İşte bahsettiğim bu!

Merve Kavakçı

Derdimiz kimsenin şahsı ile değil. Derdimiz kişilerin karakterleri üzerinden cinayet işlemek değil.

Onu bunu karalamak, hedef göstermek hiç değil. Burada amaç bir toplumun topal ördek misali bata çıka yürütmeye çalıştığı devlet makinasını demokratik bir zemine çekmek ve insandan yana bir devlet anlayışını benimsetmek. Yani kurumsal bir değişikliğe katkıda bulunmak. Bu zaman ve çağda insanlığın en yoksun hale geldiği alan; insana verilen değer. Bakmayınız bir taraftan evrensel insan hakları diye çığıran batı demokrasilerine. Onların bu söylemi, kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece böyle. Yoksa insanın gözünün yaşına bakmaksızın, hiç tereddütsüz, o bahsettikleri insanlık onurunu yerle bir ediverirler, çıkarlarıyla çeliştiğinizde. Bizim derdimizse insanın eşref-i mahlukat olması sebebiyle en iyiye layık olduğunun kabulünde. Ama nedir o en iyi? İşte tam da burada çelişiyor devlet ile millet bizde. En azından onyıllarca böyle oldu, bir çok alanda da şimdi bunu kırmaya çalışıyoruz hep beraber.

Başörtüsü yasağı, öğrencilerin ifadesiyle, şekil 1-A. En güzel örnek olarak karşımızda. Vatandaş devlet ilişkisinde en büyük çatışmaların yaşandığı alanlardan biri, bizde kadınların kıyafeti üzerinden yürütülen politikalar. Müslüman kadın diyor ki; benim için en iyisi bu, başımı örteceğim Allah’ın rızasını kazanmak için. Devlet diyor ki hayır. Senin için en iyisi başını açmak. Açtıkça devlet nezdinde makbulleşen bir kadın kimliği üretiyor.... Devlet baskın, vatandaş ezilmiş.

Devlet şirret, vatandaş sinmiş. Devlet yanlısı, onu önceleyen, onun istek ve arzularını esas alan anlayışın tezahürü başörtüsü yasağı.

Ama şimdi, bugünlerde insan üzerinde devlet hakimiyetini masaya yatırıyor ve sorguluyoruz. Dediğimiz şu: yanlışlardan bir an önce dönelim. Adaleti böylece tesis etmeye başlayalım. Adalet herkesin hoşuna gitmeyebilir. Öyle olması da normaldir. Zira adalet arayışından söz ediyorsak bu aradığımız adaleti bize çok gören, halkı ondan men eden birileri, yani adalet katilleri de mevcut olmalı. Onlar hiç şüphesiz bu durumdan memnun olmayacaklar, yolumuza takoz koymaya çalışacaklardır. İntikam diyeceklerdir, rövanşist diye suçlayacaklardır. Ama asıl yapmak istedikleri adaletin tesisine engel olmak olacaktır. Bunu da açık açık ifade edemeyeceklerinden şekerleyip paketleyip sunacaklardır ‘vay rövanşistler’ diye bağırarak. Bizim istediğimiz ise adaletin geciktirilmeden verilmesi. Renk, ırk, cinsiyet, sosyal sınıf ayrımı yapmaksızın temini, hak edene iadesi.

Bunun için de düzeltme, özür, ceza... ne gerekiyorsa devreye sokulması. Beklemeden, işi uzatmadan, bin dereden bin su getirmeden.

“Başörtüsü mağduruna rektörden ek sınav jesti” haberini görünce, “İşte bu! Beklediğimiz, özlediğimiz bu!” sözleri döküldü ağzımdan. Habere göre Akdeniz Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi Şeyma Adede, başörtülü olduğu gerekçesiyle sınava alınmayınca olaya rektör müdahale etmiş. Toplum Bilimi dersinin hocası olan Profesör Dr. G.O.K, başörtülü Şeyma’ya ‘Benim dersimi almana rağmen kapanman, üzücü ya da bir başarısızlıktır. Başını açar mısın” demiş. ‘10 dakika içinde kararını ver. 20 yıldır kadın hak ve özgürlükleri için mücadele ediyorum’ deyip sınıftan çıkmış. 10 dakika sonra, sınav kağıtları dağıtıldığında hoca salona gelip ‘kararını verdin mi?’ diye sormuş. Sınava başörtülü olarak gireceğini söyleyince, tutanak tutturacağını, dışarıya çıkmasını söylemiş Şeyma’ya. Sınıftan çıkan Şeyma, Dekan Prof. Dr. Şafak Aksoy ile görüşmüş ve G.O.K.’dan şikayetçi olmuş. Rektör İsrafil Kürtcephe de üzerine düşeni yapmış, “Çocuklarımızın sınav hakkı kullandırılmazsa mağdur olacaklar. Yönetim kurulu kararıyla sınavın aynı birimdeki başka bir hocaya yaptırılması kararı aldık” diyerek Şeyma’ya ek sınav açmış. İşte bu kadar...

Herkes görevini yapsın... ‘Kapanman üzücü’ diyen Kemalist G.O.K de, Şeyma’nın şikayet dilekçesini alıp ‘Anayasanın eğitim öğretim hakkının hiç bir gerekçe ile engellenemeyeceği görüşü, gelişmiş hukuk sistemlerinin vazgeçemeyeceği temel bir kuraldır. Hukuk devleti olan Türkiye’de de eğitim öğretim hakkı engellenemez’ diyen Dekan Aksoy da, durumu fiili anlamda telafi eden sayın rektör de.

YENİ AKİT