Reina’da Akıtılan Kanın Faturası

KENAN ALPAY

Beşiktaş Ortaköy’deki eğlence merkezini yılbaşı gecesi makineli silahla basılmasının yarattığı ağır travma hiç şüphesiz siyaset ve toplumu ciddi bir biçimde sarsmıştır. Çünkü neredeyse haftalık bir periyoda bağlanan Beşiktaş ve Kayseri’deki bombalı katliamların (şimdilik) son halkası olarak ülkeye karşı yürütülen topyekün savaşın devam edeceğini resmen deklare etmiştir. Katledilenlerin asker-polis veya sivil olması önemini kaybettiği gibi örgütlerin de ideolojik mahiyeti önemsiz hale dönüştü.

Uluslararası düzeyde lüks bir eğlence merkezi olarak yılbaşı gecesi Reina’yı hedef alan bu katliam oluşturulmak istenen algının aksine kültürel-dini değil doğrudan askeri-stratejik bir motivasyona sahiptir. İster PKK ve müzahir örgütler eliyle isterse IŞİD ve benzeri örgütler eliyle icra edilsin temel amaç Türkiye’nin Suriye ve Irak’a ilişkin geliştirdiği siyaseti sabote etmektir. Ancak Beşiktaş, Kayseri veya Ortaköy’de akıtılan kanları, yerlere savrulan cenazeleri kendi ideolojik ve örgütsel hesapları açısından büyük bir fırsata dönüştürmenin azmiyle yanıp tutuşuyor. Alışkın olduğumuz ahlaksız bir siyaset tarzı olarak “laik-Kemalist yaşam tarzı saldırıya uğradı” psikolojik operasyonu derhal devreye sokuldu.

Meselenin Noel’le, yılbaşı kutlamalarıyla veya camilerde okunan Cuma hutbesiyle ilişkisini kurarak sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’nı değil bir bütün olarak AK Parti Hükümetini ve Müslüman toplumu katliamın sorumlusu olarak lanse için adeta seferberlik ilan edildi. IŞİD ile sadece siyasi iktidar değil bütün bir toplumu eşitlemek üzere sergilenen gayretkeşlik derinleştirilen seküler nefretin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Yalnız bu gayretkeşliğin CHP ve HDP’den başlayıp TBB ve Alevi örgütlenmelere oradan Avrupa ve Amerika’ya değin nasılsa bir dayanışma bilinciyle ilmek ilmek örüldüğü besbelli.

Bombalı katliamlarla saldırdıkları siyaset ve toplum üzerine olağanüstü bir sinir harbi boca ederek güvensizliği, bıkkınlığı ve ümitsizliği kronikleştirmeyi amaçladıklarından şüphe duyulmasın. Fakat bu arada gerek Noel ve yılbaşı etkinliklerine dair gerekse etnik ve mezhebi kimliklere dair yapılan değerlendirmeler, muhalefet veya protesto ediş tarzının makul ve mantıklı bir zeminde icra edilmesine hassasiyet göstermek icap ediyor. Abartılı, temelsiz hatta tutarsız tepkisellikleri uyarmak ve mümkünse engellemek için duyarlılık oluşturulmalıdır. Ortaya çıkan katliamla bunların hiç ama hiç ilişkisi, alakası yoksa da en başta ahlaki temellerden yoksun ve psikolojik savaş uzmanlarına malzeme olabilecek görüntülere müsaade edilmemeli.

Kaos çıkar mı, toplumsal çatışma tetiklenir mi? Yakın gelecekte böyle bir risk yok lakin bu uğraşları hafife almak, kardeşliğimizi hiçbir şey bozamaz gibi aşırı tedbirsiz ve lakayt tutumlar çürütücü süreci tetikler. Esasen katliamların hedefi siyasal iradeyi rehin almak ve politikayı ipotek altında tutmaktır. Faturayı AK Parti Hükümetine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Müslüman halka kesmek için fırsat kollayanlar ilk elde Meclis’i felç etmeyi ikinci aşamada yönetilemez bir ülke manzarası inşa etmeyi ve nihayet Amerika’nın bölge politikalarında lejyoner gibi kullanacağı bir siyasi oluşumu tanzim etmek üzere hareket ediyorlar.

Zayıflık görüntüsü, geri çekilme işareti, korku ve ümitsizlik söylemi sadece barbarların saldırı, işgal ve sömürgeleştirme emelini kuvvetlendirir. Bu kapıları hiç açmamak, kendi içinde sağlam bir muhasebe sürecini işler kılmak ve saldırıları beklememek yerine kaynağına yönelik daha şiddetli darbeleri planlayıp icra etmek adeta mecburi istikamettir. Toplum CHP-HDP kadar müzahir kişi ve kuruluşların yıpratıcı kara propagandalarını oldukça net bir biçimde kavrıyor ve bunlara karşı bileniyor. PKK ile IŞİD arasında bunlarla da Amerika ve Avrupa siyaseti arasında neredeyse fark görmüyor. Saldırıları karşılayacak net ve açık izahlar, karşı ataklar ve güven tazeleyici adımlar toplumda beklenenin aksine 15 Temmuz’daki gibi daha sıkı, daha güçlü ve daha uzak görüşlü hareket tarzını perçinleyecektir.

Reina’daki katliamın faturasını Müslüman topluma ve siyasi temsilcilerine kesme planları bozguna uğramaya mahkûmdur. Yeter ki siyaset ve toplum sorumluluğunu ihmal etmesin.

Yeni Akit