Dünyevileşmek

Abdurrahman Dilipak

Kemalistler bizi laikleştiremedi. Ama bugün biz hızla sekülerleşiyoruz.. Hayatımıza yön veren akıl, kutsal dışı, yercil ve yatay ilişkilerle şekilleniyor.

Laikliğe karşı canhıraş bir mücadele verdik, ama aslında ne bizimkiler laikliğin ne demek olduğunu biliyordu, ne de laikliği savunduğunu sananlar laikliğin ne demek olduğunu biliyordu. Bir kör dövüşü idi, bir ömür, hatta bir asır bu kör dövüşü içinde geçti.

Bugün de bir çok kişi, savunan ya da karşı çıkanlar ne laikliği bilirler, ne de laiklikle sekülerizm arasındaki ilişki ve çelişkiyi bilirler.

Ezberlemişlerdir, “Laiklik olmadan cumhuriyet, cumhuriyet olmadan demokrasi olmaz”. Sorsanız demokrasi ile cumhuriyet arasındaki farkı da bilmezler. Cumhuriyetin kelime olarak anlamını da bilmezler. Cumhuriyet Arapça’dır. Restpublicas Latince. Bunun Türkçe’si ne! Kolaylaştıralım “Cumhur” ne demek. Mesela ilahiyatın ne anlama geldiğini anlamak için, “İlah” ne demek onu bilmeniz gerek. İlahiyat o anlamda “İlahçılık” gibi bir anlama gelir. “Cumhur” ne demek? Bir çok kişi “Cumhur”un “Halk” demek olduğunu zanneder. Cumhuriyet “Halkçılık” demek olur o zaman. “Cumhuriyet Halk Partisi” de “Halkçı Halk Partisi” oluyor yani. Hem zaten 6 ok’un biri “Halkçılık”, bir diğeri “Cumhuriyetçilik” olduğuna göre, herhalde ok’u 5’e indirecek halimiz yok.

Mesela bir çok laik, Fransa’nın genelinde laiklik olduğunu zanneder. Oysa, mesela Alsace Laurane eyaleti ki, Strasbourg’un da içinde olduğu bölgede laiklik kuralları geçerli değil. Kontrat bölgesi olarak bilinen Alsace Laurane ve Almanya Köln’ün de içinde bulunduğu Kuzey Ren Westefalya bölgesi ayrı bir statüye sahip.

Bizim tatlı su laikleri laikliğin aslında dini bir müessese olduğunu da bilmezler. Lakliği “din ile devlet arasındaki ayrılığı” ifade ettiğini düşünürler. İncil’de “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya” hükmüne göre, kiliseye ait olmayan şeylerin (sömürge mirası servet, silah ve iktidar) sahibine iade edilmesi talebini ifade eder. Bu onlara göre tanrının isteğidir. Dolayısı ile burada kiliseye karşı bir tavrı ifade eder, tanrıya değil. Laiklik Fransa’da “mütareke”, İtalya’da “paylaşım”, Almanya’da “uzlaşı” gibi anlaşılır. Bizde laiklik “din karşıtlığı”nın adıdır.

Laikçilere karşı direnmesine direndik de, biz de, servet ve iktidarla tanışınca, bunlara sahip olunca hayatı dönüştüreceğimizi hayal ederken biz, paranın ve iktidarın dönüştürücü gücüne kapılıp dönüşmeye başladık.

Servet ve iktidarı ele geçirip toplumu dönüştürme iddiası, Kemalizmin ana felsefesidir. İktidara talip olan herkes, sanki bu anlamda metodik bir Kemaliste dönüştü.

Gelinen noktada inandığınız gibi yaşamayınca, yaşadığınız gibi inanmaya başlıyorsunuz. Din sembollere, ritüellere, ikonalara indirgeniyor. Religiolaşıyor. Kültür, gelenek, vicdan, spiritüalizm arasında bir yere sıkışıp kalıyor. NLP ya da TM (Transandantal Meditasyon)culuk daha gerçekçi görünüyor insanın gözüne o zaman.. Stresten kurtulma, mutluluk, hayatınıza renk ve anlam katma işi psikolojik danışmanınızın önerilerine kalıyor. Moda, seyahat etmek, alışveriş etmek, takım tutmak sizi daha çok heyecanlandırıyor olabilir.. Yardımlaşma artık sizin için vicdani bir sosyal sorumluluk projesidir. Dini bir borç ödeme değil mesela. Komşusu, akrabası ile ilişkisi yoktur ama, o hayvansever bir çevrecidir mesela.

Urbalarımız yeni, marka, ama aklen ve ruhen daha iyi durumda olduğumuzdan emin değilim. Servetimiz ve gücümüz, aklımız ve imanımızdan fazla olabilir. Yani servetimizi ve gücümüzü yöneten aklımız ve imanımız değil, heva ve heveslerimiz olabilir.

Sanki o güç ve servetin asil sahibinin biz olduğumuzu sanıyoruz. Allah, Hz. Ali’ye iktidar ve Eba Zer’e servet vermedi. Sahi Karun niçin lanetlenmişti. Veren Allah alır da.. Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek.

Ne çabuk hayallerimizden, kavram ve kurumlarımızdan vazgeçtik. Dünya zevklerinin peşine düştük. İmtihan edildiğimizi unutuverdik.

YENİ AKİT

Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Bu dünyada her şey geçicidir. Ağuyu altın tas içinde sunarlar, unutmayın. Paranıza, gücünüze de güvenmeyin. İhtirasla istediğiniz her şey sizin imtihanınızın en zor bölümüdür. İnsan kaçtığını sandığı şeye doğru koşar aslında.

Hatırlatayım istedim. Selâm ve dua ile..