İstemediğini yapmamayı seçebilme özgürlüğü…

Türkiye’de insanlar kültleştirilmiş bir figürü sevmeye zorlanırken bu sevgi üzerine inşa edilen “birliktelik” söylemi yaşanan toplumsal paranoyayı özetliyor.

ABDURRAHMAN GÜNER / HAKSÖZ-HABER

“Faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir…” Roland Barthes’e ait olan bu meşhur söz otokratik düşünme biçimlerinin mantığını özetliyor. İnsanların istedikleri gibi düşünüp hareket edebilme özgürlüklerinin kısıtlanmasının ötesinde bir duruma işaret eden bu sözle aslında yapmamayı seçerek hür irade ile hareket etme imkânı da ortadan kaldırılmış oluyor.

Belirli bir doktrini takip etmesi istenen insanlar için tapınma objesi olarak kült, modern toplumlarda lider figürleri üzerinden yükseliyor. Türkiye’de lider kültü Mustafa Kemal’in ölümü ile başka bir seviyeye yükseldi. Türk’ün atası olarak Mustafa Kemal Atatürk ölümü ile ölümsüzlüğe ulaşan bir kült haline geldi. Son yıllarda ise bu kült üzerinden yeni bir bağlam inşa ediliyor. Birleştirici ortak değer vurgusu etrafında Mustafa Kemal anlatısı sol-Kemalistler, muhafazakar-milliyetçiler eliyle yeniden efsaneleştiriliyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmek tam da Barthes’in sözünü hatırlatır derecede “yapma mecburiyeti” olarak neşvünema buluyor. Onun kurtarıcı figür olduğunu hakkıyla teslim etmemeniz kabul edilmediği gibi söylemeye de mecbur bırakılıyorsunuz...


Yazının devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Almanya'da koalisyon krizleri, ekonomik sorunlar ve AfD'nin yükselişi
Avrupa geçmişiyle hesaplaşabilecek mi?
İlahiyat ve diyanet eğitimlerinde İslami özgünlük geliştirilebilir mi?
Bir tarafsızlık masalı: BBC’nin Gazze sınavı
ABD’nin Batı Yarımküre’ye dönüşünün yeni çerçevesi: “Donroe Doktrini”