Müslüman Kardeşler nedir, ne değildir?

Şahin Alpay

Arap dünyası, otoriter rejimlerden kurtulmak ve yerine insan haklarına saygılı temsili yönetimler kurulmasını talep eden kitlelerin ayaklanmalarıyla sarsılıyor.

Arap ülkelerinin en önemlisi olan Mısır'da 19 Mart günü yapılan referandumla, hür ve adil seçimleri güven altına almaya yönelik anayasa değişiklikleri kabul edildi; parlamento ve başkanlık seçimlerine, oradan yeni ve demokratik anayasa yapımına gidecek süreç başladı. Sürecin kolay olmayacağı görülüyor, ama başarıyla tamamlanacağına dair iyimser olmak için nedenler var. Bunların başında Mısır'ın siyasi kurumlara, görece güçlü bir orta sınıfa ve aydınlara sahip olması, geçmiş tecrübelerden ders çıkaran siyasilere sahip olması geliyor.

Geçmiş tecrübelerden ders çıkaran siyasiler dendiği zaman akla öncelikle, şimdi Özgürlük ve Adalet Partisi'ni kurmuş olan Müslüman Kardeşler (MK) hareketi geliyor. MK yalnızca Mısır'ın en örgütlü siyasi hareketi olmakla kalmıyor, bütün Arap dünyasında kolları var. Bu nedenle Arap dünyasının bizi de yakından ilgilendiren geleceği hakkında öngörülerde bulunabilmek için bu akımın ne olup olmadığını, gücünün ne olduğunu bilmekte yarar var.

1928'de Hasan El-Banna tarafından kurulan MK, başlangıçta inançlı Müslümanlar yetiştirmeyi amaçlayan, Şeriat'ı savunan bir toplum hareketiydi. 1939'dan itibaren bir siyasi nitelik kazandı. 1952'de bir darbeyle iktidara gelen askerlerin lideri Albay Cemal Abdülnasır'a suikast girişimi üzerine yasaklandı ama varlığını sürdürdü. Bir kanadı Seyyid Kutub önderliğinde radikalleşti ve şiddet hareketlerine girişti. Öteki kanadı ise temkinli bir yol tuttu ve 1970'lerden itibaren şiddeti reddederek siyasi mücadeleyi benimsedi. 1984'ten itibaren başka partilerin listelerinden, sonra bağımsız adaylarla seçimlere katılmaya başladı. 2005'teki sandalyelerin beşte birini kazanınca, Hüsnü Mübarek rejimi tarafından tekrar baskı altına alındı.

Rejimi değiştirmek için seçimlere katılan MK, rejimin etkisiyle değişmeye başladı. 1990'lardan itibaren örgütün ideolojisinin yenilenmesini isteyen reformcular ortaya çıktı. Liberal eğilimli reformistler 1996'da MK'dan ayrılarak Vasat Partisi'ni kurdular ve Ayman Nur'un temsil ettiği öteki liberal unsurlarla birlikte 2004-2005 dönemindeki Değişim Hareketi'ne (Kifaya) katıldılar. Bugün MK içinde üç grup var. Birincisi yaşlı ve koyu muhafazakâr unsurlardan oluşuyor. Orta yaşlı ve pragmatik muhafazakârlardan oluşan ikinci grup, ana gövdeyi oluşturuyor. Gençlerden oluşan üçüncü grup ise, ayrılmak yerine hareketin içinde kalmayı tercih eden reformistlerden oluşmakta. (Bkz. C.R. Wickham, "Mübarek'ten Sonra MK," Foreign Affairs, 3 Şubat 2011.)

İslamcı akımlar üzerine önde gelen Batılı analistlerden Olivier Roy'nın yazdıkları çok dikkate değer. Özetle şöyle diyor: Avrupa kamuoyu Arap dünyasındaki halk ayaklanmalarını yorumlamaya çalışırken, olaylara 30 yıl öncesinin gözlüğüyle bakıyor. Ve Müslüman Kardeşler'in ve kollarının bu ayaklanmaların başına geçmesini bekliyor ya da geçmek için pusuda beklediğini varsayıyor. Oysa bu ayaklanmaları başlatanların "İslamcılık-sonrası" kuşak olduğu ortada. Bunlar ideolojiyle ilgili değil. Kokuşmuş diktatörlükleri reddediyor ve demokrasi istiyorlar. İslam'ı siyasi bir ideoloji olarak görmüyorlar; yurtseverler, ama milliyetçi değiller; komplo teorilerine aldırmıyor, Arap dünyasındaki kötülüklerin sorumluluğunu ABD veya İsrail'e yüklemiyorlar.

Roy, Müslüman Kardeşler için de şunları yazıyor: "MK ciddi şekilde değişti... Baskılara karşı mücadele içinde öteki siyasi güçlere yakınlaştılar. Türk modelinden ders aldılar. Türkiye'de Başbakan Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi demokrasi, ekonomik kalkınma ve ulusal bağımsızlık ile İslami değerlerin savunulmasını bağdaştırmayı başardı. MK sosyal bakımdan muhafazakâr, ekonomik açıdan liberal bir akım haline geldi." (Bkz. "Post-Islamic Revolution," European Institute, Şubat 2011).

ZAMAN