Libya'da Hefter'in Onur Arayışı

LOKMAN DOĞMUŞ

14 Şubat’ta ekran darbecisi ve kendini “Libya Ulusal Ordusu” komutanı ilan eden Halife Hefter darbe yaptığını, Suudi güdümlü televizyondan ilan ettiğinde onu pek ciddiye alan olmamıştı. Hükümet, hakkında yakalama emri çıkardı ancak uygulamaya geçirmedi ve Hefter faaliyetlerine devam etti.

Üç ay sonra 16 Mayıs’ta yeni bir hamle yaptı. Yine aynı televizyona bazı Libya televizyonlarını da ekledi ve metni okurken arkasına ve sağına soluna askeri üniformalı kişiler yerleştirdi. İş çok ciddi demeye getiriyordu Kaddafi’nin eski askeri. “Onur Operasyonu” adını verdiği darbeyi ilan ettiği gün Bingazi’de, terörist suçlamasıyla bazı yerlere ateş eden Hefter’in yaklaşık altı bin kişi olduğu tahmin edilen çeteleri onlarca kişiyi öldürdü. Hava kuvvetlerinden bazı birlikler de Bingazi yakınlarındaki Benine havaalanındaki korumaları öldürdü ve bu havaalanını ele geçirdi, ardından da Hefter’e katıldığını ilan etti. İki gün sonra çeteler meclis binasına saldırdı ve Hefter’in yardımcısı Muhammed el Hicazi meclisin aşırı İslamcıları desteklediğini ve amaçlarının bu meclis üyelerini gözaltına almak olduğunu söyledi. 20 Mayıs’a gelindiğinde Trablus’ta Bab bin Gaşir ve havaalanı yolunu Ebuslim yakınlarında Zintanlı çeteler ağır silahlarla kontrol ediyordu. Ancak gerçek bu olmasına karşılık medya bütün Libya’nın bu emekli asker için yanıp tutuştuğu intibaını veriyordu.

Bütün darbeci medyalar gibi Libya’da da bu medya organları tarafından sürekli olarak meclisin çalışmaları kötüleniyor milletvekillerinin kendi çıkarları için çalıştıkları tekrarlanıp duruyor. Suikastların ve kaçırılmaların bütün suçu onlardaymış gibi şeytanlaştırılıyor ve adeta suikastları yapanlar görmezden geliniyor.

Sisi ve Mısır ordusuna methiyeler düzen aynı medya ne Hefter’in geçmişteki rezaletlerinden bahsediyor ne de hâlihazırdaki girişimini sorguluyor. Aynı medya “güçlü bir adam” edebiyatında da yarışıyor. Nasıl olsa kendilerini hizaya getiren güçlü adamlar sayesinde hayatlarını idame ettirmişler ya o nedenle oryantalist buluşları hatırlatıyorlar: Meşhur “doğu toplumlarına lazım olan despotik şahsiyetler” masalı oryantalist kafalarını net bir şekilde gösteriyor.

Peki, bütün bunların sebebi olan yaşlı asker neyin peşinde? Cevabını Libya’da neredeyse beşikteki çocuk biliyor: İlk efendisi Kaddafi’ye benzemek için şimdiki efendisi Amerika’nın planlarını hayata geçirmek. Terörü bahane edip seçilmiş hükümet ve meclisi feshettiğini söyleyen kişinin terör mağduru veya devrimci olmayıp amerikancı bir subay olması her şeyi yeterince anlatıyor. Birçok kişinin muzdarip olduğu suikast kaçırma ve işkenceden kendine vazife çıkaran tipik bir meşruiyeti kendinden menkul darbeci tipidir karşımızdaki.

Darbe transına girdiler mi askerler akıllıca davranmayı unutuyor çoğu zaman. Türkiye’nin yakın tarihinde buna çok şahit olduk. Hefter de aynı kalıbın insanı olduğundan aynı hatalara düşüyor. Hefter bir Suudi gazetesine de İslamcılara savaş açtığını açıkça ilan etti. İki yıldır darbe için çalıştığını söyleyen Hefter “Mısır’la ortak yanımız ikimizin de düşmanının İhvan-ı Müslimin olması” diyordu.

Bir yandan işi zor çünkü efendisi olmayınca hareket edemiyor. Bağımsız düşünce ortaya koyamıyor. Hep edilgendir. Yaptıklarının faydasını zararını düşünemiyor. Buna gerek de görmez. Efendisi ona öyle yap demiştir. Ama bir yandan da bunu gizlemek istiyor. Bunun için kullandığı şal ise “terörle savaş” masalı.

Efendilerinin bir işaretiyle harekete geçen Hefter bu son kalkışmasında önce hazırlanan ortamı kullanmayı deniyor. Hazırlanan ortam şöyle: Libya’nın özellikle doğu bölgesinde devrime katılmış, devrim esnasında Kaddafi’den değil devrimden yana tavır koymuş subayları suikast yoluyla, kimi zaman arabasına bomba koyarak kimi zaman kurşun yağmuru ile öldürüp ortadan kaybolmak. Devrimin başından beri süren bu suikastları üstlenen olmuyor. Her suikasttan sonra güvenlik tartışmaları yeniden gündeme geliyor ve öldürülenlerin kim olduğuna bakmaksızın “aşırı İslamcılar” hedef gösteriliyor.

Hefter bu ortamı kullanıyor. Ekranlar için hazırlandığı ve okuduğu metin ve daha sonra bir yardımcısının “gerçekten çok ciddi” olduğunu düşündüğü bildiride buna vurgu yapıyor ve “teröre karşı” Libya halkına darbeyi desteklemelerini söylüyor. Ancak sayısı yüzleri bulan bu suikastları üstlenen tek bir İslamcı örgüt veya kişi olmadığı halde hiç silah kullanmamış İhvan başta olmak üzere bütün İslamcıları  hedef gösteriyor ve harekete geçiyor.

Kullandığı bir diğer bahane İhvan’ın siyasi ağırlığı. Hefter’e, meclisin İslamcıların elinde olduğu, İhvan-ı Müslimin’e yakın Adalet ve İnşa partisi’nin etkili olduğu söylenmiş. Çatısı altında kendi taraftarları bile bulunan bu seçilmiş meclise alışık olmayan asker de hiç buna karşı sessiz durur mu? Hemen temizlemek geçiyor içinden. Nasıl olsa suikastları yapanların İslamcı olduğu söyleniyor, mecliste ağırlığı olanlar da İslamcı öyleyse aslında bunlar asıl katillerdir çıkarsamasında bulunacak kadar zeki bir darbecidir. Ne de olsa efendileri ona öyle öğretmiştir 20 yıl kaldığı Amerika’da. Ve mukallidi olduğu Sisi de canlı bir örnek olarak yanı başında duruyordu.

Hefter bunları kullanıyor ya madem güvenlik onu o kadar ilgilendiriyor, neden bu emekli asker suikast, adam kaçırma gibi güvenlik sorunları yerine bütün siyasi çalışmaları durdurmak istiyor? Hefter’in bu girişimini; meclisin, seçim günü için karar vermek için toplanacağının arefesinde yapması da ilginç değil mi? Tam da bu ortamda neden meclisi feshettiğini ilan ediyor? Bunun sorulmasını istemediği açık emekli askerin. Çünkü tıpkı efendilerinin yaptığı gibi terörle savaş bahanesini kimsenin soruşturmasını istemiyor.

Ancak askerin sorgulanmasını istemediği bir konu daha var. Terörü bitirmek için Libya’daki siyasi çalışmaları sekteye uğratmak isteyen askerin, hayranı oldukları Sisi olmasını isteyenler ona bir soru yöneltti. “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacak mısınız?” Hefter buna cevap verirken de zeki bir darbeci olduğunu ima etmek için epey uğraşmış görünüyor. “Siyasi ihtirasım yok ancak halkım bana bu görevi verirse kabul ederim”.

İçte ve dışta Hefter’in bir yığın dostu var. Hefter’in sivil yardımcısı Mahmut Cibril’dir. O da liberal ve Amerikancıdır. Bu amaçla kullandıkları iki büyük silahlı grup ise Ka’ka’ ve Sawa’ik adlı iki silahlı gruptur ve bunlar Trablus’ta şu an terör estiriyor. Ka’ka’  ve Sava’ika dışında Zintan’ın yağmacı silahlı grupları da destek veriyor. Bunların dışında da destek bildiren gruplar bulunuyor. Ancak bir kısmının iç savaş çıkması korkusu ile bir kısmının da ehven-i şer olarak görmesinden dolayı bu tavrı benimsediği biliniyor. Mısırda Sisi’nin serbest bıraktığı ve milyarlarca dinarı yöneten Kazaf el Dem ve diğer Kaddafi yandaşları da onu destekliyorlar. Ne ki, Silahların yaygın olduğu Libya’da yekvücut bir ordu oluşup Amerika ve hizmetçilerinin eline henüz geçmiş değil.

Sonradan Hefter’e övgüler düzme sırasına giren liberaller meclis oturumlarına katılmayarak darbeye desteklerini açık ettiler. Onun yerine Verşefana’da toplanan bazı kabile liderlerinin meclisin dağıtılmasını isteyen bildirisinden medet umdular. Liderleri Cibril 26 mayısta açıkça Hefter’den yana tavır aldı. Askerin arenaya çıkmasından memnun olduğunu ve Libya’nın “siyasi islamın son kalesi” olduğunu söyleyen Cibril meclisi suçladı. Ne de olsa yıllarca Kaddafi gibi bir askerin emrinde yaşamaya alışmıştı. Bundan daha trajik olanı ise bir zamanlar insan hakları savunucusu olan ve başbakan iken Devrimci Operasyon Odası tarafından gözaltına alınan ve meclis kendisine güven oyu vermeyince Almanya’ya kaçan Ali Zeydan’ın durumu idi. Zeydan da postal aşkını ilan etti. Başbakan iken Hefter’in çalışmalarına göz yuman Zeydan, Meclisten intikam alma fırsatını kaçırmak istemiyor.

Hefter’in bir diğer müttefiki de Libya’nın doğu bölgelerinde federalizm isteyen İbrahim Jadran. Jadran da Hefter’in çeteleri gibi, güvenoyu alan hükümeti bu gün tanımadıklarını ilan etti. Hefter, anlaşılan federalizmi Jadran’ın ve silahlı gruplarının desteği karşılığından kabul etmiş görünüyor.

23 mayıs Cuma günkü gösteriler Hefter’i coşturdu. Kendisine inanan,  42 yıl bir askerin postalı altında yaşayıp sesini çıkaramayanlar şimdi bir başka askerin resimlerini Şehitler Meydanı’nda ekranlara gösteriyordu. Hefter’in bu davete icabet etmesinden ve Allah etmesin başarmasından saniyeler sonra bu resmi taşıyan kişinin bir daha asla benzer bir eylemi yapamayacağını bilmesi mümkün değildi fakat Hefter bu görüntülerden epey heyecanlanmıştı ki Bingazi’ye yakın Benine’den yaptığı açıklama da Sisi’den kopya edilmişti. Hefter “halkın kensine vekalet verdiğini” söylerken içi içine sığmıyordu.

Hefter’in ilanına en büyük destek ise dışarıdan, Amerika,  Suudi Arabistan ve Mısır’dan ve bu ülkelerin güdümündeki medyadan geldi. Medyayı kullanarak abartılı haber ve görüntülerle her şeyin başarıldığı hissettirilmeye çalışılıyor. Ancak başarılı olma şansı zannettiklerinden daha az görünüyor. Zira ekranlardan uzak Libya genelinde bir çok silahlı grup suikastlara karşı olduklarını ancak darbeye de karşı olduklarını açıklamış durumda.

Hefter’in bütün bu destekçilerine rağmen içeride durumu pek iç açıcı değil. Örneğin Mısrata askeri ve yerel meclisi destek vermedi Hefter’e. Mısrata’da 26 Mayısta darbe karşıtı dev gösteriler düzenlendi. Hefter’in tüm kabarmalarına rağmen, feshettiğini söylediği meclis çalışmalarına devam etti. Liberallerin dışındaki milletvekillerinin katılımıyla Maitik hükmeti güvenoyu aldı.  

Ülkenin dört bir tarafından darbeye karşı olanlar seslerini duyurmaya çalışırken Libya Fetva Kurulu da darbe aleyhinde bir açıklama yayınladı. Bingazi’ye saldırdığında, 21 mayısta “Bingazi Devrimciler Odası” bu “onur operasyonu”na karşı olduğunu ve karşı duracağını ilan etti. Oda, Ka’ka’ ve Sava’ik gruplarını Kaddafi’nin örtülü tugayları olarak nitelendirdi.

Bunun dışında birçok siyasi oluşum da aynı yönde bildiri yayınladı.  Ve gerçek devrimciler darbeye karşı. Onlar bu “Onur Operasyonu”nun Kaddafi’nin kaybettiği onuru ona geri vermek için yapılmaya çalışıldığını ve başarısızlığa mahkum olduğunu düşünüyor.

Medya yoluyla abarttıkları girişime karşılık yaşananların söyledikleriyle ters olduğunu fark etmiş olmalılar ki günler sonra 25 Mayısta, islamcılar tarafından rehin alındığını iddia ettikleri Derne’de keşif operasyonu yaptıklarını iddia ettiler ancak bunun doğru olmadığı anlaşıldı. Bu sadece bir medya kandırmacasıydı.

Hükümetin ve meclisin birçok konuda aciz kaldığı belli. Son acziyeti ise kendisini ortadan kaldırmak isteyen darbe heveslisi askeri sanki yaptığı suç değilmiş gibi unutmaya çalışması, tutuklamaması idi ve bu hayati bir hata oldu. Hükümetin buradaki bilinen mazereti ise iç savaşa ve daha fazla çatışmaya mahal vermemek için mümkün olduğunca uzlaşmacı davranmak. Aynı mazeret suikastlarda parmağı olan ve yakalanan kişilerin isimlerinin açıklanmamasında da kullanılıyor.

Darbecinin bu son adımının ciddi olduğunu en çok elbette öldürdüğü Libyalıların aileleri biliyor. Sadece bu günlerde değil bundan 20 yıl önce Çad savaşında onun emriyle liselerden toplanıp cephede yok edilen çocukların aileleri biliyor. Kaddafi’nin uysal bir askeri iken çıkardığı idam cezalarının mağdurları biliyor. Ve bütün bunlar hiç olmamış gibi 17 şubat devriminden sonra Amerika’dan gelip yeni kurulan Libya ordusunun başına geçmek için harcadığı insanlar biliyor.

İç ve dış desteğin çıtası bu kadar yükselmiş ve iki yıldır yaptığı çalışmalar neticesinde harekete geçmişken Hefter’in geri adım atması zor görünüyor. Öyle görünüyor ki Hefter bu onur arayışında, ne aradığını bulacak ne de vazgeçecektir. Her iki durumda da kaybeden kendisi olacaktır.