Nepal İzlenimleri ve Müslümanların Durumu –1

SERDAL BENLİ

Nepal'de İşler Yavaş Yürür

Yetim dayanışma günleri dolayısıyla İHH İnsani yardım vakfının düzenlemiş olduğu Nepal gezimiz 7 gün sürdü. Gayet verimli geçen gezide, Türkiye'ye kıyasla çok farklı bir dünyayla karşılaştık.

10 kişilik Nepal ekibimizde İstanbul Güngören'den İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Nurettin Seyyar ile Hasan Hacıibrahimoğlu, İstanbul Merkezden İHH gönüllüsü M. Cüneyit Saçlı, Mehmet Yılmaz, Fatih Kutlay, İHH satın alma koordinatörü Recai Keskin, Bursa İnegöl İHH Temsilcisi Halil İbrahim Zengin, AA Ajansı’ndan muhabir Tayfun Salcı ve benimle birlikte İHH Güney Asya Masa Sorumlusu Münevver Hüseyin bulunuyordu.

2 Nisan 2014 çarşamba günü İHH İnsani Yardım Vakfı Merkezinde gezide beraber olacağımız kardeşlerle tanıştıktan sonra, akşam 18.00'de Atatürk Havalimanı'na ulaştık. İHH Güney Asya masa sorumlusu Münevver Hüseyin'in koordinatörlüğünde bilet ve pasaport işlemlerimizi gerçekleştirdikten sonra uçağımız 21.00’de havalandı. 6.5 saat süren yolculuğumuzun ardından, Nepal'in başkenti Katmandu'ya, yerel saatle 07.00 civarında indik. Nepal’le Türkiye arasındaki saat farkı  2 saat 45 dakika. Çin'le Hindistan arasında bulunan Nepal, uçakla 5600 km.

Havaalanı'nda pasaport ve vize işlemlerimizi gerçekleştirmek üzere sıraya girdiğimizde, İngilizce yazılmış iki tabela ile karşılaştık. (Koordinatörümüz Münevver Hüseyin'in tercümesiyle) Tabelaların birinde 'Nepal’in Egemenliği hiçbir zaman yabancılara bırakılmadı', diğerinde ise 'Nepal'de işler yavaş yürür.' yazıyormuş.

Havaalanı oldukça eski. Pasaport ve vize işlemlerimizi bitirdikten sonra bizi bekleyen İHH'nın partner kuruluşu İslami Sang Nepal ( Nepal İslam Birliği ) üyesi olan Nepalli Müslüman kardeşlerimizle kucaklaşıp, ayak üstü hasbihal ettikten sonra, tahsis edilen araçlarla kalacağımız otele doğru yola çıkıyoruz.

Nepal’de Trafik Kaosu

Şehirde çok ağır bir koku hemen kendini hissettiriyor. Trafik çok yoğun ve soldan akıyor. Bu durum Nepal’in İngiliz sömürgesi geçmişini hatırlatıyor ve havaalanında karşılaştığımız tabela ile çelişiyor. Sokaklar canlı ama, trafik tam anlamıyla kaos halinde ve bu durum normal düzen olarak kabul ediliyor. Trafik kurallarına pek uyan yok, kornayı çalanın yolu açılıyor, insanlar araçların önüne atlıyor.

Sokaktaki insanların çoğunluğunun maske taktığını gözlemliyoruz. Koordinatörümüz Münevver Hüseyin bunun sebebini şehrin sisli ve tozlu olması olarak açıklıyor. Takip ettiğimiz güzergahta şehir hayli bakımsız ve pis olarak gözüküyor.

Yarım saat süren yolculuğumuzun ardından otelimize ulaşıyoruz. Arabamızdan iner inmez otel güvenliği sağ elini hızlıca kaldırarak asker selamıyla bizi karşılıyor. Bizlerde tebessümle kafamızı sallıyoruz.

Otelimizde saat 14.00’e kadar dinlendikten sonra İHH İnsani Yardım Vakfı'nın Nepal programında yer alan projelerin tanıtımını ve burada Müslümanların faaliyetlerinin bilgilendirilmesi hususunda ilk programımızı gerçekleştirmek üzere otelimizden ayrılıyor ve Taksilere binerek yolumuza devam ediyoruz.

Burada otomobiller oldukça küçük, genelde Hind ve Çin arabaları yaygın. Yol boyunca otomobillerden daha fazla Motosiklet ve bisiklet olduğunu gözlemliyoruz. Taksilerden inerek yaya olarak yolumuza devam ediyoruz.

Dar sokaklardan geçerken dükkanlar hayli ilginç ve her şey açıkta. Kasapta gördüğümüz etler tezgaha yatırılmış, üzerleri açık ve yoğun bir şekilde sinekler üşüşmüş durumda. Tabii şehrin ağır kokusu da eklenince fazlasıyla rahatsız oluyoruz ve iştahımız kapanıyor.

Yeni Müslüman Merkezi

İki katlı oldukça bakımsız bir binaya giriyoruz. Bizi utangaç mı utangaç bir bayan ve bir grup çocuk eşliğinde yetkililer karşılıyor. Burası İslami Sangh Nepal'e ( Nepal İslam Birliği ) bağlı Huda Human Developement Acedemi (İnsan Geliştirme Akademisi).

İslam Sang Nepal (Nepal İslam Birliği ), Cemaati İslami bünyesinde çalışan bir kuruluş. Bu kuruluşun altında, 3 tane daha kuruluş var. Huda Human Developement Acedemi'de (İnsan Geliştirme Akademisi) bu kuruluşlardan bir tanesi. Bu örgütlenme şekli, tepki çekmeden rahatça çalışabilmek için tercih edilmiş. İlerde yeri geldikçe bu alt kuruluşların faaliyetlerine değineceğim.

Nepal’le ilgili önemli bir hususta, burada en önemlisi Cemaati İslami'nin etkinliği. Bilindiği gibi Cemaati İslami, Mevdudi öncülüğünde 1941 yılında Pakistan'da kuruldu. Cemaati İslami'nin Nepal'de kuruluş tarihi ise 1985 ve Nepal’da İslami Kuruluş olarak hakim durumda.

Bize gösterilen yerlerimize oturduktan sonra bu binanın işlevi konusunda Koordinatörümüz Münevver Hüseyin'in tercümanlığında yetkililerden bilgi alıyoruz. Nepal'de İngilizce ve Nepal'ce dili ağırlıklı konuşuluyor. Ülkede'ki Müslümanların en çok kullandığı dil ise Urduca. Tabii yerel dillerde var ama diğerleri kadar etkili değil. Yetkililer bizlere kaju, badem ve muz ikram ediyor.

Yokluk Ve Müslümanlık

28 milyon nüfusu olan Nepal'de Müslüman sayısını 1 milyon 300 bin civarında. Nepal’in başkenti Katmandu'da Müslüman sayısı diğer şehirlere göre çok az. 30-40 bin civarında. Müslümanlar Nepal’de Hükümet'ten bir baskı görmüyorlar.

İnsan geliştirme Akademisinde, yeni Müslüman olmuş kadın ve erkeklere barınma imkanı sağlanıyor. Genelde yeni Müslüman olanlar aileleri tarafından dışlandığı için, bu alanda çalışma gereksinimi duyulmuş. Merkezin genel işlevi ise barınma, moral eğitimi, meslek kazandırma, çok zor durumda olanlara ve çocuklarına bakmak, evlendirme ve İslami eğitim yapılması. Buradaki projeler meslek edinme ve kurs adı altında yapılıyor. Burada barınan müslüman kadın sayısı 20 kişi, kurstan istifade eden ise 50-60 civarında. Bir taraftan da onların o utangaç ve çaresiz kalmış bakışlarını gözlemliyoruz. Yokluk her hallerinden belli oluyor.

Bu merkezde İHH sponsorluğunda projelendirilerek Kur-an yazılımı yapılmış. Bu yazılımla seslendirmeli hem Nepalce hem de Arapça öğretiliyor. Bilgisayarın olmaması da dezavantaj. Bilgisayar çok yaygın olmadığı için DVD player ile bu programlar seyrettiliyor. Elektrik ise şehre sadece 6 saat veriliyor. Geriye kalan 18 saatte ise ülkenin tamamı dahil kesintiye uğruyor ve bu durum buradaki çalışmaları sekteye uğratan en önemli sebeplerden bir tanesi.

İnsan Geliştirme Akademisi 2009 yılında kurulmuş. İHH'nın sponsorluğunda faaliyet gösteren bu kuruluş vesilesiyle 2009'dan bu yana 50 kişi Müslüman olmuş. Belli bir süre eğitim gören bayan ve erkekler buradan başka bir yere naklediyor ve yeni Müslüman olan ailelere yer açılıyor. Bu şekilde döngü devam ediyor.

Pilot Olmaya Geldi Müslüman Oldu

Merkezde yeni İslam’a giren iki kardeşimizin Müslüman oluşuna şahitlik ediyoruz. Kelimeyi şehadet getirerek İslamla şerefleniyorlar ve bizlerde oldukça duygulanıyoruz. İslam’a girme nedenlerini ise, Hinduizim'de eşitlik olmadığı, kast sistemi (sınıf ayrılığı) olduğu, İslam’da kadına daha fazla saygı olduğu şeklinde açıklıyorlar. Merkezde kalan kadın ve erkekler İslam’a girdikten sonra ailelerinden eziyet görmelerinden dolayı burada kalıyorlar. Merkez Yekilileri, Nepal’da İslam dinine girme eğiliminin erkeklere nispeten kadınlarda daha fazla olduğunu belirtiyorlar.

Burada kalanların birer hidayet öyküsü de var tabii. Birisi şöyle. Hindu bir aile çocuğunu pilotluk öğrenmesi için Hindistan'a gönderiyor. Çocuk orada Müslüman oluyor ve ailesinden çekindiği için gizli tutuyor. Daha sonra ailesi durumu bir şekilde öğreniyor ve doğru olup olmadığını anlamak için, Hindu dininde yapılan tapınma törenine gelmesini istiyorlar. Bunun üzerine çocuk bu merkezi arıyor ve okulu ve ailesini terk ederek buraya sığınıyor.

Karanlık Sokaklar

Yanımızda getirdiğimiz hediyelerden bir kısmını bayan kardeşlerimize takdim ettikten sonra, yetkililer bize binayı gezdiriyor ve buradan ayrılıyoruz. Yaya olarak otelimize doğru yola çıkıyor, havanın kararmasının ardından yolumuzun üzerinde karşılaştığımız bir mescide akşam namazını kılmak üzere giriyoruz.

Mescitte gençlerin oranı Türkiye'ye kıyasla bir hayli yoğun. Namaz sonrası cemaat etrafımıza toplanıyor. Galiba tenimizin beyaz olması farklı bir coğrafyanın Müslümanı olmamız onlarda merak uyandırıyor ve bizleri çekim merkezi haline getiriyor. Tercümanımız münevver Hüseyin onlara Türkiye'den geldiğimizi söyleyerek hasbihal ediyor ve oradan ayrılıyoruz.

Elektriklerin kesik olmasından dolayı kaldırım boyunca karanlıkta yürüyoruz. Zaten sokak lambası da her yerde yok. Burada hayat erken bitiyor. Hemen hemen bütün dükkanlar hava kararınca kapanıyor. Bizdeki gibi gece hayatı yok. ( İstisnai durumlar vardır.)

Otelimizde yatmadan evvel yanımızda getirdiğimiz konserve, ekmek, ton balığı ve helvadan yiyerek, yoğun geçen bir günün değerlendirmesini yaptıktan sonra, istirahat için odalarımıza çekiliyoruz.

Devam edecek...