PKK vesayeti

Ahmet Taşgetiren

Abant'ta bulunamadım. Bu yıl "vesayet" konusu tartışıldı orada.

Bir ölçüde TV'den izleme fırsatım oldu, genelde askeri vesayet, bir ölçüde yargısal vesayet konularının gündeme geldiği görülüyor.

Acaba, Kürt sorununun ele alındığı ortamlarda "PKK vesayeti" diye bir başlık da açıldı mı bilemiyorum ama bence böyle bir konu, Kürtler için, Türkiye için askeri vesayet ve yargı vesayeti kadar önemli bana göre.

Evet Kürtler için...

Soralım:

Elinde silah bulunan bir PKK örgütü, Kürtler için neye tekabül ediyor?

Askere kız-erkek alıyor, vergi topluyor, cezalandırıyor. Yani bir devletin yapabileceği şeyleri yapıyor.

Ama hesap vermiyor.

Yani başına buyruk bir örgüt.

Seçilmiş değil, dolayısıyla "seçilmeme" gibi bir yaptırıma maruz da değil. Silahı var, her zaman iktidar!

Bölgedeki tek insan da, sivil toplum örgütleri de, ondan korkuyor, bir şey söyleyeceği zaman onun gözünün içine bakıyor.

-Kepenkler kapatılacaaaak, kapat!

Bu çağrı, meşru devlet gücünün çağrısı değil, PKK silahlı gücünün çağrısı...

Kapatmayanın vay haline!

Bize o, "O olmasaydı, Kürt sorunu gündeme gelmezdi" gibi sunuluyor.

Yani bir ölçüde meşru görmemizin zihinsel alt yapısı oluşturuluyor.

"Eğer Kürt sorununu gündeme o getirmişse, bu ona, silahı ile her türlü melaneti işleme hakkı verir" gibi bir sonuç üretmemiz isteniyor.

"Silahların gölgesi altında" bu zihinsel yamuklaşma devam ederken, hatta PKK'ya karşı çıkmak, Türk iseniz "şövenist", Kürt iseniz "TC ajanı" gibi suçlanmaya yol açmışken, oradan buradan, "Bu işte bir terslik var" şeklinde "itiraz" sesleri yükselmeye başladı.

Birkaç yazıda Gülay Göktürk'ün Kürt sorununa duyarlı liberal-demokrat çevrelere yönelik "Bu oyunu bozun" çağrısına işaret ediyorum.

"Vesayet"e karşı isek, Türkiye üzerindeki genel vesayeti de dışlamamız lazım, Kürtler üzerinde oluşturulan özel vesayeti de...

Bu noktada Taraf'ın koyacağı tavrın çok özel bir anlam taşıyacağını düşünüyorum.

"Niye"nin cevabı açık: Çünkü Taraf hem askeri ve yargısal vesayet konusunda en radikal karşı çıkışın adı hem Kürt sorunu konusunda çok duyarlı bir yayın çizgisi. Taraf'ın bu niteliği, Doğu-Güneydoğu'da görülüyor ve seviliyor.

Peki Taraf, PKK vesayeti konusunda ne düşünüyor?

PKK vesayeti, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "en azından teorik olarak sorgulanabilir" olan vesayetinden daha tolere edilebilir bir şey mi?

Dün Yıldıray Oğur'un bir yazısı çıktı Taraf'ta.

Bence çok önemli bir yazı. Okumayan okusun. Özellikle Diyarbakır'da herkes okusun.

Oğur, "PKK'lılar dağda kekik toplamıyor" başlıklı yazısında, Alize Marcus'un Kan ve İnanç isimli kitabından yola çıkarak, PKK'nın cinayet dosyasının birazcık kapağını kaldırıyor.

Gelin bir bölümünü okuyalım:

"Artık iç infazları Aliza Marcus'un kitabını kana bulamış PKK'nın dağlarda bunca yıl kekik toplamadığını hatırlaması gerekiyor Kürtlerin, Türk demokratların, solcuların Kürt sorununda duyarlı kesimlerin, vicdanlı kalemlerin.

Artık soğuk bir 'PKK sonuçtur' sosyolojik açıklamasıyla, 'Tabii ki şiddetin her türlüsüne karşıyız' türü hiç de inandırıcı olmayan genelgeçer vaziyetin kurtarılamayacağı bir eşikteyiz.

Hakkaniyet 'Babasını öldürdüler, dağa çıktı ne yapsın' demekte değil. 'Başına ne gelirse gelsin eline silah alıp adam öldürmen anlaşılamaz' demekte artık.

Kürtleri kırmamak için savaşın iki taraflı bir şey olduğunu unutarak gelmeyecek barış. Bu kötülüğün Kürtlere de bir faydası yok artık.

Seçilmiş belediye başkanlarını örgüt mahkemelerinde yargılayan, Hikmet Fidan gibi muhaliflerin hemen infaz kararını veren, bütün hayatını Türklere Kürtleri anlatmaya vakfetmiş Bejan Matur'u 'bizden değil' diyerek Diyarbakır'ı terk etmesi için tehdit eden, Türklerin Kürtçe şarkı dinleme ambargolarını yıkan Rojin'i hain ilan edip konserlerini sabote eden, 'elimde silah var benim dediğim olur' diyen bir örgüt, bir gün amacına ulaşsa da Kürtlere mutluluk ve refah getirmeyecek çünkü.

Bu ülkede köyler yakılırken, faili meçhuller yaşanırken susmamış demokratların ve solcuların PKK ile ilgili konuşurken ve yazarken de vicdanlarının sesini dinlemeleri gerekiyor artık.

Eğer bu hakkaniyeti biz gösteremezsek, barış dediğimiz her yerde bu sicil karşımıza çıkartılacak bu doğru, hakkaniyetsiz ellerde düşmanlıkları artırmak için kullanılmaya devam edecek.

"Cesaret, hakkaniyet, hemen şimdi." (Taraf, 29 Haziran 2010)

Yıldıray Oğur'u bu yürekli ve hakkaniyetli duruşundan dolayı kutluyorum.

BUGÜN