Kürtçe konuşan panzer

Can Dündar

Güneydoğu’da Abdullah Öcalan’ın yakalanışının yıldönümünde polisin göstericileri Kürtçe anonsla dağıtması size de trajikomik gelmedi mi?
Kürtçe konuşan panzer, daha birkaç yıl önce Kürtçe slogan atıyor diye göstericilerin üzerine sürülen panzer...
İçindeki polis aynı polis...
Şimdi o polis, Kürtçe olarak, “Sevgili Cizreliler! Çocuklarınıza sahip çıkın. Kalem tutması gereken elleri taş tutmasın” diyor.
Bu ülkedeki değişim potansiyeline, uyum kabiliyetine şapka çıkarmamak elde değil.
Peki, bu dili benimsemek, bölge halkıyla o dilden iletişim kurmak, o dili kullanarak çocukların taş yerine kalem tutmasını telkin etmek bu kadar kolaydı da bunca acı neden çekildi?
Bir soru da Kürtlere:
Polisin (bile) Kürtçe konuşmaya başlamış olması, bölgede yeni bir yaklaşımı gerektirmiyor mu?
* * *
Her yıl Öcalan’ın yakalanma yıldönümünde örgütün talimatıyla ve esnafın şikâyetine rağmen Güneydoğu’da kepenkler indiriliyor. Göstericilerle polis arasında taşlı sopalı çatışmalar yaşanıyor. PKK, Apo’yu yargılayan ve hapseden Türkiye’yi protesto ediyor.
Benim merak ettiğim şu:
Örgüt, esnafı kepenk kapatmaya zorlarken ve Öcalan’ı teslim aldı diye Türkiye’ye savaş ilan ederken neden Öcalan’ı teslim eden ABD’ye hiç tepki göstermiyor?
Neden gösterilerde “Öcalan’ı satan” Washington’a ilişkin bir serzenişte bile bulunulmuyor?
* * *
Daha derine inelim:
Irak müdahalesi sonrası, işgale ortak olmayan Türkiye ile Amerika’nın ilişkileri gerginleşince Kürtlerin çoğu bundan yarar ummuştu. Çünkü ABD, bölgedeki müttefiki Barzani aracılığıyla bir Kürt devleti kuracaktı.
Ama o dönem Öcalan ters tepki verdi. 2003 Nevruz’undan hemen sonra gönderdiği mesajda şöyle diyordu:
“Türkler de Kürtler de gözlerini dört açmış, ‘Bize ne verir’ diye ABD’ye bakıyor. ABD size ne verir salaklar! Bir verir, on alır. Kanınızı döker, karnınızı birbirine bağlar, sömürür. Sen demokrasini geliştireceksin. ABD ile de ölçülü ilişkiye gireceksin.”
Öcalan’ın tezine göre “ABD, milli devletleri kendi eyaleti haline getirecek”ti; buna direnmek için “Türk ve Kürt halkları demokrasi temelinde mücadele etmeli”ydi.
* * *
Belki ABD tarafından Türkiye’ye teslim edilmiş olmanın acısını da taşıyan bu yaklaşım, Kürtler tarafından pek dillendirilmedi.
Kürtlerin çoğu, Öcalan’ın yakalanışını protesto etseler de, onu teslim edene “Bize ne verir?” beklentisiyle yaklaşmaya devam ettiler.
Bunda, ABD desteğiyle bölgede nüfuzunu genişleten Barzani’nin de etkisi vardı kuşkusuz...
Bugünkü koşullarda bu çelişkinin öneminin arttığına inanıyorum.
Öcalan, tezgâhı bizzat içerden görmüş olmanın avantajıyla farklı bir dil konuşuyor.
Sorun şu:
“Bir Amerikan eyaleti olmak istemeyen halklar” birbirinin kanını dökmeye devam mı edecek?
Yoksa oyunu görüp tepkisini “oyun kurucu”ya mı yöneltecek?

MİLLİYET