HAKSÖZ-HABER
Zaman zaman Afganistan İslam Emirliği'ni karalamak üzere tekraren propagandası yapılan birçok manipülatif konu arasında çocukların kullanıldığı sapkın uygulamalar da yer alıyor.
Özellikle Orta Asya'da yer yer rastlanan Bacha Bazi isimli çocukların alet edildiği sapkın uygulamaların esasen İslam'la bir ilgisi bulunmadığı gibi Taliban'ın geçmişten beri bu konuyla mücadelesi bulunuyor.
Buna rağmen sadece İslam'a saldırmak için çabalayan kara zihniyet, sanki bu gelenek bizatihi Taliban'a aitmiş gibi ifadeler kullanıyor. Oysa Taliban'ın aynı uyuşturucu gibi kökünü kazımaya çalıştığı bu suç, ABD işgali döneminde ayyuka çıkıyor!
Oysa biliyoruz ki bu iddiaları dillendirenler türlü sapkınlığın Türkiye'de meşruiyet kazanması için canla başla mücadele ediyorlar!
Konuyu sitemiz okurları için değerlendiriyoruz.
İslam Emirliği karalama aracı olarak Bacha Bazi manipülasyonu - Muhammed Okçu
Özellikle son birkaç gündür sosyal medyada dolaşıma sokulan bazı görüntüler ara ara önümüze gelen bir tartışma konusunu tekrar canlandırırken, aynı zamanda her zaman olduğu gibi İslam’a dönük saldırılara yeni bir örnek oldu. Dolaşıma sokulan görüntüler, özellikle son yıllarda ne hikmetse medyada gündemleştirilmeye çalışılan ve Afganistan İslam Emirliği’ni karalama aracına dönüşen Bacha Bazi geleneğiyle ilgili idi.
Bacha Bazi aslında “çocuk” ve “oyun” kelimelerinin birleşmesiyle “çocukla oynama” anlamını alıyor. Kökeninin tam olarak ne zamana dayandığıyla ilgili net tarihi veriler bulunmuyor; ancak Antik Yunan mitolojisinde de M.Ö. Çin tarihinde de izlerine rastlanıyor. Antik Yunan’da benzer uygulamalar dini ritüeller ve mitolojiye dayanırken bu konuda heykel ve resimlerde bolca örneğe rastlanmakta. Çin’de ise durum bunun aksine Hanların eşcinsel sapkın eğilimleriyle ortaya çıkmakta. Modern tarihte Bacha Bazi’yle ilgili yapılan araştırmalar, daha çok Orta Asya coğrafyasında yaygın olduğunu ortaya koymakta. Bunun Çin’den etkilenmeyle gerçekleştiği düşünülse de bu konuda net tarihi veriler bulunmamakta. Bu konuyla ilgili daha çok 19. yüzyılda yazılan kitap ve seyahatnameler bazı bilgiler sunmakta.
Bu noktada, Orta Asya’ya yaptığı gezilerle Eugene Schuyler’in ele aldığı Türkistan eseri önemli bir kaynak niteliğinde. Eserinde Rus Türkistan’ında Bacha’nın yaygın olduğuna değinen Schuyler, aynı zamanda bunun bölgede çok saygın bir meslek olduğunu da aktarmakta. Schuyler’e göre mesele etik olarak tartışmalı olsa da dans figürlerinde şehvetin fazla olması dışında bir şey yoktu. Ancak bilinen şu ki, zaman zaman Bacha’lar zengin ve nüfuzlu kişiler tarafından cinsel açıdan da kullanılmaktaydı. O dönem Bacha’ların halk arasında çok fazla saygı gördüğüne değinen Schuyler, bunların zaman zaman pazarlama amacıyla da kullanıldığını şu örnekle ifade etmekte: “Eğer dükkânınızın önüne bir Bacha koyup satış yaptırsanız ve Bacha güzel ise o gün bütün mallarınız çabucak satılabilir.” Yine 1872’de bölgede başlayan kolera salgınına değinen Schuyler, bu salgın dolayısıyla mollaların rahatsız olduğunu ve bu musibetleri Bacha’ya bağladığını aktarmakta. Öyle ki bu sebeple Bacha geleneği yasaklansa da en geç bir yıl sonra tekrar başlıyor. Afganistan toplumuna İslam öncesi dönemde geçtiği yönünde iddialar bulunsa da bunlar temelde zayıf oldukları gerekçesiyle pek ka'le alınmazlar.
Modern Afganistan tarihinde bunun daha çok savaş ağalarıyla canlandığı ise bilinen bir gerçektir. Öyle ki, Molla Ömer’in, Taliban sürecinde Bacha başta olmak üzere çeşitli ifsad hareketlerine karşı olduğu da yaygın olarak dillendirilmekte. 1994 Taliban iktidarından sonra Bacha geleneğiyle ilgili çok sert önlemler alan Taliban, bu iğrenç geleneği neredeyse bitme noktasına getirdi. Bacha’nın cezası idam olarak uygulanırken bazı durumlarda bu suça karışan gençler de, eğer kendi rızalarıyla bu birlikteliğe dahil olmuşlarsa, idamla cezalandırılıyordu. Ancak 2001’de başlayan süreçle birlikte bitme noktasına gelen bu gelenek maalesef tekrardan canlanarak hızla yayılmaya başladı. Özellikle savaş ağaları tarafından finanse edilen bu gelenek, ABD destekli savaş ağaları tarafından adeta bir statü meselesi haline getirildi. Öyle ki kim ne kadar Bacha’ya sahip ise o kadar saygın oluyordu.
Tam burada bu geleneğin hâlâ Orta Asya’da var olduğunu ve özellikle Pakistan’da yaygın olduğunu belirtmek gerek. Hatta eski Pakistan başbakanı, yasal olmamasına rağmen uygulamada olan bu gelenekle mücadele ettiklerini ancak tam anlamıyla başarılı olamadıklarını aktarmıştı. ABD işgaliyle yeniden hayat bulan bu gelenek bizzat ABD’li şirketlerce bir ticarete dönüştürüldü. 2009’da Kunduz’da bir ailenin şikâyetiyle Afgan polislerini eğitmekle görevli DynCorp’un, yasadışı bir şekilde 8 ila 15 yaşındaki erkek çocukları pazarladığı ortaya çıktı. Dönemin hükümeti, ABD’nin DynCorp’a ait eğitim merkezlerinin kontrolünü ele almasını talep etse de karşılığında “Bu, DynCorp ile olan sözleşmemize aykırı” cevabını aldı. Yine süreç içerisinde ABD askerleri arasında şahit oldukları durumlara engel olmak isteyenler ABD yetkililerince durduruldu. Örneğin, iki asker şahit oldukları bir duruma sessiz kalmayıp müdahale edince ABD tarafından ihraç edildiler. Yine ABD işgalinin öncü kuvveti olan rejimin 2017’ye kadar bu uygulama için elle tutulur bir cezalandırması dahi yoktu.
Ancak zorlu savaş şartlarında dahi Taliban bu iğrençlikle mücadele etmeye çalışıyordu. Örneğin 23 Eylül 2016’da Taliban, Bağlan’da Bacha Bazi yaptıkları gerekçesiyle 2 kişiyi idam etti. ABD’nin çekilmesi ve Taliban’ın yeniden iktidara gelmesiyle bu gelenek tekrar yasaklandı ve yakalananlar ölümle cezalandırılıyor. Ancak elbette bu, herkesin yakalanabildiği ya da bu geleneğin tamamen bittiği anlamına gelmiyor. Taliban iktidara geldiğinden beri başta uyuşturucu ve zorla evlendirme olmak üzere, ABD döneminde adeta bölgeye kazınan onlarca suçla mücadele etmeye çalışıyor. Gelinen noktada uyuşturucu üretimi bitme seviyelerine yaklaşsa da yerelde bununla geçinen çetelerle çatışmalar devam ediyor. Yine Bacha Bazi gibi sapkınlıklar da İslam Emirliği tarafından ağır bir şekilde cezalandırılarak bitirilmeye çalışılıyor.
Özellikle ABD’nin çekilmesi sonrası bu tarz meselelerin sürekli bir şekilde gündeme taşınıyor oluşu, amacın hakikaten bu sapkınlıkla mücadele değil de İslam Emirliği’ni lekelemek olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Nitekim bu meseleleri dillerine pelesenk edenlerin, bir gün bitmek üzere olan bu sapkınlığın ABD tarafından yeniden diriltilmesiyle ilgili bir eleştiri duymamanız tesadüf değildir. Zira kimilerinin “demokrat kahraman” olarak gördüğü ABD’nin, bırakın böyle bir duruma karışmasını, bunu engelleyen büyük kahraman olarak lanse edilmesi gerekir. Hasıl-ı kelam, İslam düşmanlığıyla katmerleşmiş kalplerden bundan başka bir davranış da beklenemez. Nitekim özellikle son günlerde dolaşıma sokulan video ve fotoğrafların Afganistan dışında her yerden olması, bu düşük seviyeli manipülasyonların kimliğini ortaya koymaktadır.