Kur’an’da “Dönüşünüz ancak Allah’adır.” İfadesi

MURAT KAYACAN

Dönüşünüz ancak Allah’adır (İlallâhi merci’ukum).” ifadesi, biri Mekkî diğer ikisi Medenî bir surede geçen toplam üç ayette yer almaktadır. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.

Kur’an her şeyi yerli yerince yapan ve her şeyi bilen Allah tarafından indirilmiş, ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır (Hud, 11: 1). İndiriliş amacı, insanların Allah'tan başkasına ibadet etmemelerini sağlamaktır. Onu getiren peygamber de Allah tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyicidir (Hud, 11: 2). Kur’an, insanları Allah’tan bağışlanma dilemeye ve tövbe etmeye teşvik eder. Allah itaatkâr kullarını, belirlenmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde dünyada yaşatır, iyilik yapan herkese de karşılığını verir. Yüz çevirenleri ise büyük bir günün azabı beklemektedir (Hud, 11: 3). Önemli bir gerçek, insanlara şöyle bildirilir: “Dönüşünüz ancak Allah'adır. O, her şeye güç yetirir.” (Hud, 11: 4). Tehdit içerikli bu ifade, doğru yolu gösteren Kur’an’ı göz ardı ederek yaşayan ve uyarıları dikkate almayıp günah işlemeyi sürdüren kimselere, dönüşün yalnızca Allah’a olduğunu, O’nun sapıtanları cezalandırmaya gücünün yettiğini bildirmektedir. Allah’ın karşısına tövbe etmeden varanların akıbeti ne kötüdür! İnkârcıların ahireti inkâr etmeleri, cehennem azabına karşı onları korunaklı bir hale getirmeyecektir.

Hak olan ve hakkın hâkim olması için gönderilen Kur’an, Tevrat ve İncil’in Allah’tan geldiğini onaylar ve onların tahrif edilmiş yönleri hakkında bilgi verir. Bununla da sınırlı kalmaz, sosyal düzeni belirleyici hükümler içerir: “Sana da daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlarda) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Dönüşünüz ancak Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.” (Maide, 5: 48). Ayetteki “Sana da daha önceki kitabı doğrulamak” ifadesinin orijinalinde yer alan “min el-kitab” lafzı, Kur’an’ın kendinden önceki kitaplarda bulunan her ayeti değil, onlardaki ilahi mesajlardan “arta kalanı” onayladığına işaret eder. Kur’an’ın kendinden önceki kitapları “korumak üzere (müheymin)” gönderilmiş olması, onlardaki tahrif unsurlarını göstermesi anlamındadır. Allah tüm insanlara tek peygamber ve tek şeriat göndermeyi dilememiştir. Her peygamber kendinden önceki peygamberi tasdik etmiş, kendisine şeriat verilmediyse önceki peygamberin yolunu sürdürmüş, verildiyse de önceki şeriatın bazı hükümlerini kaldırmıştır. Ayetteki “bir şeriat ve bir yol”dan aynı şeyin kastedildiği söylendiği gibi ilkinin değişken, ikincisinin ise (inanç konuları gibi) sabit olduğu ifade edilmiştir. Ayetteki “iyi işlerde birbirinizle yarışın” ifadesi genelde insanlığa özelde müminlere bir yol göstermedir. İyilik iyiliği çeker. İslam’ın ilkelerine uygunluğu gözetilmeden yapılan iyilikler de teşvik edilmelidir. Bu dünyada, gaybi yanı da göz önünde bulundurulduğunda hakikatin kesin bilgisine erişmek mümkün olmasa da onun uğrunda çabalamak gerekir. Ahiret Günü, insanların hakikati kesin olarak öğrendikleri gün olacaktır.

İyiliği emretmeyi, kötülükten alıkoymayı emreden Kur’an (Al-i İmran, 3: 104), müminleri kendilerine çeki düzen vermeye yönlendirir. Müminler, insanları doğru yola getirmekle değil, onlara dini anlatmakla sorumludurlar: “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Dönüşünüz ancak Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.” (Maide, 5: 105). Müminlerin özeleştiri yaparak hak yolundaki mücadelelerini sürdürmeye teşvik edildikleri bu ayette “Ey iman edenler!” şeklinde çoğul ifade kullanılması, müminlerin iç ilişkilerindeki yol haritalarını da çizmektedir. Başkalarını düzeltmeye çalışan müminlerin, kendilerini davet ettikleri gerçeklerden uzak tutmaları düşünülemez. Sadece başkalarına iyiliği emreden ancak kendisini unutanlar da tutarlı bir tavır sergileyip hem toplumu hem de kendilerini düzeltenler de Allah’a dönecektir. Herkesin yaptıklarına göre değerlendirileceği ahirette, meleklerin tuttukları iyilik ve kötülük kaydı, her bireyin önüne konulacak, iyi insanlar ödüllendirilecek, kötüler cezalandırılacaktır. Herkese yaptığının bildirilmesi, iyiler için müjde, kötüler için tehdittir. Hesap Günü’nden kaçış yoktur.

Görüldüğü gibi “Dönüşünüz Allah’adır.” ifadesinin yer aldığı ayetlerde, Kur’an’ın önceki kitaplar üzerinde belirleyici ve onlardaki tahrifleri gösterici olduğuna, hükmedilmek üzere gönderildiğine, Allah tarafından farklı şeriatların gönderilmesinin hikmetinin insanların imtihan edilmesi olduğuna, iyilikte yarışmanın faziletine, başkalarını doğru yola çağıranların kendilerini ihmal etmemeleri gerektiğine ve kimsenin yaptığının yanına kâr kalmayacağına dikkat çekilmektedir.