Filistin’de uzlaşı mümkün mü?

SÜLEYMAN CERAN

Geçtiğimiz hafta bir işgalci İsrail polisinin öldürülmesinin akabinde Kudüs ve Batı Şeria genelinde gerilim üst düzeye çıkmış durumda. İşgalciler, doğu Kudüs’te bulunan ve 130 bin kişinin yaşadığı Şuafat Mülteci Kampı’nı bir haftadır kuşatma altında tutuyor. Şuafat halkıyla dayanışma için ayaklanan Filistinliler ile işgalciler arasında Batı Şeria’nın pek çok yerinde çatışmalar yaşanıyor. Kudüs’te Müslüman esnaflar yaşananları protesto etmek için kepenk kapatırken; Silvan beldesinde çatışmalar yaşanıyor. Cenin’de El-Aksa Tugayları, işgalciye ait olan Celame ve Dotan kontrol noktalarına saldırılar düzenlediler. Bab al-Amud kapısında adeta tutuklama furyası yaşanırken; Nablus’ta Filistinlilerin arazileri ateşe verildi. Kudüs’ün kuzeyindeki Kalendiya kontrol noktasında çatışmalar sürerken; el-Zaim kasabasında da silahlı hareketlilik devam ediyor.

Filistin’den çatışma ve şehit haberleri peşpeşe gelirken Cezayir’de 12-13 Ekim 2022’de bir araya gelen Filistinli gruplardan birlik haberleri medyaya yansıdı. Aslında geçtiğimiz Aralık ayında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la buluşan Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, yakında Filistinli gruplar için oldukça kapsamlı bir ev sahipliği yapacağını açıklamıştı. Yalnızca siyasi değil ekonomik, eğitim ve güvenlik konularını da içeren bir görüşme vadediyordu Tebbun. Bu çağrı 10 ay sonra karşılık buldu ve 14 Filistinli grup başkent Cezayir'in batısındaki Kongre Sarayı'nda bir araya geldi.

Yayınlanan bildiride Filistin’deki güçler arasında seçim kanalıyla siyasi ortaklığın temellendirilmesi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ve ona bağlı kurumların etkinleştirilmesi kararlaştırıldı. Bununla birlikte Gazze ve Kudüs dâhil Batı Şeria’da Filistin Ulusal Konseyi’nin en geç 1 yıl içinde seçimlerin yapılması ve ulusal kurumların birleştirilmesi istendi. Tebbun’un “tarihi” olarak gördüğü bu bildiri uygulanabilirse ve vadedilen “ekonomik, eğitim ve güvenlik desteği” de sağlanabilirse gerçekten tarihi sonuçları olacak gibi görünüyor.

Seçim kararının alındığı Cezayir’in Filistin için önemi nereden geliyor?

Cezayir’in geçmişten gelen Filistin desteği bugün de devam ediyor. 1967 yılında yaşanan Altı Gün Savaşları esnasında, 1973 yılındaki Yom Kippur Savaşı’nda Arap ülkeleriyle birlikte hareket eden, savaş birliklerine uçak ve asker desteği sağlayan Cezayir; İsrail’le yakınlaşma kararı alan Enver Sedat’ın Mısır’ıyla ilişkilerini bıçak gibi kesip atmıştı zamanında. ’in bu destekleri şimdiye kadar öyle ya da böyle devam etti. Yalnızca bunlar değil yıllar boyunca Arafat’ın FKÖ üyelerine silah ve eğitim desteği sağlamış Filistin’in Birleşmiş Milletler’de gözlemci statüsü kazanmasını sağlamışlardı. Yaser Arafat’ın 15 Kasım 1988’de ülkesinin bağımsızlığını ilan ettiği yer Cezayir’di ve Filistin’i ilk tanıyan ülke de Cezayir olmuştu. Cezayir, Filistin meselesine en başından beri tutarlı yaklaşan çok az ülkeden biridir. 

Cezayir siyasetçilerinin Filistin ilgisinin temelini halkın bu konudaki duyarlılığı ve baskısı şekillendirmektedir. Katar’da düzenlenen Arap Kupası’nda Cezayir milli takımı oyuncularının kendi ülkeleri yerine Filistin bayrakları ile kutlama yapmaları boşuna değildir. Cezayir Cumhurbaşkanı ile cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan arasındaki pozitif ilişki bu bağlamda çok kıymetlidir. Cezayir ve Türkiye eksenli Filistin çabaları olumlu sonuç vermeye muktedirdir. Bununla birlikte siyasi ofisi için yer arayan Hamas’ın Suriye’ye dönüş çabaları yerine Cezayir seçeneğinin oluşturulması gerekmektedir. Bu konu zirvede konuşulmamış olsa bile muhakkak gündemleştirilmeli Hamas hareketini İran’a bağımlılığı/mecburiyeti azaltılmalıdır.

Filistin’de uzlaşı mümkün mü?

Filistin’de en son devlet başkanlığı seçimi 2005 yılında yapılmış bir sonraki yıl da milletvekili seçimleri gerçekleşmişti. Bu seçimlerden sonra Gazze, Hamas’ın kontrolünde kalırken Batı Şeria el-Fetih’in nüfuzunda kalmış idi. Yıllar boyu süren kopukluğu sona erdirmek için iki taraf 22 Eylül 2020’de İstanbul’da bir araya gelmiş ve seçim kararları için büyük ilerlemeler sağlanmıştı. Sonraki zamanlarda devlet başkanı Mahmud Abbas, 22 Mayıs 2021’de devlet başkanlığı 31 Temmuz 2021’de milletvekilliği seçimi öngörülmüş ama gerçekleşmemişti. Cezayir’de alınan seçim kararı bu bağlamda çok önemli. Pasifleşen, yolsuzluklarla örülü Abbas iktidarının ve tehditlerin odağında olan Hamas hareketinin yenilenecek seçimlerle meşruiyetlerini artırmaya ihtiyaçları var.

2021’de gerçekleşmeyen ama Cezayir Bildirisi ile önümüzdeki yıl yapılması öngörülen seçimler gerçekleşmesi beklenen seçimlerde “seçim olsun ama Hamas kazanmasın!” algısı devam edecek mi? Bununla birlikte Batı Şeria’da Hamas, seçim çalışmaları yapabilecek mi? İşgalci İsrail tarafından terör örgütü kabul edilen Hamas üyeleri işgalci için meşru hedefken bu bölgelerde seçim çalışmaları nasıl olacak? Hamas’ın seçimi kazanması durumunda Filistin hükümeti kurmasına izin verilecek mi yoksa teknokratlardan daha seküler ve el-Fetih yanlısı isimlerden mi yönetim oluşması istenecek? Doğu Kudüs konusunda hassasiyeti olan işgalci İsrail, buralarda sandık kurulmasına müsaade edecek mi?

Tüm bu sorular ve sorunlar çözülmeyi bekliyor. Sorunlar ve farklılıklar ciddi boyutlarda ama işgalci yekpare bir şekilde çalışıyor. İşgalci, örgütlü ve sistematik çaba içerisinde. Her geçen sene işgal altına giren Filistin toprağı genişliyor. Her geçen sene işgal altındaki Filistin topraklarına yurt dışından gelen Yahudi işgalci sayısı artmaya devam ediyor. Bu gerçeklik, Filistin içindeki grupların her şeye rağmen birlik ve beraberlik içinde hareket etmelerini zorunlu kılıyor. 

Cezayir Bildirisi’nin hayırlar getirmesini, Filistinli direniş gruplarının uhuvvetini artırmasını, Filistin topraklarında işgalin durdurulmasına ve sonrasında da özgürleştirilmesine vesile olmasını Mevla’mızdan diliyoruz.