Kürtler Terk Ediyor, Aydınlar Sahip Çıkıyor

Kurtuluş Tayiz

İmzacı aydınlar ne yapmak istiyor? İtibarlarını yok etme pahasına, risk alarak neden kendilerini PKK’ya siper ettiler? Dünyanın hiçbir yerinde savunulamayacak bir terörü niçin korumaya çalışıyorlar?

 

Bu sorulara ilk elden verilen cevap “AK Parti” ve “Erdoğan” nefreti. Erdoğan’a karşı duyulan nefretin aydınların gözünü kör ettiği, Güneydoğu’da olup biteni objektif değerlendirmelerini engellediği düşünülüyor. Son dönemlerde “Erdoğan nefreti” her hastalığın “nedeni” olarak sunulmaya başlandı. Akla yatkın gelse de imzacı aydınların teröre arka çıkmalarının nedeni “Erdoğan nefreti” olamaz. İmzacı aydınların ve sonradan onlara destek çıkan sanat ve akademi çevrelerinin tavrı duygusallıktan uzak ve rasyonel bir içeriğe sahip. Bildiriyle aydınları devreye sokan aklın somut bir hedefi var; Kürtlerin terk etmeye başladığı PKK’ya aydınları siper ederek, örgütü içine düştüğü açmazdan kurtarmak.

 

7 Haziran sonrası PKK’yı sahaya süren akıl, örgüte iç savaş çıkarabilmesi için gerekli olan toplum desteğini sağlamayı ihmal etmemişti. Diyarbakır, Ankara, Suruç bombaları çözüm sürecinde devletle arasındaki buzları eriten Kürtleri korkutup yeniden PKK’nın peşine takmayı amaçlıyordu. Kürtleri iç savaşa ikna edebilmek için bir yandan provokatif bombalar patlatıldı, diğer yandan da yoğun bir kara propaganda geliştirildi. Selahattin Demirtaş’ın patlayan her bombanın, yapılan her katliamın ardından devleti, özellikle de Erdoğan’ı suçlaması, PKK’nın adım adım geliştirmeye çalıştığı iç savaşa Kürtleri ikna edebilmek içindi.

 

Ne var ki Kürtler, PKK ve HDP’nin kanlı iç savaş tezgâahını fark etti ve bu oyuna katılmaya yanaşmadı. Güneydoğu, hendek terörü yüzünden PKK ve HDP’den her geçen biraz daha uzaklaştı. Özyönetim girişimi, Kürtlerin kısa bir süre içerisinde PKK’yı terk etmesini beraberinde getirdi. İmzacı aydınlar, tam da PKK ile Kürtler arasındaki makasın açıldığı bu dönemde devreye sokuldu. Akademisyenlerin bildirisi, Kürtlerin terk ettiği PKK’ya “nitelikli” toplum desteği sağlamayı amaçlıyor. Binlerce akademisyenin imzasının bir bildiride toplanması, PKK’nın toplumsal açığını kapatmak içindir. Ortada aslında bir aydın isyanı yok, aydınları kullanan üst aklın PKK’yı kurtarma operasyonu var.

 

‘Paralel bozuntusu ’

 

PKK’yı düştüğü çukurdan kurtarmak isteyen sadece “aydınlar” değil, CHP de benzer bir tutum içinde. Kemal Kılıçdaroğlu, aydınlar bildirisine sahip çıktığı gibi kurultay konuşmasında da PKK’yı eleştirmemeye büyük özen gösterdi. Kemal Bey, PKK terörünü doğrudan dile getirme yerine “Terörün her türlüsüne karşıyız” ifadeleriyle Güneydoğu’yu cehenneme çeviren PKK’nın tırmandırdığı terörü görmezden geldi.

 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasında dikkat çeken diğer bir nokta ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan sözleriydi. Kemal Bey, “Diktatör bozuntusu” diyerek dikkatleri Erdoğan’ın üzerine çekmeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun bundaki amacı ise Cemaat ve PKK ile içine girdiği kirli ilişkiyi gözlerden uzak tutmak.

 

Yarın Cumhurbaşkanı veya Başbakan çıkıp Kemal Bey için “Paralel bozuntusu” dese, kendisi ne diyecek? Bir yanıtı var mı?

 

AKŞAM