Kopma İhtimali Olmayan…

SEZAİ ARICIOĞLU

“Her düşünce anarşiyi önleyici ‘düzen’ ile donuklaşmayı önleyici ‘özgürlük’  arasındaki dengeyi korumalıdır.” (Hassan El-Turabi)

Sözler vardır sözlerden ayrılan. Sözler vardır gözlere, kulaklara ve gönüllere hitap eden. Sözler vardır avuçları terleten, alınların akı olan, bileğe güç veren, yüreklere su serpen. Sözler vardır dillere tat olan. Fıtratla buluşturan. Kardeşliği pekiştiren, kavileştiren. Ve sözler vardır yapılacak eylemlere işaret eden.

Ne zamandır mahalle mahalle dolaşıp bakıyorsunuz, girilmedik hiçbir sokak bırakmıyorsunuz, sabah oluyor akşam oluyor siz hala elinizdeki fenerle çaba çaba büyütüyorsunuz emeklerinizi.

Son duraklarda inenlerin yüzüne vuran yorgunluktan eser yok yüzünüzde.

Tezgâhını toplama zamanı gelen pazarcının bunun farkında da olsa çığırdığı sesler gibi umudunuz; hiç bitmiyor.

Zihninize yerleşmiş tüm yüzleri teker teker muhasebe etmişsiniz. Hırslılıktan kıpkırmızı olmuş tüm hallerden uzaklaşırken pişman değilsiniz. Avuçlarınızın terlemesi de bu yüzden. Canınızın sıkılıp sıkılıp peşinden huzur bulması da.

O gezdiğin mahalleler ve sokaklar baştan aşağı yanmış olsa ve sen onun üzerine gezmiş olsan o isli ve tozlu sokaklarda..

Ve gezdiğin o sokaklardan, gezdiğin o mahallelerden bir şehir dolusu olsa. Halep kadar olsa mesela. Humus kadar olsa. Veya İdlib.

Veya gezdiğin o şehirlerden kasabalardan bir ülke dolusu olsa. Ne hissederdin? Düşündün mü hiç? Mesela Suriye kadar olsa?

İşte böyle. Adım adım yakıldı bir ülke. Dönüm dönüm, arşın arşın bombalandı varillerle. Ve beş yıldır dolaşsan bu adım adım yakılmış ülkede, Suriye’de.

Şimdiye kadar öğrendiğin tüm bilgilerin alt üst olacaktır emin ol! İnandığın, iman ettiğin, itikat kabul ettiğin tüm değerlerine dönüp tekrar tekrar bakmak isteyeceksin. Bakacaksın yerini yurdunu terk edenlerin kederli yüzlerine. Gözlerin hem sözlerin ve eylemlerin ihanete tahvil oluşundan utanıp kalbinden aşağı bırakıp kendini intihar edecek belki de.

Ortadoğu’da şiddet var değil mi? Hem de uzun zamandır. Oluk oluk akan kan adeta yeryüzünün en ağır imtihanlarından biri. Dört yaşında ölümler, üç yaşında, bir buçuk yaşında ölümler hep bu şiddetin sonucu değil mi? Kahrolası bu şiddet de nereden çıktı yahu! Suçlu kim ola ki?

Yoksa bunda “müslüman müslümanı öldürüyor” diyen, “vekâlet savaşı” diyen politika cambazlarının da payı olmasın?

Küçük yanılgılar da olsa hatalarınız eğer farkında değilseniz ya da farkında olsanız dahi ıslah etmiyorsanız, düzeltmiyorsanız sarsılırsınız, yanılgılarınız büyür ve yutar sizi.

Güçlüler ordusu mu sizin ordunuz yoksa haklılar ordusu mu? Zulüm ve zalimler güçlü olmuşlarsa korkmanız mı gerekir?

Usul demek asıllar demektir. Asıllar ise sizin hayatınıza yön veren şeylerdir. Düşüncenize yön veren şeylerdir. Elinize ayağınıza yön veren şeyler. Yaptığınız işlere yön verirler asıl olanlar. Neyi asıl olarak görüyorsanız usulünüz de odur.

Siz zayıf bir temel üzerine kuvvetli bir binayı kurabilir misiniz? Peki, zayıf, temelsiz, zanna dayalı bilgilerle kuvvetli bir inanç, sarsılmaz bir itikat oluşturabilir misiniz? Oryantalistlerin oyuncağı olmuş bir heves olabilir sadece bu.

Ama kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa yapışmışsanız (2/256) haklı olanın yanında yer alırsınız. “Ortadoğu’da şiddet var ve bunun asıl sebebi emperyalistler ve onlarla işbirliği yapanlardır.” diyebilirsiniz.

Algıların eşiklerinde hep karaltılar olur. Urvetül Vüska’nız yoksa kuklası olursunuz gündelik beklentileri size dayatan politikaların ve politikacıların. Sonra emperyalistlerin kucağında ninni dinlerken dilinizden itiraflar dökülür, peşinden de iftiralar.

Yağmuru görmek yetmez çoğu zaman onu hissetmelisiniz. Hep eşikte bekleyerek olmaz bu. Kaderin olur çıkar eşikte beklemek. Orayı atlayıp ıslanmayı göze almalısınız. Sokaklara, mahallelere, şehirlere ve ülkelere özgürlük ancak bu şekilde gelir.

Anlaşılmayı beklemek iyidir ancak zalimin seni anlamasını beklersen ne cebin kalır delinmedik, ne cepkenin ne de zihnin. Delik deşik olursun.

Unutma; yalnız değilsin. Reyting rekorları kırmak yalnız olmadığın anlamına gelmez. Unutma! Usulünü, asıllarını kopma ihtimali olmayan bir kulpa tutunarak belirlemişsen hiçbir zaman yalnız olmayacaksın.