Kalem Suresi ve Direnişçinin Güncesi -1

Mehmet Çağdış

I

Ey hayatı ve bilinci kuşanan;

Üzerine yemin edilme vasfına sahip harflerin sarsılmaz saflarından çağların zihni ve zifiri karanlıklarına aydınlık saçan mesajın hakimiyetine boyun eğip dirilmenin ve arınmanın nimetiyle müjdelenen yüreği kuşatan Rabbin şefkati ne güzeldir.

O ki insana kalemle yazmayı öğretendir. Kalem dilin belgesidir. Suya düşülen bir not değil, beyaz kağıda çekilen onur sürmesidir kalem. Yazıya aracı olan her şey kalemdir. Kalem şahittir mesaja ve doğruluğuna. İçimizden sökün eden ateşin ve kıyamın bugüne ve çağın ötesine yayılma aracıdır kalem. Sırları ifşa eden, yüzleri aydınlatan, safları yakınlaştıran, sözleri tanıklaştıran, ilim kapısının kilidini çözen anahtardır kalem.

Düşündüklerin hükmettiklerindir, yazdıkların sana hükmedecek olanlardır. Kalemin gücü ucundan dökülendedir. Kaleme yazacaklarını bildiren Rabbin; sana iftira atacakları, deli, garip, ilginç, farklı, marjinal ilan edecekleri, seni çağdaşların yanında küçük düşürmek isteyecekleri de bilir. O kalplerdeki ve zihinlerdekini açık düşürebilecek yegane güçtür.

II

Ey küçük düşürülmek için oyunlar kurulan;

Rabbinin mesajını sana taşıyan ve ayetleri hayata okuyan Peygamber’in için zalimler topluluğu nasıl oyunlar kurdularsa, kaynağa yönelip “la” ve “illa”yı kuşananlar zulme ve sistematik propagandaya hangi dalaverelerle tabi kılındılarsa senin de benzeri muamelelere maruz kalacağın muhtemeldir. Günler aramızda dolanmakta ve zalimler ile mazlumların, kafirler ile inanmışların mücadelesi “secde edin” emrinden kıyamete kadar devam edecek bir vakıadır.

III

Ey mutluluğa talipli olan;

Selamet veren, gözetip kollayan, her halde iradesini yürüten, dilediğini zorla yaptıran Rabbin’den çokça çekinen ve korkanlar; O’na karşı her türlü isyan ve isyana götürücü araç ve aracılardan uzak duranlar; Furkan’a sımsıkı sarılıp hayatın her anını onunla aydınlatanlar ve yüce ahlakı övülmüş Muhammed’e (s.a.s.) tabi olanlar için ne güzel bir mükafat vardır.

Ahlak İslam’ın terazisinde son derece önemli bir ölçüdür. Rabbin; barışı, arınmayı, temizliği, sevgiyi, merhameti, doğruluğu, sadakatı, sözünde durmayı alışkanlık edinenleri ve şahitliği taşıyanları da; çağrısına kulak tıkayıp zulmü, fahşayı, tuğyanı, küfrü, hile ve desiseyi çoğaltmayı, tartıyı bozmayı, haksız mal edinmeyi, ırz ve namusa göz dikmeyi, harama el uzatmayı alışkanlık edinenleri de bilir.

Allah’ın ortaya koyduğu ahlak insanların ürettikleri dünyevi seküler ahlaka benzemez. Onda bir bütünlük vardır. Seküler ahlakın içerisinde de Allah’ın emrettiği parçalar yer alabilir. Bunun tek sebebi insanın özünde yer alan iyiliktir. Lakin bünyesindeki iyilik kırıntıları top yekün bir sistemi güzelleştirmez, meşrulaştıramaz. İçerisindeki ilahi parçaları yok eden bir ahlak sistemi kendini yiyip bitirir. İslam ahlakı eksiksizdir, mükemmeldir. Yaratıkların tümünün ihtiyacına cevap veren bir sistemdir ki, bu tüm kainatı kusursuz işleten hayat nizamıdır.

IV

Ey iradesini sağlamlaştıran,

Takvayı, hamdı ve şükrü yüklenen;

Bir gün herkes görecek. Onlar da görecekler. Onlar sanıyorlar ki, hiç sınanmayacaklar, sınanmıyorlar. Ama kimin imtihan edildiğini gün geldiğinde, kitaplar açıldığında her yaratılmış bilecek. İşte o gün ne zor bir gündür. Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyanlar, o gün hesaptan alınları ak olarak çıkacaklar ve kendilerini güzel bahçeler ve pınarlar içerisinde bulacaklardır. Kimlerin doğru yolda şaşmadan yürüdüğünü de, kimlerin de yolunu şaşırıp karanlıklar içerisinde yapayalnız kalakaldığını da Rabbin en iyi bilendir.

V

Ey bahçelerin en güzeline talipli olan;

O gün herkes kendi yükünü taşıyacaktır. Patronlar da, işçiler de, başkanlar da, şaşkınlar da, alimler de, zalimler de, azgınlar da, mazlumlar da, nankörler de, şükredenler de, cahiller de, akledenler de, cumhurbaşkanları da, başbakanlar da, partililer de, partisizler de, tutsaklar da özgürler de, göğüslerin üzerine taş koyanlar da, o taşın ağrılığını “Allahu Ekber” diye hafifletenler de, “başörtüsü yasaktır” diyenler de, “siz kim oluyorsunuz ki Allah’ın emrini kaldırmaya cüret ediyorsunuz” cevabıyla direnenler de… Herkes kendi yüküyle yürüyecek. O gün “her insan yapmış olduğu bütün fiiller için rehin olarak tutulacaklar, yalnız dürüstlüğü ve erdemli olmayı başaranlar hariç”