Kur’an’da İsmail

MURAT KAYACAN

 

Kur’an’da “İsmail” on iki ayette geçmektedir. Bu ayetlerin yedi tanesinde İbrahim peygamberin de adı geçmektedir.(1) Bu yazıda söz konusu on iki ayetten, içinde Hz. İbrahim’den söz edilmeyen beş ayeti, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alacağız.

Kur’an üç peygamber adını vererek onların iyi kimseler olduklarını belirtir: “İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir.” (Sad, 38: 48). Hz. Peygamber’den bu üç peygamberi hatırlamasının istenmesi, onlar gibi iyi insan olmaya çalışmasını teşvik içindir. Hz. Muhammed (s), müminler için örnek (Ahzab, 33: 21) olduğuna göre onun izinden gidenlerin de çabası bu yönde olmalıdır.

Arapların atası kabul edilen Hz. İsmail’in kişiliği hakkında Kur’an şöyle demektedir: “Kitap'ta İsmail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdıktı, rasul ve nebi idi.” (Meryem, 19: 54). Sözünde duran kimse güvenilirdir. Ayette, Hz. İsmail’in bu yönü, muhtemelen diğer güzel meziyetlerinden daha belirgin olanlardan biri olduğu için vurgulanmaktadır. Dini tebliğ etmede söze sadık oluş çok önemlidir. Sözüyle özü bir olmayan kimse, kendisini dinleyecek kimse bulamaz. Hz. İsmail’e Kitap verildiğinde dair bir bilgimiz yoktur. Verilmediği doğru kabul edilirse buna rağmen ona rasul denilmiş olması “Kendisine Kitap verilmiş peygamberlere rasul denir.” tanımlamasını geçersiz hale getirir. Zaten Musa’ya da Kitap verilmiştir ama buna rağmen Kur’an, ona nebi de demektedir (Meryem, 19: 51).

Kur’an, müminleri peygamberler arasında ayrım yapmamaya çağırmasına rağmen, kimileri peygamberleri yarıştırmakta ve son peygamberin diğerlerinden üstün olduğuna, onun alemlere rahmet olarak gönderilmiş olmasını (Enbiya, 21: 107) delil getirmektedirler. Hâlbuki Kur’an, dört peygamber adı vermekte ve onların âlemlere üstün kılındıklarından söz etmektedir: “İsmail, Elyesa', Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.” (Enam, 6: 86). Peygamberler arasında üstünlük yarışı yapılacaksa ayetin lafzından anlaşılan bu dört peygamberin üstün olduğudur. Çünkü “alemlere rahmet oluş”, “alemlere üstün kılınış”tan daha fazla bir üstünlük içermez. Bu peygamberler, diğer peygamberler gibi vahiy almışlardır ve bu konum, onları diğer insanların tümünün üstünde bir konuma taşımıştır. Dolayısıyla peygamberlerin tümü peygamber olmayan insanlardan üstündür. Hangi peygamberin diğerlerinden üstün olduğu konusu ise bu dünyada Müslümanların meşgul olması gereken bir konu değildir. Kulluğu doğrudan ilgilendirmeyen bu konu, ahirette netleşecektir.

Çocuk sahibi olmak, şükretmeye değer nimetlerden birisidir. İsmail, kardeşi İshak ile birlikte Hz. İbrahim’in şükür nedenidir: “İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.” (İbrahim, 14: 39). Geç yaşta çocuk sahibi olmayı arzulayıp da Allah tarafından bu nimetin bahşedildiği İbrahim’e benzer şekilde Hz. Zekeriya da yaşlılık çağında dua etmiş ve Allah ona Yahya adında bir çocuk nasip etmiştir (Enbiya, 21: 90). Allah bu nimete ek olarak ikisinin çocuklarına da peygamberlik nimeti bahşetmiştir. İnsanoğlu bazen ihtiyaçlarını karşılama konusunda kendisini çaresiz hissedebilir ancak bu durumda umutsuzluğa kapılmamalı bir yandan hedefine ulaşmak için gerekenleri yapmalı bir yandan da Allah’ın duaları işittiği gerçeğini hatrından çıkarmaksızın dua etmelidir.

Kur’an’da İsmail, iki peygamberle birlikte anılmakta ve diğer ikisi gibi onun da sabırlı bir kişi olduğuna dikkat çekilmektedir: “İsmail'i, İdris'i ve Zülkif'i de (an). Hepsi de sabreden kimselerdendi.” (Enbiya, 21: 85). İsmail’in sabrının belki de bilinen en iyi örneği, babasının onu kurban etmesi konusunda ona “Sana emredilen yap!” (Saffat, 37: 102) demesinde kendini göstermektedir.

Görüldüğü gibi Hz. İsmail, babası İbrahim için yaşlılık çağında verilmiş bir nimet, güvenilir bir insan, sabretmesini bilen iyi bir kimsedir.

-   -   -   -   -
(1) 
İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına” lafzının yer aldığı üç Medeni surenin dört ayetinin değerlendirmesi için bkz. Memleket Gazetesi, 11.5.2017, s. 7.