Kaldığımız yerden

Abdurrahman Dilipak

Dün kaldığımız yerden devam edelim..

Birileri, Erdoğan’ın başkan olmasını istemiyor, sanki “sen orada vitrinde dur, arkada biz bu işi yönetelim, bu işi bize bırak” der gibi.. Yani aynı inanç ve toplumsal temelde buluşanlar, siyaset ve menfaat sözkonusu olunca, artık süt dişleri gerçek dişlere dönüştüğü için farklı davranabiliyorlar..

Bakın, kol kırılır yen içinde kalırsa, kangren olur.. Çolak askerlerle savaşamazsınız! Gerçekleri görmek ve çözüm üretmek zorundayız.. Artık internet var ve hiçbir şey gizli kalmaz.. Söylenti, en dehşetli gerçekten daha tahripkar olabilir..

Erbakan’ın başına siyasi komiser olarak Çiller’i dikmişlerdi, Erdoğan’ın başına Baykal’ı dikeceklerdi, olmadı! Erdoğan kontrolsüz kaldı.. Onu sandıkla durduramayacaklarını anladılar.. Birileri Türkiye’nin daha fazla büyümesini istemiyor.

Ergenekoncular köşeye sıkıştı. Davalar kritik bir eşiğe girdi. Erdoğan bir de terörü durdurur ve anayasa değişikliğini de gerçekleştirebilirse, Erdoğan’ı da, AK Parti’yi de Türkiye’yi de durdurmak mümkün değil.

Onun için birileri “genel seferberlik” başlattı.. Cumhuriyet mitinglerinden sonra ilk kez bu kadar moral buldular. Bu işin arkasını getirmeye çalışacaklar. Ellerinden geleni arkalarını koymayacaklar, ama çabuk deşifre oldular. Bu işin arkasında MOSSAD, MUHABERAT, Amerikan Neoconlar, Localar herkes var.. Derin örgütlerle bağlantılı, laik-İslamcı bütün unsurlar göreve çağrılıyor. Biliyorsunuz, bunların kadrosunda şeyh de var fahişe de. Bu uluslararası boyutu olan bir iş. İktidara yakın ve iktidarın içine kadar uzanan unsurlar da var bu planın içinde.. Eğer iktidar, bu olayları doğru okur ve tedbirini alırsa, bu iş hayra vesile olmuş olabilir.

Yaz tatilinde gençlik örgütlenmesini masaya yatırması gerek.

Bir de Muhsin Yazıcıoğlu suikastının gerçekleştiren çeteyi deşifre etmezseniz, bu tür tezgahları hazırlayıp uygulamaya koyan birileri görevleri başında olduğu sürece her an her şey olabilir.. Yazıcıoğlu’nun infaz emrini verenlerle, Taksim Gezi parkındaki olayları planlayanlar, aynı çevreler olabilir!

Erdoğan’ın gösterdiği çabayı, disiplini çevresindekiler de göstermeli.. Hiçbir şey ne tek başına ekonomi, ne tek başına diplomasi, ne de tek başına istihbarattan ibaret.. Çok yönlü, entegre, senkronize, optimum faydayı gösteren bir politik oryantasyona gerek var..

Erdoğan 2023 projesini açıkladı. Peki hangi belediye ya da kurum kendi gelecek perspektifini koydu ortaya! Siyaset billboard yönetimi ya da PR ve loby şirketlerine ihale edilecek bir iş olmamalı bizim için! AK Parti’ye asıl zarar verecek olan Taksim gösterileri değil, kendi içindeki birtakım kişilerin bu zaaflarıdır..

Para, kadın, koltuk zaafiyeti ve güç merakı, en kırılgan noktasıdır politikacıların.. Bu konuda kapılar çalınıyor ve kapıyı çalanlar birçok seferlerinde elleri boş dönmüyorlar..

Şu ayeti hiç aklımızdan çıkarmayalım: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım.”

1 gram safran, 100.000 gram suya renk verir.. Bazı hadiseler de böyle. Bir yanlış bütün bir hareketi şaibe altında bırakabilir.. Bazı şeylerin şuyuu ise vukuundan beterdir..

CHP’liler yer; yapmaz, ANAP’la başlayan bir dönem var, yapar ve yer! Bizim istediğimiz ise, yemez yapar! İşi ehline vereceğiz.. Adaletle muamele edeceğiz.. Şeffaf olacağız..

Bakın bir gram safran nasıl kendinin 100.000 katı suyu boyuyorsa, içimizdeki birtakım yanlış adamlar da işin bütün çehresini değiştirebiliyor..

Başbakan, belediyeleri ve bürokratlarını, bakanlıklar, başbakanlık, Sayıştay, MİT ve Emniyet İstihbarat kanalı ile sıkı bir takibe alması gerek.. Caydırıcı bir denetim zorunlu.

Bu hastalık, sadece AK Partililer için değil, bütün siyasetçiler ve politikacılar her zaman bu riskle karşı karşıyadırlar!

2. Pranga Ergenekon, derin devlet, Mafia, sermaye, muhalefet, media, finans dünyası, kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyaset güçleri.. Media, Mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK-Odalar arasındaki derin güçler hâlâ tasfiye edilemedi.. Bu konuda kontrolü kaybetmeden güvenli bir şekilde işin üzerine gitmek gerek. Ama bu konuda yeteri kadar mesafe kaydedilemedi.. Arınç suikastı ve Kozmik Oda dâvâsı hâlâ açılmadı. Yazıcıoğlu dâvâsı da öyle. 28 Şubat ve 12 Eylül dâvâlarında henüz bir noktaya gelinemedi. Faili meçhuller konusunda bir ilerleme sağlanamıyor. Bu durum, birilerinin cür’etini artırıp, elini çabuk tutmaları için uygun bir zemin oluştururken, öte taraftan bu güçlerin farkında olan çevreler için baskı ortamı oluşturuyor.. Birilerin iktidara ve topluma karşı meydan okuma cür’et ve cesaretinin arkasında bu derin gerçek yatıyor..

Bunu biliyorsunuz zaten. 3. Pranga ise, İsrail, Suriye, AB ve ABD’deki Yahudi lobisi, Fransa’daki laikçi lobi, Alman derin devleti, İngiliz Locası gibi unsurlar sözkonusu.. Almanya kendinden ibaret bir ülke değil biliyorsunuz, Amerikan, İngiliz ve Fransız koalisyonunun vesayeti altındaki bir ülke! Türkiye’yi kendileri için ucuz asker deposu, sıçrama tahtası gibi, kendilerine bağlı, el altında tutacakları bir ülke olarak görmek, kullanmak istiyorlar..

Her topluluk layık olduğu gibi idare olunur. Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.. Ötekilerin değişmesinden önce bizim değişmemiz gerekiyor.. Ya bu kadar büyümeyecektiniz ya da sahip olduğumuz servet ve iktidarı yönetecek akıl, iman ve cesarete sahip olacaksınız.. Yoksa sahip olduğunuz servet ve iktidar, sizi teslim alır ya da üstünden atar! Sonuçta herkes kendi mecrasında ilerliyor. Bütün bu olanlar bizim için bir imtihan vesilesidir. Eğer biz layık olursak, Allah bizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor.. Yeryüzünü bize mescid kılmak istiyor.. Mekke, Medine, Kudüs ya da Taksim, Kahire, Şam hepsi bizim için bir imtihan vesilesi.. Allah bizi büyük bir göreve hazırlıyor ve bütün bunlar biçim için bir mektep! Şimdi dua zamanıdır.. “Dualarınız olmasaydı, ne işe yarardınız ki!”

Hayır da, şer de Allah’ın iradesi içindedir. O, mutlak iktidar sahibidir. O, her şeyi görmekte, duymakta ve bilmektedir.. Biz O’nun rızasına talibiz ve O, “bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir.” Bize hayır gibi gelen şeylerde şer; şer gibi gelen şeylerde hayır murat etmiş olabilir.. Biz bilmeyiz Allah bilir!

Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler, sen sanma ki gayreTler, görelim mevlam neyler!

Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT