Filistin’in kaybı Haydarpaşa Sabotajı ve 1917 şehitleri için istenen düzenleme

Bu patlama neticesinde Filistin cephesine yönelik askeri mühimmat ve personel sevkiyatı sekteye uğradı. Bu kanlı sabotaj sonrasında Suriye-Filistin cephesinde İngiliz işgaline direniş büyük kan kaybetti.

Hayreddin Karaman / Yeni Şafak

İyi niyetli ve kendisine güvendiğim bir dost bana bilgi vermeseydi Haydarpaşa Sabotajı hakkında bilgisizliğim devam edecekti.

Bu çok acı veren olayı okuyucularıma bildirmek ve bugünlerde Haydarpaşa Garı’nda yapılacak imarla ilgili talebi ilgililere iletmek için bu yazıyı kaleme alıyorum.

6 Eylül 1917 günü saatler 16.30’da neredeyse bütün Kadıköy dehşete kapılmış, Kuşdili Çayırı’nda eğlenen bir kişinin başına bile parça düşmüştür.

Patlamalarda, trenlerin içindeki mücahid Türk askerleri, gar personelleri ve bölge sakinleri şehit olmuştur.

Bir tabur askerin yitirildiği patlamada şehit sayısının bine yaklaştığı tarihi kayıtlara geçmiştir.

Kudüs savunmasında tarihin akışını değiştiren kanlı olayın arkasındaki karanlık el ise hiçbir zaman ortaya çıkarılamadı.

O günden bugüne farklı tahminler ve tespitler varsa da bana kanaat veren şudur:

Birinci Dünya Savaşı sırasında Harbiye Nezaretinde kurulan ‘İhracat, İthalat ve Siparişat-ı Umumiye Dairesi’nde yedek subay olarak görev yapan A. Baha Özler, Haydarpaşa’ya sabotajın, Alman ordusunda görevli bir Fransız ajanı ve yardımcıları tarafından yapıldığını iddia etmektedir.

Baha Özler’in Yıllarboyu Tarih dergisinin Ekim 1980 sayısında “Haydarpaşa Garı’nı havaya uçuran adamı tanıdım” başlığı altında yayımlanan anılarında anlattığına göre, bu kişinin adı Georges Mann’dı.

Baha Özler’in çalıştığı dairenin Sirkeci Gümrüğü’nde yaptığı kontroller sırasında, Georges Mann, onlara yardımcı olmak ve tercümanlık yapmakla görevlendirilmiş ve kısa sürede herkesin güvenini kazanmıştı. Öyle ki, Harbiye Nezareti’ne elini kolunu sallaya sallaya girip çıkıyor, istediğiyle görüşebiliyor, bazen de kurye olarak Almanya’ya gidip geliyordu.

Baha Özler anılarında, patlamanın olduğu gün Georges Mann’ı telâşla Sirkeci’ye doğru koşarken gördüğünü, durumda bir fevkaladelik olduğunu anlayarak peşine takıldığını, daha sonra esrarengiz Almanın daveti üzerine bir motorbotla Haydarpaşa’ya gittiklerini kaydeder. Georges Mann, burada alevlerin arasına dalarak çok sayıda fotoğraf çekmiş, bu fotoğraflardan birkaç kopyayı hatıra olarak kendisine vermişti.

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra terhis olan yazar, Georges Mann’la Beyoğlu’nda bir birahanede karşılaştığını, onun kendisine ‘Fransız ajanı’ olduğunu itiraf ettiğini, hatta kimliğini gösterdiğini belirtir.

Bu patlama neticesinde Filistin cephesine yönelik askeri mühimmat ve personel sevkiyatı sekteye uğradı.

Bu kanlı sabotaj sonrasında Suriye-Filistin cephesinde İngiliz işgaline direniş büyük kan kaybetti. Osmanlı Ordusu, 1918 yılında Şam ve Halep üzerinden Anadolu’da günümüzdeki hudutlara çekildi.

Bu ibretlik unutulmaması ve mazlum Haydarpaşa Garı’na karşı millî vazifenin îfâsı için üzerinde çalışılmakta olan proje hakkında şu bilgi ve teklif var:

“TCDD tarafından 1. Bölge Müdürlüğü ve Anadolu’ya giden trenlerin teşkil garı olarak kullanılan Haydarpaşa Gar sahası ve Sirkeci Gar sahası yakın zamanda TCDD ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında alan 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı uhdesine alınmıştır.

Tasarım çalışmalardan anlaşılacağı üzere; Haydarpaşa ve Sirkeci’de milli kültürümüze ait eserler yok sayılarak Bizans havzası oluşması sağlanmaktadır.

Tasarım projede yer verilmeyen, Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı İlk Gar Binası, Liman Binası, Gümrük Binası, Liman Karakol Binası ve benzeri tescili haiz ancak tescilsiz yapıların tescil ve ihya edilmesi sağlanmalıdır.

Haydarpaşa’ya müze yapılacaksa bunun adı Kalkedon Müzesi değil, 1917 Şehitler Müzesi olmalıdır.

Bu yapılmazsa 1917’de Filistin cephesine gidecek olan bine yakın asker ve sivilin şehit olduğu Haydarpaşa, protokol ile havaya uçurulmuş olur. Binlerce şehidimizin manevi kimliğine bir borç olarak, unutturulmak istenen bu patlamanın belleklerdeki yerinin taze tutulması gelecek nesillere aktarılması elzemdir.

Hicaz Demiryolu için yapılan istasyon binaları da hafızalarda canlandırılacak müze ile desteklenmeli, Hicaz Demiryolu hattı, tekrar faaliyete geçirilmeli ve kademeli olarak uluslararası mahiyette canlandırılmalı, YHT teknolojisi ile yurdun birçok merkezine seferler düzenlenmeli, hac yolculuğunun gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

Özetle:

1- Haydarpaşa'daki dolgu alanının “Hicaz Demiryolu ve Harem-i Şerif Kültür Alanı, 1917 Sabotajı Şehitlik Alanı ve Filistin Kültür Alanı” olarak düzenlenmesini,

2- Diğer dolgu alanlarının “Harem-Hicaz Demiryolları Kültür Alanı” olarak ilan edilmesini ve burada bu konuları içeren müzeler yapılmasını,

3- Bu kutsal alanların eğlence merkezi olmamasını,

4- Osmanlı'dan kalan ve patlama ile yok olan tarihi binaların imkânlar ölçüsünde bu bölgede ihya edilmesini talep ediyoruz.”

Yorum Analiz Haberleri

Yaşlıların görünmeyen yalnızlık duvarları
Gazze’yi gündemde tutmak insani bir sorumluluktur
Boykotun etkisi küresel markaları nasıl etkiledi?
Tartışılan değil yaşanan dine ihtiyacımız var!
Yalanın Devriyesi: PKK medyasından TRT ekranlarına uzanan dezenformasyon