GATA küte

Mustafa Ünal

Başbakan Erdoğan'ın 'içine attığı' tek skandal GATA değilmiş. Benzer başka olaylar da varmış. Bizzat kendisi anlattı. Ancak ayrıntı vermedi. 'Çünkü' dedi: 'Bunları ülkem kaldıramaz. Ben ülkemde gerilim istemiyorum.' Yaşadıklarını şimdi değil siyasetten çekildikten sonra kaleme alacağını söyledi.

Erdoğan'ın günlük tuttuğu biliniyor. Belli ki yaşadığı her olay o günlüklerde. Dünyanın yer yerinde olduğu gibi bizde de siyaset adamlarının hatırat yazma geleneği vardı. Ancak son dönemde anılarını yazma yerine sessizce köşelerine çekilmeyi yeğliyorlar. Hem olayların iç yüzünü öğrenmek hem de yeni kuşaklara deneyim aktarma adına hatıraların önemi büyük.

Kapalı kapılar ardında Başbakan Erdoğan'ın nelere maruz kaldığını bilmiyoruz. Kastettiği, klasik tartışmanın veya görüş ayrılığının ötesinde... Ülkenin kaldıramayacağı kadar ağır ne tür olaylar yaşadı acaba? Bir başbakan olarak GATA skandalını anlatırken 'Söyleyecek çok şeyler var' demesi bile her şeyi anlatıyor aslında. Kısaca Türkiye'yi özetliyor.

Bu topraklarda hiçbir şey göründüğü gibi değildir, her olayın mutlaka arka planı vardır. Asıl önemli olan da orasıdır. Sokaktaki insanın kanaati de bu. Başbakanlık koltuğu iğneli fıçı gibi... Hükümetlerin kısa ömürlü olması bu yüzden. 16 aya bir hükümet. Dünya rekoru. Normal ülkelerde seçimi zamanında yapmak kuraldır, Türkiye'de ise istisna. Zamanında yapılan seçim yok gibi. İktidarda kalmak, iktidara gelmekten daha zor... Daha fazla enerji harcamak zorundasınız.

Sadece Erdoğan değil, Adnan Menderes gibi, Turgut Özal gibi diğer başbakanlar da benzer sıkıntıları yaşadı. Koltuğa oturdukları gün başka iktidarlarla karşılaştılar. Görünmeyen güçler tarafından hareket alanları daraltıldı. Kimi mücadele etti, kimi teslim bayrağını çekti. Süleyman Demirel, Menderes'in darağacındaki fotoğrafının gözünün önünden hiç gitmediğini tekrarladı durdu.

Şüphesiz Erdoğan'ın diğer başbakanlardan farklı yanları var. İktidar mücadelesini çok daha ağır yaşadı. İçinden geldiği siyasi hareketin serencamı malum. Güçlü rüzgârlara karşı yürüdü. Pes etmedi. 'Diklenmeden dik durmanın' mücadelesini verdi. Sancılı da olsa AK Parti dönemi normalleşme konusunda en fazla mesafenin alındığı dönem oldu. EMASYA'nın kaldırılması buna iyi örnek.

Erdoğan'ın maruz kaldığı 'ülkenin kaldıramayacağı' olayların neler olduğunu bilmesek bile az çok kestirebiliyoruz. Bir kısmından kamuoyu da haberdar oldu. Adlarını ve sayılarını unuttuğumuz darbe planları... Eldiven, Yakamoz, Ayışığı... Her biri tüyler ürpertici. En son öğrendiğimiz Balyoz planı. Hepsi de doğrudan AK Parti hükümetini hedef alıyor.

Başbakan'ın bu planlardan çok daha erken haberdar olduğunu ve daha fazlasını bildiğini tahmin etmek güç değil. Düne kadar Genelkurmay'ın gece sönmeyen ışıkları bile siyaseti allak bullak etmeye yeterdi. Bu dönemde ışıkların çok ötesine geçildiği ortada... Planlar hazırlandı, toplantılar yapıldı, gece yarısı muhtıraları yayınlandı, sert bildiriler okundu, planların bir kısmı uygulamaya konuldu... İlk kez muhtıraya muhtıra ile cevap verildi.

Erdoğan, GATA için 'Üzerine gidebilirdik ama orada eşimin gözyaşlarına mahkûm olarak kaldık.' dedi. GATA skandalını savunan hiçbir Allah'ın kulu yok. Dün Ankara'daki meslektaşlarımızdan Murat Yetkin 'Ne kadar ayıp', Fikret Bila ise 'Başbakan tepkisinde haklı, bu davranış kabul edilemez' diye yazdı. Siyasette de yankılandı ama farklı biçimde. MHP'li Osman Durmuş, GATA konusunu bütün kamuoyunun tepkisini çekecek üslup ve içerikle gündeme getirdi.

MHP ve CHP, GATA skandalında bir duruş ortaya koyamadı. Ne MHP, ne de CHP safını belli edemedi. Her iki partinin lideri grup toplantısında konuya hiç değinmedi. Bahçeli, yazılı açıklama yaptı. Osman Durmuş'un üslubunu düzeltme gereği duymadığı gibi, GATA skandalına da girmedi. GATA sadece AK Parti veya Emine Hanım parantezinde değerlendirilecek bir olay değil. Kamuoyu vicdanında karşılığı var. Özellikle MHP'nin yeri o durduğu yer olmamalı.

GATA sadece bir örnek. Bir başbakan 'Yaşadıklarımı anlatırsam ülkem kaldıramaz' diyorsa, vay o ülkenin haline... Demokrasi yolunda daha alınacak çok mesafe var demektir.

ZAMAN