Pardon helalleşme mi demiştiniz?

ABDURRAHMAN GÜNER

Her şey İçişleri Bakanlığı’nın 'rüşvet' iddiaları nedeniyle Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin'i görevinden uzaklaştırmasıyla başladı. İddiaların önü arkası kesilmeyince CHP, Semih Şahin'i partiden ihraç etti.

Semih Şahin’in yerine ise görev süresinde yardımcılığını üstlenen  Melek Mızrak Subaşı “Başkanvekili” sıfatıyla makama getirildi. Önceleri çok fazla dikkat çekmeyen Subaşı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Bilecek mitinginde İmamoğlu ile beraber verdiği görüntü sebebiyle tüm Türkiye’nin gündemine girdi.

Game Of Thrones dizisindeki Targaryen’lara benzetilen Melek Subaşı, ejderhaya binip bütün bir şehri tabir-i caizse ateşle yıkayan bir karakterle anılıyor şimdilerde... Türkiye’de siyasetin gündemi eskiden Kurtlar Vadisi ile ilişkilendirilirdi. Game Of Thrones ile kurulan bağlantılar yeni bir duruma mı işaret ediyor bilinmez. Bu durum kayıp mı kazanım mı orası da meçhul ancak kesin olan şey ise modern cahiliyenin alamet-i farikası olan şekilcilik hastalığının can yakmaya devam ettiği.

Melek Subaşı’nın fotoğraflara yansıyan yüzü Onedio vb. birçok seküler platformda “Avrupai görünüm” şeklinde ifade edildi. Bununla kıvanç duydukları anlaşılan birçok sosyal medya kullanıcısı ise Melek Subaşı üzerinden başörtülüleri hedef aldı.

Liberal eğilimleri ile bilinen kimi kullanıcılar ise Melek Mızrak Subaşı ile bir başörtülü arasındaki tek farkın “yolsuzluk” olduğunu ileri sürdüler. “Atatürk kadını” olan Subaşı, Avrupalıları andıran görünümüyle yolsuzluk yapamazdı herhalde…

Ancak iş bu kadar basit değildi. Melek Mızrak’ın doğrudan olmasa da dolaylı yoldan eşiyle ilişkili Subaşı Yemek Catering isimli şirkete ihale sağladığı iddiaları daha önce basında yer almıştı. Bu konuyla alakalı haberler dışında bir takım belgeler de paylaşıldı.

12 Eylül tarihli Yeni Şafak haberinde konu ile alakalı şunlar söyleniyor: CHP'li Bilecik Belediyesi'nde yaşanan rant ve rüşvet olaylarına bir yenisi daha eklendi. Rüşvet soruşturmaları kapsamında görevden uzaklaştırılan CHP’li Semih Şahin’in ardından Başkan Vekili seçilen CHP’li Melek Mızrak Subaşı'nın da kentteki tüm yemekli organizasyonları eşinin sahibi olduğu Subaşı Yemek Sanayi'ye verdiği ortaya çıktı.

Anlaşılan o ki Melek Mızrak Subaşı'nın "görünümü" ejderha üstünde gezen khaleesiye benzese de aslında iktidarını elinde tutmak ve ailesinin konumunu yükseltmek için her şeyi yapan Cersei Lannister’la daha fazla ortak noktaya sahipmiş…

Bu paylaşımlar sahiplerinin seviyesini gösterirken Türkiye’de tv-dizi sektörü içerisinde en düzeysiz isimlerden birisi olarak bilinen Gonca Vuslateri’nin paylaşımı ise şekilcilik hastalığının en güzide örneklerinden birisini sundu.

STV dizilerindeki rolleriyle hafızalara kazınan Gonca Vuslateri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde Gezi Parkı kalkışması esnasında yaptığı parti grubu konuşması canlı olarak yayımlanırken Twitter'dan "Çıktı yine tipini ...." yazmasıyla sol-seküler kesimler için sembolik bir isim haline geldi.

Mide bulandıran tarzı ve itici tavırlarıyla Vuslateri yaptığı "icraatlara" hiç bakmaksızın sırf “Avrupai” görünümü, platin renkli saçları sebebiyle Melek Subaşı’yı Türkiye’yi “ileri” taşımakla övüyor… Modernliğin bu “ilerilik” vurgusunun insanlığı içine sürüklediği cehennemin artık herkes farkında. Geniş halk kesimlerinin sevdiği bir isme hakaretler eden bir müptezel ile kocasına ihale sağlayan Atatürk kadını "Türkiyeli Lannister" birbiriyle bu “ilerilikte” buluşmuş oluyor. Tencere yuvarlanmış…

İşin en acı tarafı ise sol-Kemalistlerin Batılılaşma öğretilerinin tesiri altında yetişmiş kuşakların ne kadar akıl ve mantık yoksunu olabileceklerini görmek oldu. Tanzimat romanlarının alafranga tiplemeleri misali olan bu zevat Felatun Bey ve Bihruz Bey’den bir adım bile “ileri” gidememişler anlaşılan.

Hadi biz zaten modernlik karşıtıyız. Onun yozlaştırıcı, hegemonik saldırılarına karşı direnmekle kendimizi mükellef görüyoruz. Ancak modernliği dahi böylesine tekdüze ve sığ bir şekilde anlayan tiplerle muhatap olmaktan dolayı ayrıca mağdur ediliyoruz. Ne yazık ki kendisini modernlik içerisinde konumlandıran kesimlerin çok büyük bir kısmının Gonca Vuslateri düzeyinde olduğunu söylemek mümkün!

Vaziyet buyken sol-Kemalistlerin “helalleşme” olarak ifade ettikleri açılım süreçlerinin oldukça içi boş bir yere denk düştüğünü söyleyebiliriz. İyi niyetli olduğu düşünülse bile en ufak bir hadisede intikamdan bahsedip “helalleşme” yerine “hesaplaşma” vurgusu yapan her şartta dindar kesime yukardan bakan bir kimlik sorunu ile karşı karşıyayız. Zira nefret ideolojilerinin kendilerini karşıtları üzerinden tanımlamaları hastalıklı bir düşünme biçiminin ürünü olarak kimlik sorununa işaret ediyor.

Gonca Vuslateri’nin STV’de başlayan serüveni Netflix’te devam ederken Türkiye’nin acı dolu modernlik tecrübesi dindarlara kan kusturmaya devam ediyor. Başörtülüler kamu kurumlarında görev alabilmenin heyecanını yaşarken Melek Mızrak Subaşı sayesinde görmüş olduk ki birileri başörtüsü yasaklarını özlemle anmaya başlamış bile!