Kemalizm'e karşı sadece siyasi değil akidevi bir duruşumuz olmalıdır!

Üsküdar Özgür-Der'de gerçekleştirilen programda Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, 10 Kasım sebebiyle gündeme gelen tartışmaları değerlendirdi.

HAKSÖZ HABER

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Üsküdar Özgür-Der'in düzenlediği programda Türkiye’de resmi ideoloji dayatmasına dair değerlendirmelerde bulundu. 

Rıdvan Kaya, Kemalist dayatmalar karşısında Müslümanların konumuna dikkati çekti. 

"Resmi ideolojik dayatma söz konusu olduğunda Türkiye ciddi bir gerilim yaşıyor. Toplumun ruh halini eklektik olarak nitelemek mümkün. İslami aidiyetlere dönük çok değerli bir aidiyet bilinci söz konusu ancak İslam'ın gerçek anlamda belirleyiciliğinden söz etmek de mümkün değil. Sistemin resmi dini Kemalizm'dir. Bu yönüyle Mustafa Kemal kültleştirilerek bu dinin merkezine konulmuş durumdadır. Özellikle eğitim kurumları eliyle Kemalist teamüller yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Mustafa Kemal'e dönük bir 'farkındalık' çabası oluşturularak 29 Ekim, 10 Kasım gibi resmi günlerle bu dayatma kitleselleştirilmek isteniyor. Dünyada örnekleri azalırken Mustafa Kemal'e dönük tazim köpürtülüyor. Stalin hayattayken ona dönük kutsama çabası büyük ihtimalle daha fazladır ancak ölümünden sonra ciddi bir hesaplaşma dönemi de söz konusudur. Türkiye’de böyle bir tarihi, ideolojik hesaplaşma ve özeleştiri sürecinden gerçek anlamda bahsetmekse mümkün değil ne yazık ki. Darbelerle birlikte ise bu akıl ve ahlak dışı uygulamalar kurumsallaştı.

Resmi törenlerdeki ruh hali saygı olarak ifade edilemez. Varlığını bir ölümlünün varlığıyla ilişkilendirmek kabulü mümkün olmayan bir sapmadır. Mustafa Kemal ömrü hayatında salih bir kimse olsaydı bile bu yapılan tazim ve övgü kabul edilmezdi. Kaldı ki Mustafa Kemal de inançlı bir kimse değildi. Netice olarak tüm bu dayatmalar toplumu büyük bir krizin içine sokmaktadır. Riyayı kimlik haline getirmek durumunda kalmış kitlelerin hali oldukça çocuksudur, olgunluktan uzaktır. Kimsenin neye saygı duyacağı hakkında bir yargıda bulunmuyoruz ama bizlerin muvahhid olma tercihiyle tezat oluşturan bir vahamet söz konusudur. Bu dayatmayı kabul etmiyoruz. Kimsenin dalaleti seçmesini istemeyiz ama birisi bunu tercih ediyorsa yapabileceğimiz bir şey yok. Ancak burada Kemalist terkipler tüm topluma dayatılıyor ve herkesten boyun eğmesi isteniyor. Burada şunu da görmek lazım ki Kemalizm'in güç kazandığı söylemi de gerçek dışıdır. 12 Eylül veya 28 Şubat gibi süreçlerden geçen bir ülkede bugün Kemalizm'in en güçlü günlerini yaşadığını söylemek doğru olmaz. Kemalist dayatmalara tepkili kesimlerin tepki gösterme sıklığı ve şeklinde bir değişimden söz edilebilir ki bu da çok can sıkıcı bir durum."

Rıdvan Kaya, Kemalist dayatmalara karşı olan tavrımızın siyasi değil akidevi olması gerektiğini hatırlattı. 

"İnanılması güç bir ikiyüzlülükle meşru olmayan bir dayatmayı tüm toplumun içselleştirmesi bekleniyor. İman etme ve tağutu inkar birbirini tamamlayan mütemmim cüz olarak zikredilirken bu ülkede insanlardan imamlarına şirk karıştırması isteniyor. Hayatı, tanrılaştırılan lider kültü için durduran ve durmayanları da hedef gösteren bir baskı ile karşı karşıyayız. Bu mesele sadece siyasi bir konu olarak değerlendirilemez. Politik konular farklı zeminlerde tartışma yürütmeyi imkanlı kılar. Ancak akidevi bir olayda konjonktüre göre tavır belirlemek mümkün değildir. Allah'ın vasıflarını bir ölümlü ile ilişkilendirmek açık ve net sapkınlıktır. Akidevi bir meselenin tevili de mümkün değildir. Öğrencileri fotoğrafı önünde secde ettirmek kabul edilemezdir ancak mesele sadece bununla sınırlı da değildir. Secde nasıl sadece Rabbimize edilecekse kıyam da öyledir. Kocaeli'ndeki örnekler sebebiyle mevzuyu camiyle sınırlandırmamak gerekmektedir. Camilerde mevlit okutulması büyük bir saldırıdır evet ama kuşatma sokaklarda, resmi kurum ve okullarda devam ediyor. Mücadeleyi geniş bir cephede ele almalıyız.

İktidarı savunma adına iktidarın hatalarına da sahip çıkma tutumu kabul edilemez. Siyasi iktidarın olumlu adımlarını destekler hatalarına da karşı dururuz. Patolojik bir ilişki kurarak iktidarı her şartta destekleme veya her şartta muhalafet etme akılsızlığından kurtulmalı ve makul bir çizgide durmalıyız. Devletçiliğin ve milliyetçiliğin yaygınlaştığı bir ortamda Kemalizm de doğal olarak kendisine daha fazla yer buluyor. Kemalist dayatmalara karşı iktidarın takındığı tutum geçmişe göre büyük bir geriye gidiş halidir. Türkiye’de siyasetin normalleşmesi, darbeciliğin geriletilmesi noktasında çok önemli kazanımlar elde edilmişken son yıllarda Kemalist dayatmalara karşı verilen tavizler muhafazakâr-dindarların değerlerini aşındırıyor. İktidarın yetkili isimleri Kemalist törenleri basit bir prosedür olarak görerek uzun vadede aslında kendi ayaklarına sıkıyorlar. Okullarda resmi dayatmalara göre inşa edilen müfredat ve törenlerle gençliğin önüne Kemalist terkipler ideal olarak konuluyor. Bu insanlardan gelecekte nereye yönelmeleri bekleniyor. Herhalde iktidardakilerin hassasiyetlerine yakın bir noktaya gelmeleri hayalcilik olacaktır. 

Bu konuda İslami camiaların da üzerlerine düşen sorumluluğa göre hareket etmesi ve doğru bir zeminde eleştirilerini dile getirmeleri gerekiyor. Okulların sokakların bu dayatmadan kurtarılması yönünde taleplerimiz olmalı. Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar çok farklı dayatmalara maruz kalıyorlar. Bizler de Türkiye’de Kemalist dayatma ile mücadele ediyoruz. Bu bizim için varoluş mücadelesidir!"

Program soru cevap faslıyla sona erdi.

Etkinlik-Eylem Haberleri

"Gazze: Geçmişten Günümüze Direnişin Toprağı"
Özgür-Der Muş'ta "Dil ve Tahakküm" konusu işlendi
Çorum Özgür-Der "Modern dünya, Gazze özelinde yerel dinamikler" konusunu işledi
Çağrı-Der’de Gazze'nin şehit direnişçileri konuşuldu
Özgür-Der Başakşehir’de “Gazze: Ümmet ve Vicdan Dayanışmasının İmkânları” konuşuldu