“Hainlere Ölüm İngiltere’ye Özgürlük!”

Ahmet Varol

Bu yazıyı İngilizlerin Avrupa Birliği’nde kalıp kalmama konusunda tercihlerini ortaya koymak için sandığa gitmelerinden yani Brexit referandumundan önce yazıyorum. O yüzden henüz kesin bir şey söyleme imkânımız yok. Sadece tahminlerimizi söyleyebiliriz ki güçlü tahminimiz çoğunluğun AB içinde kalmayı tercih edeceği yönündedir. Çünkü İngiltere gerçekte böyle bir referanduma gitme kararını AB’nden çıkmak için değil bu ittifak içinde konumunu güçlendirmek ve öneminin görülmesini sağlamak için verdi. 

AB de, İngiltere’nin çekilmesinin ittifakın dağılma sürecini başlatacağını bildiği için ayrılmaması durumunda ona özel statü kazandıracak bir anlaşma imzaladı. Bu bir rüşvet anlaşması olduğu için İngiltere yönetimi de son dönemde ayrılmamaya meyilliydi. Ayrılmamayı savunan önemli bir milletvekiline karşı işlenen cinayet ise ayrılma yanlısı tutuma karşı toplumda tepkinin artmasına neden oldu. Bu tepkinin toplum psikolojisindeki yansıması ayrılmayı ret şeklinde olabilir. Ayrıca İngiltere’nin ayrılmasının AB içinde ne gibi büyük sorunlara neden olacağı yönündeki yoğun propagandanın da İngiliz toplumunda etkisini göstermesi muhtemeldir. Çünkü bu toplumda her ne kadar İngiliz kimliği ve ulusçuluğu baskın olsa da Avrupalı kimliği de göz ardı edilmez. 

Fakat bizim söylediklerimiz sadece tahmindir ve “yanılma” payını yine bir köşede tutmak gerekir.  İngiltere’nin çekilmesiyle AB’nin dağılma sürecine gireceğini düşünenlerin hayallerine de fazla dokunmayalım. Bilindiği üzere Türkiye’de bu hayali kuranların sayısı az değil. 

Referandumun sonuçlarını ayrıca değerlendiririz inşallah. Fakat bugünkü yazımızda referandumla doğrudan bağlantılı önemli bir cinayet üzerinde durmak istiyorum. 

İngiltere’nin İşçi Partisi’ne mensup ve ülkesinin AB’nde kalmasını savunan Helen Joanne Cox, AB’nde kalınması lehinde bir toplantıya katılmak üzere gittiği seçim bölgesi Birstall’de aşırı ırkçı bir kişi tarafından korkunç bir cinayetle öldürüldü. 

Cinayet zanlısı 52 yaşındaki Thomas Mair yargı için mahkemeye ilk çıkarıldığında, mahkemenin kimlik bilgilerini istediği sırada “Hainlere ölüm, İngiltere’ye özgürlük” diye slogan atmış. Polis de onun aşırı sağcı gruplara mensup olduğunu tespit etmişmiş. Malum olduğu üzere Avrupa ülkeleri vatandaşları hakkında aşırı ırkçı kavramını uygun görmediklerinden onun yerine “aşırı sağcı” nitelemesini tercih ediyorlar. Ama tabii bir Müslüman olsaydı “aşırı dinci”, “radikal İslâmcı”, “DAEŞ yanlısı” vs. gibi insan psikolojisinde aşırı tepkiye neden olacak türden bildikleri ne kadar niteleme varsa hepsini peş peşe dizmekte bir sakınca görmezlerdi. 

Kısaca Jo Cox adıyla anılan 41 yaşındaki bayan milletvekilinin sadece İngiltere’nin AB içinde kalmasını, bölünme olmamasını istemesinden dolayı değil aynı zamanda zulme maruz kalan toplumlara destek verdiği için hedef olduğunu söyleyenler var. Kocası Brendan Cox da; “İki dileği vardı; ilki çocuklarımızın sevgiyi doya doya yaşaması; ikincisi ise onu öldüren nefrete karşı birlik olmamız” demiş. İngiltere parlamentosunda AB’nden ayrılmamayı savunan başka milletvekilleri de var. Katilin aynı zamanda haksızlıklara karşı durmasıyla öne çıkan bir bayan milletvekilini özellikle hedef seçmesi bu açıdan düşündürücü.

Bununla birlikte öldürülmesinin asıl ve öncelikli sebebinin İngiltere’nin ayrılmaması yönündeki faaliyetleri olduğunu düşünsek bile cinayet zanlısının mahkemede daha ifade vermeye başlamadan önce attığı slogan son derece dikkat çekici: “Hainlere ölüm, İngiltere’ye özgürlük!”

Fakat bu sloganına rağmen yine de İngiltere’nin ileri gelen medya organları ve resmî kurumları onu “aşırı ırkçı” olarak tanımlamaktan bile çekiniyor; yerine “aşırı sağcı” nitelemesini kullanmayı tercih ediyorlar. İngiliz medyasının onunla ilgili tutumu yine bir İngiliz gazeteci olan Financial Times’ın yazı işleri müdürü Robert Shrimsley tarafından eleştirilmiş. Yani taraflı ve iki yüzlü tutumu görebilenler de var ama sayıları çok az demek istiyoruz. 

Shrimsley’in bir cümlesi gayet anlamlı; “Ya Jo Cox’un katili Müslüman olsaydı!” Evet, o zaman ne yapardınız?

Şimdi referandumun sonuçlarını bekleyelim; bakalım İngiltere’de hainlerin oranı mı çok çıkacak yoksa ülkelerinin özgürlüğünü isteyenlerin mi?

YENİ AKİT