“Ergenekoncularla aynı karede olurlar; türbanlılarla asla!”

Tamer Korkmaz

Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, “Bugün yaşananların nedeni bir kişinin atamasıyla yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimidir” diye konuşmuş!

Kılınç, asker kökenli son “MGK Genel Sekreteri” idi…

2003'ün 30 Ağustos'unda emekliye ayrıldı: Yani, Org. Hilmi Özkök'e karşı “Genç Subaylar Tedirgin” kampanyası başlatıldığında henüz görevi sona ermemişti. Genelkurmay Başkanı Özkök'e ters düşen bir çizgideydi…

Kılınç, Sarıkız ve Ayışığı kod adlı muhtıra girişimleri esnasında emekli bir paşaydı; bununla birlikte o sürecin önde gelen ismi Şener Eruygur'la aynı statükocu kulvarı paylaşan bir isimdir.

Tempo dergisinin “Genelkurmay Başkanı ile türbanlı 'first lady'nin aynı karede yer aldığı fotoğraf dünyanın sonu mu?” sorusuna şu cevabı veriyor:

“Hayır, dünyanın sonu olmaz. Ancak onu benimsemiş olduğunuzu gösterir. O fotoğrafa bakan insanlar 'Artık asker de bunları kabullendi' zanneder. Bu algıyı halka vermek uygun düşmez.”

Emekli orgeneralin başını örten kadınlara bakışı böylesine sorunlu; ayrımcılık arz ediyor…

AKP hükümetine ateş püsküren Kılınç'ın bundan dört yıl önce etrafındakilere “Aslında türbanı sokakta da yasaklamak lazım. Ancak Türkiye'nin şartları buna müsait değil” dediğini biliyorum…

Kılınç, Tempo'daki röportajda “Veli Küçük neden YAŞ'ta ayıklanamadı” sorusuna, “Küçük'ün görev sırası esnasında bir defo, bir sıkıntı yoksa niye ayıklansın? Suçu var mıdır yok mudur, bilmiyorum” cevabını veriyor…

Ardından da “Kendisiyle aynı kadrajda yer almaktan çekinmeyeceğini” söylüyor:

Ne güzel!

Kılınç'ın Veli Küçük'le aynı karede bir araya gelmekten yana bir sıkıntısı yok; ancak “emekli paşa olarak bile türbanlı first lady ile aynı karede yer almasının mümkün olmadığını” özenle hatırlatıyor…

Darbeci Ergenekon çetesinin önde gelen ismi Veli Küçük Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemlerinin organizatörü; komutanlığı döneminde ise JİTEM'in kurucusu, Çatlı'nın kankası, hemen her “derin” taşın altından çıkan birisi:

Hiçbir defosu, sıkıntısı yok!

“Tertemiz!” birisine, YAŞ ne diyebilirdi ki?

* * *

Ergenekon çetesi hakkında olumsuz cümle sarf etmemeye özen gösteren, hatta dolaylı olarak savunmaya geçen birisi daha var:

“Amiral Gemisi Hürriyet”in Kaptanı da; varsayalım, Veli Küçük'le aynı karede pişti olsaydı, acaba ne derdi?

Kahramanımız, Ergenekon'dan “Henüz kim olduğunu bilmediğimiz birtakım insanlar” diye söz ediyor:

Tek kelime ile, muhteşem!

Son iki yıldır gerçekleştirilen provokasyonlar bağlamında Ergenekon çetesi hakkında ortaya çıkan onlarca kanıttan; “ulusalcı bomba kardeşliği”nin deşifre edilmesinden sonra…

Dikkat buyurunuz: Hala onların kim olduğunu bilmiyoruz!

“Bakarsınız, masum bile olabilirler” demeye getiriyor, “Ertuğrulgenekon” Bey!

E.Ö. son türban kararının ardından, “411 el kaosa kalktı” manşetinin “kıymetinin ortaya çıktığı” iddiasında; “Şimdi anladınız mı, o eller niye kalkmış?” diye soruyor…

Tersine, o manşeti atan eller “kaosa oynuyor”du!

Aradaki fark bu…

O dönemde Ergenekon gündemini hasıraltı etmek için bu konuya özellikle girmeyip, sürekli “türban yayınları” yapan E.Ö.'nün Statüko hesabına çalışan “işbirlikçi” ellerinden söz ediyorum!

Kapatma davası açılacağından haberdar edilenler arasında gazetesi de vardı…

Taktik icabı “arada bir” aksini yazsa da, “türban konusunun özgürlükçü biçimde çözülmesini “istemeyenler” arasında kendisi de yer alıyor:

Öyle “timsah gözyaşları” dökmeler falan; kimse yemez bu ucuz numaraları!

Yeni Şafak gazetesi