Evren’in mal varlığı ya da “bal tutan parmağını yalar”

Yavuz Bahadıroğlu

Atalarımız: “Bal tutan parmağını yalar” demişler...

Bir sözün “Atasözü”ne dönüşmesi öyle kolay değil: Çeşitli evrelerden, özellikle de zamanın tasdikinden geçmesi gerekiyor...

Belli ki, bu söz de binlerce testten geçtikten sonra “Atasözü” olmuş...

Zaman içinde de “darbımesel”e dönüşmüş, yüksek mevkilerde oturanların oturdukları mevkilerden “çıkar” sağladıklarını anlatmak için kullanılmış:

“Bal tutan parmağını yalar!”

Darbelerin böyle bir özelliği var: “Çanak yalayıcılar”ın yanı sıra, “parmak yalayıcılar” da üretir... Üretti “netekim”.

Ne var ki, yalaya yalaya insan “yalama” olur ve artık hiçbir şey yetmez: Bu kez kavanozu tümüyle götürmeye kalkışır.

Bu ilgisiz girişten sonra, gelelim 12 Eylül 1980’de “vatanı kurtarmak” iddiasıyla 12 Eylül darbesini yapan generallerden Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın mal varlığına...

İnanmakta zorlandığım gazete haberlerine göre, “Evren ile Şahinkaya’nın onlarca farklı hesaplarında milyon TL’leri bulan nakit, hisse senedi ve gayrimenkulleri var”mış...

“MASAK uzmanları, halen faal olan ve 400, 600, 800 bin TL. gibi havalelerin yapıldığı hesap hareketlerinin bazılarının yanına, ‘hesap hareketinin olağan dışı’” olduğuna dair notlar düşmüşler...

“Belgeleri ve raporu inceleyen mahkeme heyetinin de bazı hesapların üzerini kırmızı kalemle çizdiği” ifade edilmiş...

“Bu şekilde not düşülen bazı hesapların, herhangi bir akrabalık bağı bulunamamasına rağmen, sürekli para gönderildiği saptanan, bir bölümü işadamı olduğu tahmin edilen 5 ayrı kişiye ait olduğu” bildirilmiş...

“Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın 20’ye yakın bankada farklı hesaplarının bulunduğu, bu hesaplarının büyük bölümünün dinamik olduğu” anlaşılmış...

“Bu hesaplarda bakiyeler ve büyük holdinglere ait şirket hisseleri bulunuyor” muş... “Çok fazla miktarlarda hesap hareketleri göze çarpıyor” muş... “Bazı hesaplarda 400, 500, 600 bin lira gibi para giriş çıkışları bulunduğu” bildirilmiş... “Son olarak Evren’in bir hesabından yurtdışına 83 bin Euro gönderildiği” görülmüş...

“Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, Evren’in daha çok Datça, Bodrum ve Muğla gibi güney illerinde taşınmazları bulunuyor” muş...

“Şahinkaya’nın ise memleketi olan Merzifon ve İstanbul’da arsa, kat ve daireleri var. Evren’in Bodrum’da 3 dairesi, Datça, Bornova, Marmaris ve Muğla merkezde de taşınmaz alım satımı yaptığı, İzmir’in Menderes ilçesine bağlı Özdere Köyü’nde 5 yazlığı ve Kesse mevkiinde de taşınmazları bulunduğu” bildirilmiş.

“Evren’in üzerine kayıtlı 3, aile fertlerinin üzerinde de 14 otomobil” varmış... Ayrıca “Kenan Evren, birden fazla faal şirketin de sahibi” imiş...

Ne demişti atalarımız: “Bal tutan parmağını yalar...”

Bazıları parmağını yalamakla, hatta bal kavanozunu götürmekle yetinemez de kovanı toptan götürmek üzere darbe yapar.

Bunun daha 27 Mayıs’ı (1960) var, 12 Mart’ı (1971) var, 28 Şubat’ı (1997) var...

27 Nisan (e-muhtıra, 2007), Balyoz, Kafes, Sarıkız gibi isimlerle anılan “darbeye aleni teşebbüs”ler var...

İki yakamızın neden bir araya gelmediğini şimdi anlıyor musunuz?

İki yakamız bir araya gelmiyor, çünkü kimileri milletin balını tutarken parmağını yalıyor, kimileri ise bal kavanozuna, hatta kovana el koyuyor.

Çalışkan arılara (millete) da kala kala açlıktan ölmek kalıyor!

Gelecek yazımızda “Atatürk’ün serveti”ne de bir bakalım mı?..

NOT: Silivri kararları sebebiyle ailelere acıyanlara küçük bir hatırlatma: Acıyacaksanız, YAŞ kararlarıyla ordudan atılıp açlığa mahkûm edilen mazlum subaylarla astsubaylarımıza acıyın.

YENİ AKİT