Hamas, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze'de yaşanan savaşı sona erdirmek için ortaya attığı ateşkes önerisine cevabını verdi. Hareket dün olduğu gibi bugün de aynı stratejik duruşunu sürdürdü. ABD Başkanı Trump’ın "Hamas bu anlaşmayı kabul etmezse onlara cehennemi yaşatacağız" tehditlerine aldırmadan, bütün dünyadan gelen baskılara rağmen kendi stratejisine göre hareket etti. Üstelik bunu yaparken, direnişin uluslararası meşruiyetini zedelemeden kendi şartlarını yeniden masaya koydu.
Hamas, geçmişte olduğu gibi bugün de, kendisine dayatılan hiçbir teklifi doğrudan kabul/red etmediğini açıkça gösterdi. Sunulan bütün tekliflere olduğu gibi, bu öneriye de kendi kırmızı çizgilerini hatırlatarak cevap verdi.
Hamas, yönetimi devretmeye hazırız derken mücadelesinin mevki-makam mücadelesi olmadığını gösterdi. Gazze halkının zorla tahliyesinin tartışılmasını dahi asla gündemine almadı. İşgalci güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesini, kalıcı bir ateşkes anlaşmasını ve adil bir esir takasını müzakerenin temel şartları olarak korudu.
Verilen cevaba bakıldığında, Trump’ın planının tümüyle red edilmediğini görmek zor değil.
Hamas, planın, kabul edilebilir olan birkaç maddesini onayladı; buna karşılık, Filistin davasının geleceğini ilgilendiren stratejik konuları ulusal mutabakat şartına bağladı. Yani, Filistin halkının geleceğine dair (direniş, Filistin devleti, geri dönüş vb. kararların, Hamas’ın da tam kapasite yer aldığı ulusal bir mutabakat zemininde alınacağını ilan etti.
Önemli bir nokta da şu: Gazze’nin yönetiminin, Blair gibi işgalci Batılılara değil, bizzat Filistinlilere devredileceği vurgulandı. “Yönetimi devretmeye hazırız” ifadesi aslında Hamas’ın yıllardır dile getirdiği bir durum. Hareket, yıllardır Gazze’nin yönetimini; adı ihanete karışmamış, Siyonist işgali kabul etmeyen, Filistin halkının haklarını savunmak için mücadele edecek, işgalcilerle işbirliği yapmayacak ulusal bir yapıya devretmeye hazır olduğunu yineliyor. Elbette ki bu yapı, Mahmud Abbas gibi işbirlikçi isimler değil, Filistin davasına sadık kadrolardan oluşmalı.
Dolayısıyla Hamas’ın bu açıklaması yeni bir durum değil. Hareket, daha önce defalarca dile getirdiği tutumunu bir kez daha teyit etmiş oldu.
Hamas’ın verdiği cevap özetle şunları içeriyor:
1. Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi,
2. İşgalci askerlerin Gazze’nin tamamından tamamen çekilmesi,
3. Filistin halkının zorla tehcir edilmesinin reddedilmesi,
4. Adil ve kapsamlı bir esir takası,
5. Filistin halkının meşru haklarını (Filistin devleti, geri dönüş hakkı, direniş hakkı vb.) ilgilendiren konuların, Hamas’ın da yer aldığı ulusal bir komite tarafından yönetilmesi.
Hamas cevabında, Gazze'deki işgalci esirlerin serbest bırakılması için sahadaki insani koşulların sağlanarak [özellikle de saldırıların durdurulması ve yardımların Gazze’ye girişinin garanti altına alınması] müzakerelere başlanmasını sürecin ön koşulu olarak belirtiyor.
Sonuç olarak Hamas’ın cevabı, tam anlamıyla bir manifesto niteliğinde. Bu, asla bir teslimiyet değil; tam tersine Hamas, Trump'ın hadsiz tehditlerine ve bütün dünyadan gelen baskılara rağmen direnişin şartlarını ve kırmızı çizgilerini diplomatik bir nezaketle, gür bir seda ile bütün dünyaya bir kez daha hatırlattı.
*
Bu yazı aynı zamanda Habervaktim'de de yayınlanmıştır