Herkesin kazandığı/kaybettiği seçim

Bülent Korucu

Yerel seçimler siyasetçiler açısından nispeten rahat seçimlerdir. Birden fazla parametre olduğu için kendinizi başarılı, rakiplerinizi başarısız gösterebilecek yeterince veri bulabilirsiniz.

29 Mart yerel seçimleri de bu tanıma uygun sonuçlar doğurdu. DTP elindeki 'kaleleri' koruyup yenilerini ekledi. CHP oy oranını korudu, AK Parti'den Genel Başkan Deniz Baykal'ın memleketi Antalya'yı geri aldı. İstanbul'da yarışa ortak oldu. MHP oy oranını yükseltti, yeni belediyeler ekledi. Saadet Partisi ve Demokrat Parti belediye kazanmakta zorlansa bile oy oranını artırmış görünüyor. AK Parti, il genel meclisi oylarında 2-3 puanlık düşüş var; ama CHP ve MHP'nin yükselmemesini başarı olarak kabul edebilir.

AK Parti muhalefetin de dolduruşuyla başarı çıtasını çok yükseğe koydu. Aslında daha mütevazı hedefler seçmeliydi. Ekonomik kriz yaşanan bir atmosferde iktidar partisi daha realist davranmalıydı. Krizin seçmenin tercihindeki belirleyicilik kestirilemedi. Büyük oy depoları olan çiftçi ve esnafa Ziraat ve Halk bankaları eliyle sağlanan kolaylıklar son günlere bırakıldı. Bilginin tabana yayılış hızındaki yavaşlık öngörülemedi. Kürtçe açılımları Güneydoğu'ya tam anlatılamadığı gibi batı bölgelerindeki tepkinin nabzı tutulamadı. Yerel seçimlerde aday isimleri yeterince önemsenmedi. Parti rüzgârının adayları sürükleyebileceği düşünüldü. Kaybedilen birçok yerde muhalefet parti ile değil, isimlerle yarıştı. Teşkilatlar yeterince çalışmadı, Genel Başkan Erdoğan'ın performansına sığınıldı. Tek bir mitingle lideri yapacağı ancak bu kadar olabilirdi. Ak Parti'nin 22 Temmuz'da aldığı yüzde 47'de 27 Nisan muhtırası ve 367 krizinin payı hep söylendi. Ancak şimdi o pay düşülerek değerlendirme yapılmıyor. AK Parti de bunu göz ardı ediyor. Her şeye rağmen yüzde 40'lar da sabitlenmiş oy oranını başarı olarak anlatmak mümkünken kendini zora koştu.

CHP ve MHP'nin eksileri şunlar: İktidarda ikinci dönemini yaşayan, yani doğal olarak yıpranması beklenen bir iktidar partisine karşı hâlâ ciddi bir alternatif olarak ortaya çıkamıyorlar. Ekonomik krize rağmen iktidar partisinin 2-3 puanlık kaybını kendi başarısı olarak göstermeye çalışıyorlar. Yüzde 40 oy civarında alan bir iktidar partisine 'başarısız' diyebilen yegâne ülke olabiliriz. Muhalefet, krizi çözebileceklerine dair bir ışık gösteremiyor. Seçmen boşa gideceğini bile bile sağdaki küçük partilere yöneldi. Onları da potaya sokacak ölçüde yükseltmeyerek, onlardan da pek umutlu olmadığın gösterdi. Tepki oyları partilere dağıldı, bir yerde odaklanmadı. Buradan 89 sendromu çıkarmak mümkün olmayacak. 89 yerel seçimlerinde ANAP büyük bozgun yaşamış, SHP, Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirler başta olmak üzere 39 il kazanmıştı. ANAP'ın yüzde 21'lik oy oranına karşı SHP yüzde 28.8 almayı başarmıştı.

Muhalefetin gerçekten kendini başarılı görmesinin ölçüsü ülkeyi erken seçime götürmek isteyip istememeleri olacak. Bunu isteyeceklerini sanmıyorum, zira hala AK Parti ikisinin toplamından fazla oy almış görünüyor. Muhalefet doğru analizle iktidar alternatifi haline gelebilirse onlar ve ülke kazanır. İktidar partisi de seçmenin kendine bir ikazda bulunduğunun farkına varabilirse yine ülke kazanır. Aksini yaparlarsa onlar da ülkede kaybedecek.

ZAMAN