Hz. Peygambere Hakaret ve Özgür Gündem

AHMET MARUF DEMİR

İlk başta fazla inanmamıştım. Onca alçaklıktan ve kendilerince doğru olarak yaptıkları yanlıştan sonra bu şekilde esfele safilin olacaklarını doğrusu düşünemedim! Charlie Hebdo, Cumhuriyet Gazetesi, D.Bekir'deki reklam panoları ve şimdi de Özgür Gündem’in sözde karikatüründen bahsediyorum. Tabanının/Okuyucusunun çoğunluğunun kendisine Müslüman’ım dediği gazeteden... Gazetenin karikatüristinin, kadınlar günü münasebetiyle sözde karakalem yaptığını sandığı ve fakat yine efendimize hakaret niteliği taşıyan yayını hakkında yazıyorum.

Görmüşsünüzdür. Üst tarafta efendimize ait söz… Sözün hemen altında ise bu sözden kendilerinin anladığı ve kadınlara reva görülenin bu olduğunu anlattıklar çizim! Mezkûr çizim üzerine de D.Bekir başta olmak üzere eş zamanlı birçok ilde kitlesel gösteriler yapılmasının ardından Özgür Gündem gazetesinin açıklaması…

Açıklamanın ilgili kısmını ise şu şekilde: “Sözü edilen karikatür, son derece açık bir biçimde erkeklerin kadınları ezmesiyle ilgilidir ve buradan Hz. Muhammed’e yönelik bir hakaret anlamı çıkarılması da mümkün değildir. İnsaf ve vicdan sahibi her insan, karikatürde Hz. Muhammed’in sözü hatırlatılarak, erkeklerin kadın üzerindeki baskısının eleştiri konusu yapıldığını, Hz. Muhammed’in hadisinin yüceltildiğini anlar. Ancak, hiç istemediğimiz halde, duyarlı müslüman okurlarımızı da üzdüysek eğer, özür dileriz.”

Özür dilenmesi elbette güzel bir şey… Fakat birbirimizi kandırmayalım. Gazetenin yayın çizgisi belli. Bu minvalde mevcut dünya görüşüne sahip kurum ve kuruluşların İslam’a ve İslam’ın kutsallarına olan yaklaşımları herkesçe de malum. Daha birkaç ay öncesine kadar D.Bekir’de bilboardlara asılan afiş rezaletini… Yine kadınlar günü münasebetiyle çarşaflı kadınların ellerine zincir vurulmasını… Sanat adı altında çarşaflı kadınların satıldığını temsil eden gösteriyi… Benzer eylem ve etkinliklerde taşınan dövizleri ve daha birçok şeyi kimse bizlerden unutmamızı beklemesin. Kimse Müslümanları aptal yerine koymasın!

İşin aslı şu… Kadının fıtratında var olan (Erkeğin ve kadının birbirlerinin velisi… Aile mefhumunun kurucu öğesi… Neslin üreticisi… Çocuğun gelişimcisi… Çocuğun ilk öğretmen ve eğiticisi… Sıkıntı ve dertlerin ortağı… İnsanlığın bir diğer yarısı, tamamlayıcısı… Miras bırakan ve varis olan… Gücünün yettiği işlerde erkeğin yardımcısı… Hak arama ve hesap sorma hürriyetine sahip vs.) tüm özellikleri temel alınarak söylenmiş bu söz üzerinden fıtrata yani yaratılışa karşı bir düşmanlık yaratmak. Mesele bu kadar basit!

Algı tamamen buna yönelik. Neymiş? "Aslında bu söz, bu sözün sahibi ve bu sözü söyleten inanç sisteminin kadına reva gördüğü buymuş. Aile ve toplum “ataerkil” olduğu sürece o zaman kadın cenneti hak edebilecekmiş!" Anlatılmak isteneni çarpıtmak ancak böyle çarpık zihniyetli kafaya nasip olacak bir şey! Böyle bir çizimle de bunu kabullenmediklerini sözde göstermiş oluyorlar. Yani, bir kendin çal kendin söyle faslı daha!

-Bu söyleyeceğim de aramızda kalsın. Sizce de mezkur karikatür bilinç altındaki kadına yönelik fetişliklerinin bir dışavurumu olmamış mıydı?!"

Yıllardır söylüyorum. Bu tür ideolojilerin amacı kadını özgürleştirmek değil aslında. Seküler ne kadar alan varsa kadınları o alanlarda meze yapmak... İstedikleri arenada istedikleri şekilde kadınları kullanmak... Kişiliklerinden ziyade dişiliklerinden faydalanmak… Reklamlardan dizilere, vitrin malzemeliğinden konsomatrisliğe, en basitinden market anonslara varıncaya dek!

İslam’a olan düşmanlıkları da bu yüzden… Çünkü İslam, kadına yönelik getirmiş olduğu bakış açısıyla bu güruhun 'ekmeğine' mani olmakta! Kadını bir meta, bir obje, kullan ve at babında bir paçavra, bir tatmin aracı, bir et ve kemik parçası olarak gören zihniyetin ve türevlerinin elinden kurtarmakta ve kadınlara fıtratlarında asıl olanı kendilerine bir kez daha hatırlatmakta. Zaten Efendimiz (sav)’de, “cennet kadınların/annelerin ayakları altında” olduğunu sözünü de Kuran’daki kadınlar hakkında indirilen ayetlerden aldığı ilhamla söylüyor.

Bir diğer önemli husus; türlü propagandalara karşı özellikle de kadınlardaki İslami uyanış, beşeri ideoloji sahibi olanları çıldırtmakta… Biraz da bunun acısı var sanki! Bu nedenledir ki, kadına şiddet vb. söylemler ve pratikler oluştuğunda hemen İslam ve İslam’a düşmanlık algısı yaratılıyor. Çünkü kadına kendilerince özgürlük talep edenler yalan söylüyorlar. Kadını kandırıyorlar. Onlar aslında kadını İslam öncesi konumuna geri döndürmek istiyorlar!

Açıklamanın yine ilgili kısmında, “Hz. Muhammed’in sözü hatırlatılarak, erkeklerin kadın üzerindeki baskısının eleştiri konusu yapıldığını, Hz. Muhammed’in hadisinin yüceltildiğini anlar” ibaresi de doğrusu çok ilginç. Neredeyse gözlerimiz yaşaracak!

Bu karikatüre yönelik öfke daha dinmemişken bu kez de Leman Dergisin, “Her fani bir gün ölümü tadacaktır” ayetini mizah konusu yapmasına ne demeli peki: ”Bizden olmayan her fani bir gün kayyumu tadacaktır" kapağıyla…

De ki; "Kininizde Geberin!"

***

Bize sabrı, direnişi ve direnmeyi öğreten Suriye direnişi 6. yılına girdi. Hamdolsun. Bizler de hem bu şanlı direnişe bir katkı mahiyeti taşıması hem de karikatürlerinde ayet ya da hadisleri işleyenlere ayetler ve hadisler nasıl anlaşılmalı noktasında bir okuma örneği sergilemeye çalıştık.

“Biz Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik.

"Firavun (Beşşar Esed) şöyle dedi: Ben size izin vermeden, Ona iman (Hakkınızı İstediniz) ettiniz ha! Muhakkak ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama (palalarla satırlarla, bıçaklarla) keseceğim ve hepinizi (bombalayıp, tarayıp, yakalayıp, işkence edip) idam edeceğim"

"İnananlar (Muhalifler): Şüphesiz ki biz Rabbimize döneceğiz! Senin bizden intikam almaya kalkışmanın tek nedeni, Rabbimizin ayetleri (Kıyam hali, İntifada ateşi) bize ulaşınca ona derhal iman etmiş (katılmamız, sessiz kalmamamız) olmamızdır. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslümanlar olarak vefat ettir" dediler.

"Firavun (Beşşar Esed) ailesinden imanını (muhalif komutanlar ve liderler) gizleyen biri: Siz, bir adamı “Rabbim (Lebbeyk Lebbeyk, Lebbeyk Ya Allah) Allah’tır” dediği için mi öldürüyorsunuz?”

“Firavun kavminin (Esed/Baas/İş Birlikçi) önde gelenleri dediler: “Musa (Abbudları, Salihleri, Sarutları) ve halkını (Muhalifleri), şu topraklarda karışıklık (İsyan, Başkaldırı) çıkarıp hem seni (Beşşar Esed’i) hem de tanrılarını (Baas’ı/Rusya’yı/İran’ı/ABD’yi/İsrail’i/BM’yi) terk etsinler diye mi bırakacaksın?

Firavun (Beşşar Esed) şu cevabı verdi: ‘Onların çocuklarından çoğunu öldürecek ve yalnız kadınlarını (tecavüz, işkence edip) serbest bırakacağız. Şüphesiz bizim, onların üzerinde ezici (tanklarımız, uçaklarımız, lobimiz, dış bağlantılarımız, muhaberatımız, şebbihalarımız) bir gücümüz vardır’

“Musa (Müminlerin İmamları) kavmine: Allah’tan yardım dileyin ve sabırlı olun. Bilin ki, bütün yeryüzü (Şam, Der’a, Halep, Hama, Humus, İdlip, Deyr-u Zor) Allah’a aittir; onu, kullarından kimi dilerse ona miras bırakır; istikbal (gelecek) takva (Allahtan en çok korkan… Sorumluluğun bilincinde olan… An neyi gerektiriyorsa vahyin rehberliğinde yapması gereni yapan) bilincine sahip olanlarındır’ dedi.