‘’İsrail Ordusu, Asker Alımı ve Kuvvetlerin İşlevsel Kullanımında Krizle Karşı Karşıya
Yazar: Askeri Analist Yoav Ziton
Kaynak: Yedioth Ahronoth
Siyaset kurumundaki ilgisizlik ortamında, işgal ordusu, gelecekteki asker adaylarına, mevcut askerlerine ve özellikle ailelerine yönelik beklentileri yönetmeye çalışmaktadır. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Gazze'deki savaşın yeniden başlamadığı ve ordu yalnızca savunma amaçlı faaliyet gösterdiği sürece bile, güvenlik bölgelerinde görev yapan savaşçı askerler üzerinde en az beş yıl sürecek yoğun bir baskı dönemine girmektedir.
İzin takvimi 17 Nisan’a denk gelen, yani iki buçuk hafta hizmetin ardından 3-4 günlük ev izni verileceği belirtilmektedir; bu, olası en iyi senaryo olup, izinlerin iptal edilmemesi veya alarm durumu yaşanmaması durumunda geçerlidir. Ordu, ailelere şu açıklamayı yapmaktadır; "Ailelerin anlaması gereken şey, savaşçı oğullarını ve kızlarını çok nadiren görecekleridir; en iyi ihtimalle her ay sadece birkaç günlüğüne. Aksi takdirde, Hamas ve Hizbullah'ın tekrar terörist tehditler haline gelmelerini engelleyemeyiz." şeklinde açıklama yapmaktadır.
İşgal ordusu, savaşçı asker sayısındaki eksiklikleri üç boyutlu bir şekilde tanımlamaktadır:
- Savaşta ölüm veya yaralanma nedeniyle 12.000 asker kaybı.
- 6 Ekim'deki duruma kıyasla Gazze ve Celile gibi bölgelerdeki güvenlik devriyelerine katılan asker sayısının iki katına, hatta üç katına çıkarılması ve ayrıca güney Lübnan ve Suriye’de yeni kalıcı askeri üslerin kurulması ile Batı Şeria’daki boş mülteci kamplarında 24 saat çalışan sabit bir taburun kurulması gibi siyaset kurumundan gelen yeni talimatlar.
- Mevcut tugaylarda ek binlerce savaşçı pozisyonunun açılması ve sıfırdan yeni tugayların oluşturulması.
Kuvvet eksiklikleri tüm cephelerde hissedilmekte olup, ordu bu eksiklikleri giderebilmek için bazı görevleri azaltmakta veya "çeşitlendirmekte" ve geçici çözümler üretmeye çalışmaktadır. Ordu, rahatlama sağlanabilirse bunun öncelikle yedek askerler için olacağını belirtmektedir. Bu askerler, zorlu görevlerini bu yıl da sürdürmeye devam etmektedir. Profesyonel askerler ise, nerede olurlarsa olsunlar, evlerini çok uzun süre göremeyeceklerdir; ister Mısır sınırında ister Suriye sınırında görev yapsınlar, kapalı hizmet sistemi uygulanacak, bu da tıpkı ikinci intifada sırasında güvenlik kuşağında olduğu gibi olacaktır.
Savaşçı asker eksikliği, siyasi düzeyde Gazze'deki çatışmaların yeniden başlaması durumunda ciddi endişelere yol açmaktadır. Yedek birliklerdeki asker alımları, geçen yılki askeri operasyon ile karşılaştırıldığında %30 ile %50 arasında bir düşüş göstermektedir. Ordu liderleri, bu verileri siyasi
10.03.2025 liderlere açıklamaya çalışmakta, ancak siyasi liderlik, bu askerlerin ve ailelerinin ödedikleri büyük bedellere rağmen, yedek askerlerden yüzbinlercesinin çağrılmasını talep etmektedir.
İsrail ordusu, 5-6 yıl önce, asker motivasyonundaki kriz nedeniyle askeri üslerdeki savaşçı sayısını hafta sonları neredeyse yarıya indirme kararı almıştı. Bu karar, savaş sırasında iptal edilmiş olsa da, etkileri 7 Ekim’de açıkça görülmüştür.
Yeni Genelkurmay Başkanı Zamer, ilk konuşmasında, önümüzdeki yılları "çok cepheli bir erozyon savaşı" olarak tanımlamıştır. Bu erozyonun ilk olarak askerler ve ailelerinin üzerine olacağı aşikardır.
Ortodoks askerler için yeni bir tabur kurulmasının zorluğu vurgulanmakta ve bu taburun kamuoyuna yeni bir tugay (Hasmonaim Tugayı) olarak tanıtıldığı, sanki 2000 savaşçıdan oluşuyormuş gibi gösterildiği, ancak gerçekte sadece 200 kişiden oluştuğu ifade edilmektedir. Ordu yetkililerine göre, bu durum, geçici bir çözüm bile değildir.’’*