Neyi gizleyecek, kimi kurtaracaksınız?

Abdurrahman Dilipak

Son ses kaydı istihbarat albayı Yavuz Arıcıoğlu’na ait! Adam küfrediyor, tehdit ediyor.. İllegal işler yaptıklarını itiraf ediyorlar.. Kim bunlar?

Kim, neyi gizlemeye çalışıyor?.. Kim, kimi kurtarmaya çalışıyor?..

Bunlar Türkiye’nin “Esad”ları.. Bunların elinde Türkiye, Suriye olacaktı.

Evet, evet; bunlar iktidarı ele geçirselerdi, niyetleri Türkiye’yi Suriye’ye çevirmekti.. Bizim niyetimiz de yeni bir intifada başlatmak.. “Türkiye Baharı” başlatabilirdik..

Öyle olmadı, böyle oldu..

Erbakan, “Kanlı mı, kansız mı olacak?” derken bunu söylüyordu. Onların niyeti “kanlı” idi, biz savunmada kalacaktık. Allah, “kansız bir şekilde” bu işin böyle olmasını takdir etmiş.

Türkiye “Kurtlar Vadisi”ne dönmüştü. “Bilvanis vadileri”, ne yazık ki bir gerçekti..

Bu adamların gözü dönmüş, bütün bir şehri silip süpürmekten, tehcir, tenkil, tedipten söz ediyorlar.. Çoluk çocuk demeden.. Hem de “Ataları böyle yapmış” onlara göre. “Bunların sonu” idam diyorlar.. Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, inanan insanlara hakaretin bini bir para..

Bakalım; şimdi istihbarat albayı Yavuz Arıcıoğlu, sözleri dolayısı ile kendini nasıl savunacak?..

Daha bunların ana avrat, Allah - Kitap demeden savurdukları küfürler var..

Daha süreç bitmedi, “şimdi 1-0 kaybetmiş gözüküyoruz, ama mücadele bitmedi” mesajı veriyorlar.. Gelecekler, yeniden idam sehpaları kurarak hesap soracaklar akıllarına göre.

Kapılara dayanıp infazlar yapacaklar, “Cadı avı” başlatacaklar. “Hitler zihniyeti” taşıyor bunlar.. Bu adamları kim yetiştirdi ise, nasıl bu mevkilere geldi ise bunlar..

Ve daha bunun gibi bir sürü adam var görevi başında.. Haklarında işlem yapılmayan. Uslanmıyorlar da.. Yeni hücreler oluşturuyorlar, uluslararası temaslar kurmaya çalışıyorlar ya da birileri bunları yönlendirmeye çalışıyor. Neyse ki izleniyor olsalar gerek..

Dün her şey ellerinde iken hiçbir şey yapamadılar ki; köşeye sıkıştıkları bugün bu hayallerini gerçekleştirebilsinler..

Yok af çıkacak, yok Meclis’e tünel kazacaklar, yok tutuklulukları sona erecek de bunlar dışarı çıkacak, yeniden örgütlenip harekete geçecekler.. Aileleri onları kapının dışına bile çıkartmaz..

O günleri yaşadık biz! En yakın arkadaşları bile telefonlarına çıkmaz. Çaldıkları kapılar ya açılmaz ya da yüzlerine kapanır..

Ayakta iken elinizi öpenler, yorgunluk ve tereddüt geçirip durunca saldırırlar, düşünce vururlar.
Bu âlem Brütüs’lerle doludur. Kraldan fazla kralcılar, kral ölünce kendilerine yeni bir kral bulurlar ve onun davulunu çalmaya başlarlar: Kral öldü! yaşasın yeni kral!

Bu adamalar, bir gün gelip kaybedeceklerini hiç düşünmemişler..

Hele hele bir gün bir İmam-Hatip’li gelecek, o koltuğa oturacak ve kendilerine emir verecek. Selâm duracaklar. Bunu içlerine sindiremiyorlar..

Hele sanık olacakları!.. Bunlara kimse hesap sormak şöyle dursun, soru bile soramazdı!

Bu, onlar için ölümden beter! Ölümden beter diyorum da, birkaç kişi “intihar ederim” dedi, o laflar da blöf çıktı.. Hiç beklemedikleri bir durumla karşı karşıyalar. Bu durumu kabullenemiyorlar, içlerine sindiremiyorlar, fakat ne yapacaklarını da bilmiyorlar..

Aslında psikolojik bir durum söz konusu. Bunun da incelenmesi gerek..

Son günlerle internete düşen 3 ses kaydının sahiplerinin ve bunların hitap ettiği astlarının, tepedeki isimlerin bulundukları psikolojileri ve akıl sağlıklarının incelenmesi gerek..

Bunlar itiraf ediyorlar, “İllegal işler yaptık” diye. Biliyorlar.. Dindar kadınlar bunların gözünde “hamam böceği”nden farksız.. İnkâr ederek Ergenekoncular ve Balyozcular neyi gizlemeye çalışıyorlar bilmiyorum.. Kim kimi, niçin kurtarmaya çalışacak?..

Bunlar çıksalar, önce CHP ve MHP’nin başına bela olurlar.. İktidar bunları çıkartsa iktidarın başına bela olurlar, ailelerinin başına bela olurlar, toplumun başına bela olurlar, kendi başlarını belaya sokarlar.. Şu içeride kalsın ya da şu çıksın değil, adalet neyi gerektiriyorsa o olsun.. Önemli olan bu. Dışarıda içeri girmesi gereken kim varsa içeri alınsın.. İçeride olup da dışarı çıkması gereken kim varsa o da çıksın.. Bu “kelle avcıları” herkese her şeyi layık görüyorlar ama, kendilerine bunların yüzde birinin yapılmasına razı değiller.. Kendilerinden çok eminler, ama akılsızca ve ahlâksızca işler yapıyorlar.. Yaşananlardan ders almıyorlar..

Belki de bunların adli takiple birlikte bir de psikolojik terapiye ihtiyaçları var.. Öfkesi aklından büyük bu insanların normalleşmesi için bu yardımın kendilerine yapılması gerek.. Bu sözleri söyleyenler kadar, bu sözlere muhatap olup sesini çıkartamayan insanları da düşünmek gerek.

Yazık! TSK bu günlere bu insanların elleri ile geldi.. Darbeciler bu kadrolarla darbe yapacaklardı..

Bu dava hedefine varmalı. Açılmayan davalar da açılmalı ki; bu işin geri dönüşü olmadığı, yapanın yanına kâr kalmayacağı anlaşılsın..

Sanırım bunlar biraz da seçim öncesi AK Parti içinde yeni kadrolaşma sürecini fırsat bilip bir şeyler yapmak istiyorlar. Ekonomik kriz olmayınca dış baskı da etkili olmuyor, insanlar da sokağa dökülmüyor, terör de yavaşladı, bunların umutları da sönmeye başladı. Şimdi var güçleri ile Anayasa reformunu engellemeye ve AK Parti içinde krize sarıldılar.. Bir de bir yolunu bulup çıkma hayalleri var. Bütün hesapları ona göre. Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT