Eşcinsellik Üzerine

MUSTAFA SİEL

Bu Ne Perhiz, Bu Ne Lahana Turşusu

Karaman’da bir kursta erkek çocuklara cinsel istismarda bulunan sapkın bir şahıs ve Diyarbakır’da LGBT üzerinden eşcinselliği meşrulaştırma çabaları üzerinden son günlerde eşcinsellik konusu yeniden gündeme oturmuş durumda.

Karaman’da erkek çocuklara yönelik bireysel bir suç cinsel istismarı başta Ensar vakfı olmak üzere tüm İslami çevrelere mal etmek suretiyle istismar eden çevrelerin, Diyarbakır’da eşcinselliği bir hak olarak savunmaları da çok ilginç bir durum, tam da bu ne perhiz bu ne lahana turşusu deyimini hatırlatıyor bizlere.

Eşcinsellik Suç mudur?

Konu hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek açısından, öncelikle eşcinselliğin ne olduğunun ve Kur’ana göre eşcinsellerin durumunu netleştirmek gerekiyor.

Eşcinsellik, yani bir erkek veya kadının kendi cinsine karşı cinsel arzu duyması, doğuştan yada sonradan, kendi kusuru neticesi yada kendi kusuru olmaksızın ortaya çıkan bir sapma yada hastalıktır. Bu nedenle gerek nefis tezkiyesi alanında, gerekiyorsa psikolojik yardım alınarak tedavisi için uğraşılması elzemdir.

Bu sapma yada hastalıktan kurtulmak için çaba gösterilmesi süreci yanında, bu çirkin arzulara duygusal, düşünsel ve fiili boyutlarda boyun eğilmemesi bu imtihandan başarı ile çıkmanın mutlak bir gereği olup, gayri iradi oluşan bu çarpık cinsel arzulara boyun eğilmediği sürece, bu hastalıktan mustarip olan erkek yada kadınlar günahkar ve suçlu addedilemezler.

Zira 2.Bakara Suresi 286. ayette açık olarak ortaya konulan, hiç kimseye gücünü aşan sorumluluk olmaması genel kuralı gereği günah ve suç, gayri iradi oluşan bu çirkin cinsel arzuların, iradi olarak hayalsel, sözel, dokunsal, görsel ve bizatihi maddi birleşme şeklinde tatmini yoluna gidilmesi halinde, tatminin derecesi seviyesinde söz konusu olur.

Eşcinselliği Meşrulaştırmak En Büyük Günahlardandır

Bu çarpık cinsel ilişkilerin açıkça yapılması ya da normal bir ilişki ve hak olarak kabul edilmesi ise, bu ilişkilerden daha büyük bir günah ve suç olup, hele bu ilişkiler Lut (as)’ın kavminde olduğu gibi normal ilişkilerin yerine geçmişse, toplumun helakine sebep olacak derecede büyük bir günah ve suç olur.

Nitekim 4.Nisa Suresi 15’ten 18’e kadar olan ayetlerde, kadın yada erkekler için eşcinselliğin samimi tevbe ve vazgeçmeyi gerektiren büyük bir günah ve engellenmesi için hukuki yaptırımlar gerektiren ciddi bir suç olduğunu ortaya koymaktadır. Hülasa eşcinsellik asla fıtri bir durum ve meşru bir hak değildir ve bir İslam Devletinde eşcinselliğin dışa vurumuna ve eşcinsel ilişkilere asla izin verilemez.

Eğer eşcinsellik meşru bir hak kabul edilecek olursa, zina, tecavüz, hayvancılık, oğlancılık, sübyancılık, aile içi ilişkiler gibi tüm cinsi sapkınlıklarında bir hak olarak kabul edilmesi gerekir ki, zaten batıda 18 yaşını doldurması ve zorlama olmaması şartıyla yukarıda saydığımız her türlü cinselliği meşru kabul edilmektedir.

Eşcinsellik Yeni Değil Ama Meşrulaştırılması Yeni

Burada dikkat çekilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır. Tüm sayılan sapık cinsel ilişkiler sadece batı memleketlerinde değil, diğer doğu ve İslam memleketlerinde de yaygın olarak eskiden beri mevcuttur maalesef.

Lakin bu yaygınlık batı kadar fazla olmadığı gibi, bu sapkınlıklar hem gayri meşru,  hem de kanunen suç kabul edilmekte ve genelde gizli işlenmektedir. Üstelik bu çirkinliklerin işlenmemesi için mahalle baskısı söz konusudur.

Lut (as)’ın kavminin ve batının geldiği helak noktası, bu sapkınlıkları neredeyse tüm toplum bazına ulaştırmaları yanında, hem meşru ve hem de yasal hale getirmeleri ve alenen işlemeleri, üstüne üstlük bu sapkınlıklardan uzak durmaya çalışanlara mahalle baskısı yaparak onları da kendilerine benzetmeye çalışmalarıdır.

Lut (as)’ın Kavmi Kıssası

Kur’anda bugün batı ve batıcıların istediği şekilde eşcinselliği bir hak kabul eden ve toplumsallaştırdığından dolayı helak edilen Lut (as)’ın kavmi kıssası bu konuda açık kriterler vermektedir bizlere.

Bu kavme peygamber olarak gönderilen Lut (as) İbrahim (as)’ın yeğeni olup, onunla beraber iman etmiş ve Irak’tan onunla beraber hicret ederek, Lut kavmi diyen bilinen kavmin memleketine yerleşmişti. Yani Lut (as) bu kavimden değil, bu kavim içinde bir göçmen idi.

Lut (as)’ın kavmi Arabistan Yarımadasında, Kızıldenizin kuzeyinde, bugünkü Ürdün Filistin sınırında Lut Gölü civarında yaşamış bir kavim olup, iki büyük şehri Sodom ve Gomore olarak bilinmektedir. Bu kavmin MÖ 1900’lerde, yani günümüzden yaklaşık 3900 yıl önce yaşadığı tahmin edilmektedir. Lut kavmi kıssası ve şehirleri batıda Tevratın anlatımıyla Sodom ve Gomore olarak bilinmektedir.

Bu kavim yaşadığı çağda mıntıkasının süper gücü konumunda olup, maddi anlamda ileri gitmiş, lakin manevi anlamda aşağılara (esfele sefiline) inmişti. Tıpkı günümüz batısında olduğu gibi cinsi sapıklık, özellikle erkekler arasındaki aleni sapık ilişkiler (homoseksüellik) toplumun adeta kimliği haline dönüşmüş ve teşvik edilip yüceltilir olmuştu. Öyle ki bu sapık ilişkiler normal sayılıyor, normal karı koca ilişkisi ise küçümseniyordu.

Kur’an’da Lut (as)’ın Kavminin Helakine Neden Olan Tek Suç Olarak Homoseksüellik Gösterilmiştir

Lut (as) kavmi ile ilgili olarak Kur’an’da Allah’a şirk koştuklarına ve ahireti inkar ettiklerine dair bir ayet yoktur. Bu kavimle ilgili tüm ayetler kavmin neredeyse tamamının erkekler arasında çarpık cinsel ilişkileri bir yaşam biçimi haline getirdiklerini ve Lut (as)’ın tüm ikazlarına rağmen bu çirkin tutumlarını sürdürmeleri nedeniyle helak edildiklerini haber vermektedirler.

Bu durum çarpık cinsel ilişkilerin ne kadar büyük bir suç olduğunu ortaya koyduğu gibi, insanlara başka türlü zulüm edilmese bile, eğer tüm toplumun bir karakteri haline gelmişse bir kavmin helaki için yeterli derecede büyük bir suç olduğunu ortaya koymaktadır.

Lut (as)’ın kavmine erkekler arasında çarpık cinsel ilişkilerden başka suç isnat eden ayetlerin bulunmaması, bu kavmin tevhit ve ahirete imana davet ve başka büyük suçlarının bulunmadığı ve bunlar konusunda uyarılıp tehdit edilmedikleri anlamına gelmez elbette.

Lakin ayetlerde bu hususlara değinilmemiş olması rastlantı da olamaz, çünkü Kur’an’da unutma, ihmal, yanılma ve hikmetsiz bir durum asla söz konusu değildir. Dolayısıyla, Kur’an’da Lut (as)’ın kavminin sadece homoseksüellik suçundan bahsedilmiş olması, belki de bu suçun tek başına helaki ve cehennemi gerektirecek bir suç olduğunu vurgulamak için olsa gerektir (Allahu alem).

Lut Kavmi Homoseksüellik Nedeniyle Değil, Tecavüzkarlık Nedeniyle Helak Oldu Diyen Süper İslamcılar

Kendilerine hala İslamcı diyebilen ve sureti haktan görünmek bir yana, bizatihi hakkı temsil ettiklerini iddia eden, cin şeytanları güdümündeki cin şeytanlarının saptırıcı faaliyetlerine İslami argüman sağlamayı kendilerine görev addetmiş bazı din şeytanları, girdikleri çıkmaz sokaklara uyum sağlayabilmek adına eşcinselliği meşrulaştırmak adına Lut (as)’ın kavmi kıssasını da çarpıtmaktadırlar.

Bunlar Lut (as)’ın kavminin erkekler arasındaki çarpık cinsel ilişkileri aleni ve normal bir yaşam biçimi haline getirmeleri nedeniyle değil, Lut (as)’ın insan kılığındaki meleklerine tecavüze yeltenmeleri nedeniyle helak edildiklerini; dolayısıyla erkekler ya da kadınlar arasında çarpık cinsel ilişkilerin, başkalarına zarar vermedikçe saygı duyulacak bir tercih ve normal bir hal olduğunu ve hatta eleştirilemeyeceğini söyle(yebil)mektedirler!

Oysa 11.Hud Suresi 69’dan 83’e kadar olan ayetlerde (özellikle 76. ayet), insan suretindeki elçi meleklerin daha Lut (as)’a gitmeden önce uğradıkları İbrahim (as)’a, Lut (as)’ın kavmini helakle görevlendirildiklerini bildirdikleri açıklanmakta olup, bu ifadeler Lut (as)’ın kavminin çarpık erkekler arası ilişkiler nedeniyle değil, Lut (as)’ın misafirlerine sarkıntılık (yani başkalarına zarar vermeleri) nedeniyle helak edildikleri iddiasını (daha doğrusu iftirasını) boşa çıkarmaktadır.

Her Türlü Cinsel Sapıklığın Meşrulaştırılması Yapılmasından Daha Büyük Bir Suçtur

Cinsel sapkınlıklar ve suçlar elbette büyük günahlardandır, lakin bunların meşrulaştırılması ve toplumsallaştırılıp alenileştirilmesi çok daha büyük bir suçtur. Bu nedenledir ki bir kişiye zina etti diye iddia edenler ancak 4 şahit getirirlerse zinacılar 100 değnekle (celde) cezalandırılırken, 4 şahit getiremedikleri takdirde bu iddiayı yapanlar 80 değnekle cezalandırılır.

Kur’an cinsel suçların ve sapkınlıkların ortadan kaldırılması kadar, bunların meşrulaştırılması ve alenileştirilip toplumsallaşmasına daha fazla odaklanmıştır. Zira bu suç ve sapkınlıklar bu şekilde adeta salgın hastalık gibi yayılmakta, tüm toplumu esir almaktadır.

Cinsel suçların ve sapkınlıkların tüm toplumu kuşatacak şekilde yaygınlaşması, şirk ve adaletsizlik olmasa bile, tek başına Allah’ın gazabı ve azabı için yeterli bir vesile olup, bu hususu toplumumuza ve tüm insanlığa yüksek sesle ve devamlı duyurmamız, Lut (as) ve iman edenler için olduğu gibi, bizim içinde bu çirkinliklerin acı neticelerinden kurtulmamız için bir vesile olacaktır inşaallah.

Memleketimizde İslami antikapitalizme ve sosyal adalete indirgeyip cinsi sapıklarla beraber İslami mücadele! yaptığını zannederek bunları dolaylı olarak (ve hatta zorlama olmadıkça bunlara karışılamaz diyerek direk) meşrulaştıranlara da bu kıssayı sık sık hatırlatmalıyız.

İslam sadece sosyal adalet olmayıp, sosyal adalet için mücadele eden sözde solcuların savundukları cinsel suçların ve sapkınlıkların meşrulaştırılması ve yaygınlaştırılması sosyal adaletsizlikten daha büyük bir suçtur. Öyle büyük bir suçtur ki, Kur’an’da çeşitli ayetlerde kıssa edilen Lut (as)’ın kavmi misalinde olduğu gibi, şirk ve inkar ile sosyal adaletsizlik ve zulüm olmasa bile, bu sapkınlıkları toplumsal kimlik haline getiren toplumların helakine sebep olacak derecede dehşetli bir suç.

Günümüzün Lut Kavimleri

Bugün Batı'da kadın kadına ve erkek erkeğe ilişkiler (homoseksüellik ve lezbiyenlik) normalleşmiş ve yasallaşmış olup, hatta cinsler içi (erkek erkekle, kadın kadınla) evlilikler pek çok batı ülkesinde yasallaşmıştır. Evlilik dışı ilişkiler (zina) ise, uzun süredir meşru kabul edilmekte olup, kanunen de suç sayılmamaktadır.

Batı'da aile içi sapık cinsel ilişkiler henüz meşru sayılmamakta ve kanunen suç kabul edilmekte ise de, gizli ve çok yaygın olduğu bilinmektedir. Muhtemelen yakın bir gelecekte aile içi sapık cinsel ilişkiler (ensest) meşru ve yasal hale gelecektir. Nitekim bu konu Nobelli yerli ve yabancı yazarlarca özendirici bir tarzda işlenmek suretiyle, meşrulaştırılmasının yolları döşenmeye çalışılmaktadır.

Günümüz Batı dünyasının neredeyse tamamı, cinsel suçları ve sapkınlıkları normal bir durum saymaları ve toplumsal birer kimlik haline getirmeleri nedeniyle çağdaş birer Lut (as)’ın kavimi haline gelmişlerdir.

Gavur Kayırıcılar Bu Kez de Eşcinselliğin Yaygınlaşması İçin Devrede

Batılı olmayan diğer toplumlar ile maalesef İslam dünyasının başta Türkiye olmak üzere çoğu toplumuda bu konuda Batı'yı takip etmede mesafe almış olup, onların haline yetişmelerine çok fazla bir mesafe kalmamıştır.

Özellikle cinsellik alanında çok ciddi mesafe alındığı açıktır. Öyle ki bu gün giyim kuşam ve kadın erkek ilişkileri açısından her hangi bir Batı memleketi ile Türkiye arasında neredeyse hiç fark kalmadığı, bu yozlaşmanın İslami hassasiyete sahip kadın ve erkeklere de yoz örtünme ve ilişkiler biçiminde yansıdığı açıktır.

Batı ve Batıcılar İslam’la cepheden savaş yerine bu tür toplumu yozlaştırıcı faaliyetleri daha verimli bulmaktadırlar ki, normal cinsellikteki yozlaştırmadaki başarılarının ardından şimdi anormal cinselliği normalleştirme çabalarına girmiş görünüyorlar.

Nitekim son yıllarda LGBT kılıfı altında eşcinselliğin meşrulaşması ve yasallaşması için Batılı efendilerinden işareti alan Batı aşığı gavur kayırıcı çevrelerin yoğun bir faaliyet gösterdiği esefle müşahede edilmektedir. Bu faaliyetlerin kendilerini Kürtlerin temsilcisi olarak takdim Kürt ulusalcılarınca sık sık yapılması da kayda değer bir durum olup, bunların derdinin de tıpkı Türk ulusalcıları gibi İslam düşmanlığı olduğunu ortaya koyan önemli karinelerden birisidir.

Tek dertleri İslam’ı mümkün olduğunca hayattan dışlamak (mümkünse tamamen ortadan kaldırmak) olan iş bu güruhların toplumsal bazda cinsel yozlaşmanın ardından yeni çalışma alanı ve silahı eşcinsellik alanı olmuştur. Batılı efendilerinin işaretleri ve sırtlarını sıvazlamalarından da aldıkları destekle, eşcinselliğin meşrulaşması ve yasallaşması için destansı bir mücadele vermektedirler, haklarını vermek lazım.

Cinsel yozlaşma ve eşcinselliğin meşrulaştırılması, toplumların İslam’la aralarına kazılmış aşılması neredeyse imkansız hendekler mesabesinde olup, bu hendeği kapatmadan toplumların İslam’dan kayışını engellemek ve kaymış toplumların yeniden İslamlaşmasını sağlamak neredeyse imkansızdır.

Bu nedenle gerek cinsel yozlaşma ve gerekse eşcinselliğin meşrulaştırılmasına dair çabalara karşı mücadele etmek yan ve tali bir mücadele alanı değil, en temel mücadele alanlarını oluşturmaktadır.

Cinsel Suçlar Allah İndinde Şirk Ve Haksız Yere İnsan Öldürmeden Sonra En Büyük Suç Grubudur

Yüce Allah 25.Furkan Suresi 68. ayette, şirk ve haksız yere adam öldürmenin ardından zinanın tevbe ve ıslah edilmedikçe affedilmeyecek 3. büyük suç olduğunu bildiriyor bizlere.

Bizim Lut (as) kavmi kıssasından alacağımız en önemli dersler, her türlü cinsel suçun ve sapkınlığın ne kadar iğrenç ve Allah katında ne kadar öfkeye sebep olduğu, bu suç ve sapkınlıkların toplumca meşru ve yasal karşılanması ve toplumun kimliği haline gelmesi halinde o toplum için Allah’ın dolaylı azabına vesile olacağıdır.

Eşcinselliğin Cezası Nedir?

Geçen yıl IŞİD’in hakimiyeti olan yerlerde eşcinsel erkekleri yüksek binalardan attığına dair bazı fotoğraflar yayınlandı medyada. Klasik fıkıh kaynaklarında yer alan eşcinsellerin öldürülerek, yakılarak, yada üzerlerine bina yıkılarak öldürülmelerine dair kaidelerden hareket ettiği anlaşılıyor IŞİD’in bu konuda.

Oysa 4.Nisa Suresi 15 ve 16. ayetlerden anlaşıldığına göre, bir hastalık olan eşcinsellik suç ve ayıp olmamakla beraber, bu hastalığını teşhir edici tavır ve davranışlar ortaya koymak yada eşcinsel ilişkide bulunmak, kadınlarda ev hapsine, erkeklerde ise diğer Müslümanların eziyetlerine uğramalarına, yani mahalle baskısına, bu işlerden baskıyla uzak tutulmalarını gerektiriyor. 

Bu işi kişisel bir sapma olmaktan çıkarıp bir dava haline getiren ve sapkınlıkların yaygınlaşması için uğraşanlara ise, İslami bir yönetimin bulunduğu beldelerde 24.Nur Suresi 19 ile fesadı önlemeye yönelik başka ayetler gereğince hapisten ölüme kadar varan yaptırım ve cezalar uygulanacağı tabidir.

Yani Kur’ana göre değil eşcinsel olduğundan dolayı, eşcinsel ilişkide bile bulunsa kimse öldürülemez, hele yakılarak, üzerlerine duvar yıkılarak yada yüksek binalardan atılarak hiç öldürülemez. Lakin eğer erkeklere tecavüz söz konusu ise, bu durumda tıpkı kadınlara tecavüzde olduğu gibi recm (taşlanarak) öldürülmeleri gerekir kanaatindeyim. (Allahu alem).

Lakin eşcinselliği meşru bir hak görmek ve toplumda eşcinseliğin yayılması için çaba sarfetmek ayrı değerlendirilir ve 33.Ahzab Suresi 58’den 62’ye kadar olan ayetler çerçevesinde bu tür çabalara zaman ve zemine göre uygun yaptırım ve cezalar uygulanarak mücadele edilir.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da Kur’an’daki dengeyi görmek ve gözetmek esas olmalıdır.