Demokrasi içinde çare tükenmez!

Hasan Cemal

Korkuyor musunuz? Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte son kale, Çankaya da elden gidiyor diye...
Kaygılı mısınız?
Gizli gündem asıl şimdi başlayacak diye...
Tedirgin misiniz?
Darbe olabilir mi, sabah vakti yine tank sesiyle uyanır mıyız diye...
Bilemiyorum.
Ama şunu yazın bir kenara:
Böylesi korkuları, kaygı ve tedirginlikleri aşmadan bu ülke normalleşemez, özgüvenini kazanamaz.
Evet, çok şey yaşadık.
Bu seferki seçim süreci, Çankaya savaşları deyimini haklı kılacak kadar öylesine olaylı geçti ya da geçiyor ki.
Cumhuriyet mitingleri...
367...
Muhtıra...
Hepsi iç içeydi.
Hedeflerse belliydi:
(1) AKP'yi tek başına iktidar yapmamak... Tayyip Erdoğan'ın yanına örneğin Mehmet Ağar'ı koymak...
(2) Mümkünse CHP ile MHP arasında koalisyon...
(3) Ve AKP'li birini cumhurbaşkanı yapmamak...
Ayrıntıya girmek gereksiz.
Nelerin yaşandığını hepimiz biliyoruz. Öfkeyle gerilen burun delikleri... Hayal kırıklıkları... Dost-düşman diye cepheleşmeler... Gerilim, siyah-beyaz uçlara savrulma...
Hepsini yaşadık.
Bu zehirli iklimin bir an önce dağılması, yerini yumuşamaya bırakması lazım. Her şeyin başı olan istikrar başka türlü yakalanamaz.
İyimserlikle bakmak da mümkün.
Bütün bu yaşananlar, siyasal olgunlaşma yolunda ödediğimiz yeni bedeller olarak görülebilir. Belki bu sayede rejimin taşları biraz daha yerli yerine oturur.
Kim bilir belki de demokratik olgunluk ve hukuk devleti Türkiye'ye bir adım daha yaklaşır.
Şu da söylenebilir:
Tarafların birbirlerini daha iyi anlamaları için yeni bir fırsat kapısı açıldı Türkiye'nin önünde.
Çünkü kimileri, 22 Temmuz öncesini iyi okuyamadı. 22 Temmuz'un gelişini göremediler.
Ama şimdi için onlar yeni bir fırsat söz konusu.
Şimdi eğer 22 Temmuz'u iyi okur, siyasal tarihimiz içinde yerli yerine oturturlarsa; Gül'ün cumhurbaşkanlığını dünyanın sonu gibi görmek yerine, normalleşme yolunda bir dönemeç olarak değerlendirirlerse; böylece Türkiye demokrasi ve hukukun üstünlüğü yolundaki yürüyüşünü daha iyi sürdürür.
Bu yola hâlâ taş koymak isteyenler yok değil. CHP lideri de daha hâlâ bu saflarda. Baykal ve sözcüleri daha hâlâ kriz peşindeler.
Ne yazık ki öyle.
Kriz tellallığının bir çıkmaz sokak olduğunu hâlâ göremiyorlar.
Gül'ün cumhurbaşkanlığını ille de içinize sindirmek zorunda değilsiniz. AKP ile Erdoğan'ın başbakanlığını ille de beğenmek zorunda değilsiniz.
Bu durumda yapacağınız iş, yüzünüzü geleceğe dönerek AKP'ye alternatif oluşturmaya çalışmaktır, kriz tellallığı yapmak değil.
Not etmekte yarar var.
MHP, DTP ve DSP, Baykal'ın bayraktarlığına soyunduğu krize meydan vermediler. Siyaseti TBMM zeminine çekerek bugüne kadar sorumluluk içinde hareket ettiler.
Belirtmek gerekiyor.
22 Temmuz seçimleri gibi, Abdullah Gül'ün Çankaya'ya çıkışı da siyasal tarihimizin dönüm noktalarından biridir.
Gül eğer demokrasiyi, hukuk devletini ve cumhuriyetin laik karakterini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde sahiplendiğini gösterir ve bu açıdan bazı toplum kesimlerindeki kaygıları yok ederse Türkiye rahatlar.
Türkiye eğer gelinen bu dönüm noktasını doğru değerlendirirse, iyiye, güzele doğru değişim yolunda büyük bir sıçrama yapar.
Bu seferki Çankaya sürecinden çıkarılacak en önemli ders ne mi diye sorarsanız, tek bir yanıt verebilirim:
Demokrasi dışı yollara itibar etmemek!
Bu dersi almak zorundayız.
Yoksa batağa saplanır Türkiye.
Son söz Sayın Demirel'den:
Demokrasi içinde çare tükenmez!

Milliyet