmanını içeren, PKK'nın silahlandırılması dahil Türkiye'nin güvenliğini ilgilendiren çok önemli bir dosya bu. Irak'ın füzelerinde kalmıştık. 15 Haziran 2005'te, Saddam'ın füzelerinin Kuzey Irak ve Türkiye'de olup olmadığını sormuştuk.

Aslında Saddam'ın kayıp füzelerinin hangi sınır kapısından kaç araçlık konvoylarla taşındığı bilgileri mevcut. Yine füzelerden bir kısmının ABD'ye, bir kısmının Ukrayna'ya ve Yeni Delhi'ye kadar ulaştığı, operasyonu kimlerin yürüttüğü, hangi taşeron şirketlerin, hangi kargo şirketlerinin kullanıldığı da ortada.. Çünkü Stoffel öldürüldükten sonra şu bilgiler ortaya çıktı:

1- Füzeler, füze motorları, uçaklar büyük kargo uçakları ile götürüldü.

2- Sadece 100 konteyner dolusu mühimmat ve füzeler Ürdün üzerinden İsrail'e götürüldü.

3- Büyük miktarda mühimmat Iraklı Kürt grupların kontrolünde çalışan silah kaçakçıları tarafından Irak'ın kuzeyine ve Türkiye'ye taşındı. (Türkiye'ye sokulan C-4'ler bu partinin içinde miydi ve ne amaçla Türkiye'ye sokuldu? Kimler ne için hazırlık yapıyordu? CIA mensubu Stoffel'in yönettiği transferi “Türkiye-ABD ilişkileri ve PKK” çerçevesinde değerlendirmek gerekmiyor muydu? Türkiye'de iç savaş mı tezgahlanıyordu?)

4- Büyük miktarda mühimmat İranlı gruplar, Bedir Tugayları ve Dava Partisi tarafından kaçırıldı. Bunun için Munteriya ve Shlamcha sınır kapıları kullanıldı.

İşti bir gizli anlaşma örneği: 2004 yılında Gazi (İyad) Allavi, Dale Stoffel, Muhammed el Çelebi ve Türkiye'den Ahmet Ersavcı arasında yapılan ve Irak'ın askeri varlığının satışıyla ilgili ortaklığı içeren anlaşmanın metni şöyle:

“Yukarıda adları yazılan kişilerin hepsi bay Stoffel'in askeri teçhizatı organize etmesi için Irak Savunma Bakanlığı'na bağlı şirketin tek temsilcisi olarak atanması konusunda anlaşmışlardır.

1- Ahmet Ersavcı Stoffel aracılığıyla "Newco" isimli bir şirket kuracak ve bu şirket sözleşmeleri yapacaktır.

2- "Newco" firması, Stoffel aracılığıyla, Irak Savunma Bakanlığı ile iş yapan tek şirket olacaktır.

3- "Newco" her işin bitişinde yüzde 10 pay alacaktır.

4- Sözleşmeler "Newco" partnerleri arasında imzalanacaktır. Bunun içeriği de Memorandum'da belirtilmiştir.

5- Karların yüzde 50'si idari harcamalar olarak Newco'ya verilir.

6- Kalanın yüzde 60'ı yani toplam karın yüzde 30'u Stoffel'in payıdır.

7- Taraflar memorandumun içeriğinin çok gizli tutulması konusunda anlaşmaya varmışlardır ve hiçbir koşulda ifşa edilemez ve yayımlanamaz.”

Stoffel'le söz konusu Türkiye vatandaşı arasında 11 ve 12 Kasım 2004 tarihlerinde stoffel@clicorp.com adresi üzerinden yapılan e-mail yazışmaları yine Mersin Limanı'nın işaret ediyordu. 3 bin 500 araçla taşınan “malzeme”yı..

1- Füzeler kimlere verildi? Askeri mühimmat hangi gruplara aktarıldı? Bu Türkiye'nin güvenliğini ne ölçüde ilgilendiriyor?

2- Bu kirli ticaretten elde edilen gelirle kimler, hangi örgütleri, oluşumları ve bölgeleri finanse ediyor?

3- Şebekenin her aşamasında karşımıza çıkan Lübnanlı arabulucular ve büyük pastanın paylaşılması ile Lübnan'daki suikastler arasında ne tür bağlantılar var? Refik Hariri suikastinin Irak'ın paralarını paylaşmayla ilgisi ne? Stoffel'in parasını transfer eden Lübnanlı Raymond Zayna ve Muhammed Ebu Derviş kimleri temsil ediyor?

4- Yüz milyonlarca dolar hangi bankalar üzerinden nerelere transfer edildi? “Trafik”te adı geçen Türklerden birinin bankacılık geçmişinden hareketle, Türkiye'de hangi banka kullanıldı?

Hürriyet gazetesi, tam üç yıl sonra konuyla ilgili bir haber yayınladı. Ama haber trafiğin çok küçük bir boyutuyla ilgiliydi. 1 Ocak 2008'de “Bu dosya aydınlanırsa yer yerinden oynar” başlıklı yazıyla konuyu takrar hatırlattık. PKK pazarlıklarından Mersin Serbest Bölgesine, Saddam'ın füzelerinin Mersin'den dünyaya kaçırılmasına kadar… Gazetenin “Türkiye'nin silah baronu bu adam mı” başlıklı incelemesi önemliydi. Haber, benim 2005'te ismini vermediğim Ahmet Ersavcı'yı anlatıyordu. Oysa biz, tam üç yıl önce; “40 milyar dolarlık skandal, kayıp füzeler ve suikastler”, “Füzeler ve askeri mühimmat Kuzey Irak ve Türkiye'de mi?”, “Refik Hariri Irak'ın milyar dolarları için mi öldürüldü?”, “40 milyar kirli doların ne kadarı Türkiye'ye geldi?” “PKK'ya silah sağlayan Türkler kim?”, “Askeri mafya ağı ve PKK silahları” başlıklı yazılarda çok şey anlattık sorular sormuştuk. PKK'ya aktarılan silahlardan Türkiye'ye sokulan patlayıcılara kadar.

ABD'nin Irak'taki unsurları tarafından PKK'yı aktarılan silahları bu trafikteki kişiler mi organize etmişti… Ahmet Ersavcı ve C. A.'nın Türkiye'deki patronları kimdi? Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri, sanıldığı gibi Lübnan içi iktidar savaşlarının değil de, bu dev para trafiğinin kurbanı mı olmuştu. Bu da çok önemli bir soruydu….

Henüz hiçbir şey ortaya çıkmış değil. Trafiğin Türkiye'deki ortakları ticaretlerine, siyasetlerine, görevlerine devam ediyor. Mersin'den dünyaya füze satanları öğrenebilecek mi Türkiye? Terör, kirli para ve suikastlerin bu trafikle ilişkisini, Türkiye'deki derin bağlantıları öğrenebilecek mi Türkiye?

YENİ ŞAFAK