Kadın cinayeti mi, toplumsal çürüme mi?

Üniversite okumak için geldiği İstanbul’da bir genç kızın beraber yaşadığı erkek tarafından öldürülmesi hadisesini “kadın cinayeti” diye lanetlediğinizde tüm kötülüğü reddetmiş oluyor musunuz?

Rıdvan Kaya / HAKSÖZ HABER

Gazetelerde, ekranlarda birkaç gündür “korkunç cinayet” başlığıyla yeni bir hadiseyle, Hatay’dan İstanbul’a okumak için gelen genç bir kızın vahşice katledilmesi haberiyle karşılaşıyoruz. A.T. isimli 21 yaşındaki kızın kardeşi E.T.’nin aktarımına göre, A.T. bir süredir İstanbul’da C.K. adlı bir polis amiriyle birlikte kalıyormuş.

Kendisinden haber alamayınca kardeşini aramak için Küçükçekmece’de C.K.’nın evine gelen E.T.’nin çabaları sonuçsuz kalıyor. C.K’ya sorduğunda da cevap alamıyor. Bunun üzerine kardeşinin akibetine ilişkin ihbarda bulunuyor. Halkalı Karakolunda ifadesi alınan E.T.’nin iddiasına göre karakolda polisler Cemal Koç’u tanıdıklarını söylüyorlar ve kendisine asılsız suçlamalar yaptığı gerekçesiyle baskı yapıyorlar. E.T. C.K’nın da kendisine hiçbir şey yapılamayacağını söylediğini iddia ediyor.

Bilahare A.T.’nin cesedi bir valiz için bulunuyor ve aralarında C.K. adlı polis amirinin de bulunduğu 6 kişi gözaltına alınıyor.

Şimdi bu konuya dair haberlere baktığımızda ‘vahşi cinayet’, ‘korkunç cinayet’, “yine bir kadın cinayeti’ gibi başlıklarla hadisenin gündemleştirildiğini görüyoruz. Soruşturmanın tamamlanması ile yargıya taşınacak hadisenin sonraki aşamalarda da medyanın ilgisine mazhar olacağını tahmin etmek zor değil. Yine öldürülen kız için üzüntü belirten ifadeler ve kadın cinayetlerinin bir türlü önlenemediğine dair yakınmalar duyacağımız kesin.

Yazının devamı için tıklayınız>>>

Yorum Analiz Haberleri

“Suriye’de bundan sonra ne yaşanırsa yaşansın, hiçbiri o koyu Baas karanlığı kadar kötü olamaz”
Modernizmin esaretinden vahyin özgürlüğüne
"Ortadoğu’da suçlu yine Müslüman Kardeşler oldu!"
Aile, kadın ve cinsiyeti hedef alan tüm girişimler terördür!
ABD ve İsrail’in Suriye hesaplarında farklı görünen ortaklık