Gezi Parkı’nın Ergenekoncu Temsilcileri ve Talepleri

MEHMET ALİ KAÇMAZ

Taksim Gezi Parkı çevresinde gerçekleşen ve çoğu provokatif olan eylemler her geçen gün farklı bir boyut kazanarak devam ediyor. Kitap okuma ile başlayıp, polisin gazlı karşı koyuşuyla devam eden, camide içki içme ve bira şişelerinden T.C. yazma yarışıyla kendini gösteren olaylar, bunlara benzer farklı boyutlarıyla 9. gününü bitirmiş oldu. Tam olarak sayısını bilmesem de 3-5 ağacın kesilmesiyle başlayan olaylar geçmişten günümüze tüm darbelerde eli olan merciler tarafından itinayla yönlendirilerek, son noktada sözde 7 maddelik özde ise 16 maddelik istekle bugünkü halini aldı.

Hiçbir parti ve kuruluşun yönlendirmesi olmadan halkın kendi inisiyatifiyle sokaklara çıktığını iddia edenler, barikatları kurarak polise saldıran ama terörist olmayan bu savaşçıların kendilerine temsilci olarak büyük ağabeylerini seçtiklerini görünce acaba hiç utandılar mı diye merak etmekteyim. Çünkü Gezi Parkı savaşçıları kendilerini temsilen Başbakan Vekili Bülent Arınç’la görüşmek üzere cuntacıların ebedi savunucuları KESK, DİSK ve Tabipler Odası gibi kuruluşların sözcülerini seçtiler. Meydanları dolduran gençlerden ise tek bir kişi bile temsilci olarak kodamanların arasına giremedi. Temsilciler grubuna girmeyi son anda kaçıran Zekeriya Beyaz ve Kemal Alemdaroğlu gibi Ergenekon savunucuları ise meydanda kendilerine verilecek görevler için hazır ve nazır bir şekilde beklemekteler ya da bekletilmekteler.

Sözcü olarak seçilen bu kadronun düşünce yapısını herkes biliyor ama yine de yürüyüşe ve eyleme destek veren masum gençler için kısaca tekrar etmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Çok kaba hatları ile şunları sıralayabiliriz:

- Başörtüsüne tümüyle karşılar. Örtülülerin belli konumlarda olmalarını asla hazmedememekteler

- Tabi örtüye olan kinlerinin sebebi dine olan kinlerinden kaynaklanıyor. Bu sebeple dindarların tümüne kin beslerler.

- Kürt sorununun barışçıl yollarla çözümümden haddinden fazla rahatsızdırlar. Ölüm haberlerinin kesilmesi, uykularını kaçırmaktadır.

- Kendilerini ülkenin sahibi olarak gördükleri için başkalarının taleplerini görmek işlerine gelmez. Azınlığın çoğunluğa tahakkümünden yanadırlar.

- İmam Hatip Liselerine olan talepler nefeslerini kesmektedir.

- Türkiye’nin İslam dünyasıyla ilişkiler içerisine girmesini asla istemezler.

- Askerin eski “şanlı” günlerine dönmesi için sabah akşam dua ederler.

- Suriye konusunda çok net tavır alarak Baas ve HizbulEsed katilinin yanında saf tutarlar.

- İçki yasasının karşısında yer alırlar.

- Darbeler arasında fark gözetmeden tüm darbecilerle yakın ilişki halindedirler. Hatta bazıları darbe sanığıdır.

Listeyi daha da uzatmak mümkün ama bunların halktan yana olmadıkları, halka rağmen halk için zihniyetinin son fosilleri olduklarının anlaşılması açısından örneklerin yeterli olacağı kanaatindeyim.

Taleplere gelecek olursak, birçok haber sitesinin son dakika olarak geçtiği talepler; gaz bombasının bu gibi eylemlerde kullanılmaması, Gezi Parkı ve AKM’nin yıkılmaması, göz altına alınanların serbest bırakılması, ifade özgürlüğünün engellenmemesi, meydanların gösterilere açılması ve olayların geçtiği illerdeki sorumluların görevden alınması şeklindeki 7 maddeden oluşmaktaydı. Bir haber sitesinde bunları okuyunca aynı zamanda Ergenekon destekçisi olan ve taksim platformu sözcülüğüne itinayla seçilen bu kuruluşların sadece bunları talep etmesi komik gelmişti. Daha sonra taleplere ait metnin tamamı yayınlanınca haksız olmadığımı anladım. Esas istekler sayılan maddelerin içinde olmayıp, son paragrafa itinayla yerleştirilmişti. Yine son paragrafta itinayla sıralanan isteklerin başında yeşili koruma gelirken araya serpiştirilen diğer maddeler ise olayın amacının neler olduğunu daha açık bir şekilde ortaya koymaktaydı. Bilinçli bir şekilde peş peşe getirilmediği belli olan isteklerden ikisi ise ahlaksızlığın boyutlarını ve eylemlerin amacını gün yüzüne çıkarır şekildedir. Birincisi “kadınların bedenleri üzerinde denetim kuran muhafazakâr erkek politikalarının sonlandırılması”, ikincisi ise “tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadelenin sonlandırılması”na dair isteklerdi. Daha Türkçesi kürtaj gibi katliamlara sessiz olun, eşcinsel olarak adlandırılan sapıklara göz yumun.

Maalesef 3-5 ağaç için çıkılan yolun vardığı nokta bu derece kirli. Amacın ağaç olmadığı sözüm ona hayat tarzına yapılan müdahalelere karşı başlatılan gösteriler olduğu çok netti. Fakat hayat tarzına müdahale olarak gösterdikleri ayyaşlıktan kaynaklanan sıkıntılara son verme, kürtajla yapılan katliamları durdurma, toplumların tarihten silinmelerine sebep olan eşcinsel sapıklığın önüne geçme gibi konular tüm toplumlarda tartışılan ve yasaklanarak sonuçlanan gayet insani uygulamalardır. Esas olay bunların İslami değerler açısından da reddedilmesidir. İslam bunlara karşı olmasaydı, bu gruplar asla ve asla böyle taleplerde bulunmazlardı.