HAKSÖZ-HABER
Filistin İslami Cihad hareketinin Suriye’deki iki yetkilisi Halid Halid ve Ebu Ali Yasir’in önceki gün Şam’da gözaltına alındıkları duyulmuştu. Yetkililerin konu hakkında herhangi bir açıklama yapmamasına rağmen bu gelişmenin Şam yönetiminin ABD’nin baskısıyla attığı bir adım olabileceği şüphesi gündeme gelmiş ve rahatsızlık doğurmuştu.
Filistin İslami Cihad hareketinin Suriye sorumlusu Halid Halid ile hareketin Suriye’deki yürütme komitesinden sorumlu Ebu Ali Yaser’in gözaltına alınmalarının zamanlaması spekülasyonları beslemişti.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani’nin Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması için Amerikalı ve IMF’den yetkililerle temaslarda bulunmak ve Dünya Bankasının yıllık toplantısına katılmak için Washington’da bulunduğu bir sırada gerçekleşen bu hadisenin Trump yönetiminin yaptırımların kaldırılması için yeni Suriye yönetimine karşı ileri sürdüğü şartlarla irtibatlı olduğu ileri sürülmüştü. Bilindiği üzere Trump yönetimi yeni yönetimden İran’a yakın grupların Suriye’deki varlıklarını sona erdirmesini ve İsrail’in güvenliğine tehdit oluşturacak oluşumlara zemin sağlanmamasını talep ediyor.
Suriyeli yetkililer gözaltıların İslami Cihad yöneticilerinin eski rejimle ve İran’la irtibatlarından kaynaklandığını ve soruşturmanın devam ettiğini söyleseler de bölgesel gelişmeler spekülasyonları besliyor. İslami Cihad hareketinin İran ile yakınlığı da Esed rejimiyle de irtibat içinde olduğu biliniyor. Ne var ki İslami Cihad’ın bu irtibatı bir tercih olmaktan öte zorunluluk niteliği taşıyor. Çünkü bugün de Gazze hadisesinin çok net bir şekilde ortaya koyduğu gibi Filistinli direniş örgütleri ne dünyadan ne bölgeden destek görmüyor. Bu yüzden bu hareketlere neden “İran’a yakın duruyorsunuz?” diye hesap sormak adil ve haklı bir tutum değil.
Bu somut gerçek ortadayken, Filistin İslami Cihad hareketi yöneticilerinin gözaltına alınmalarının kabul edilemezliğini görmek gerekiyor. Şam yönetiminin Amerikalılara şirin gözükmek için Filistinli mücahitleri baskı altına alacaklarına zaten ihtimal vermiyoruz ama bilhassa Gazze’de soykırım vahşice sürerken hangi iddiayla, hangi gerekçeyle olursa olsun yaşanan bu gelişmenin hakkaniyetli ve basiretli olmadığının altını çizme ihtiyacı da hissediyoruz. Eğer hadisenin ardında başka bir gerekçe varsa da yeni yönetimin bunu acilen kamuoyuna açıklamasını talep ediyoruz.