Dağdan iniş süreci mi, başka bir şey mi?

Geçen hafta perşembe günü Abdullah Öcalan’ın, ‘Sembolik bir grubun Kandil,  Mahmur ve Avrupa’dan Türkiye’ye barış gönüllüsü olarak gelmesini istediği’ haberini görünce çok da fazla ciddiye almadık.
Cuma günü haber daha da ciddiyet kespetmeye başladı. Demokratik Toplum Partisi ileri gelenleri dağdan gelecek ilk grupla ilgili aceleci bir kamuoyu hazırlama çabası içindeydi. Aynı gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak gezisi dönüşünde söyledikleri, Radikal yazarı Cengiz Çandar’ın Kuzey Iraklı Kürt liderlerle yaptığı görüşmelerden edindiği izlenimler vs. hepsi bir araya gelince, konuyu manşetimize taşıdık, tam olarak ne olduğunu bilmiyorduk ama olanların çok önemli bazı gelişmelerin habercisi olması ihtimali yüksekti.
Ama aynı cuma günü Ankara’da Murat Yetkin ulaştığı bazı üst düzey güvenlik yetkililerinden, bu gelişlerin propaganda amaçlı olarak değerlendirildiği bilgisini aldı. Bu değerlendirmeyi de gazetemize koyduk.
Cumartesi günü hükümet içinde önemli bir yetkili isim, Murat Yetkin’e bu kez gelecek sembolik gruba özel bir önem atfettiklerini, bunun bir dönüm noktası olabileceğini, gelişmelerin ‘sabote edilmesi’nden korktuklarını, önümüzdeki günlerde daha büyük gelişler beklediklerini söyledi. Bu sözler doğal olarak manşetimizde yer aldı.
Ve geldik pazartesi gününe.
İlginçtir, cumartesi ve pazar günü çıkan gazetelerde (Radikal ve Taraf hariç) bu haberleri bırakın manşetlerde, birinci sayfalarda bile doğru dürüst göremedik. Ya biz yanılıyorduk ve marjinal bir gelişmeye fazla önem atfetmiştik ya da Türk basının geri kalanı.
Dün pek çok gazete Kandil, Mahmur ve Avrupa’dan beklenen kafileyi manşetine taşımıştı. Bu iyiye işaretti.
Evet ama başta CHP lideri Deniz Baykal olmak üzere şüpheciler de eksik değildi. Elbette şüphecilik iyi bir şey, insan her durumda şüpheci olmalı ama bu gelişler hakkında şüpheye kapılmak bana tuhaf geliyor.
Bir kere yıllardır bütün Türk devleti değil miydi, gelin, dağdan inin, eğer suça karışmamışsanız ailenizin yanına sorunsuz gidersiniz, diyen. Dağdan gelecek henüz Türk askerine kurşun sıkmamış PKK’lılar için ‘Topluma kazandırma merkezleri’ kuran?
E şimdi geliyorlar işte, bunda üzülecek ne var?
Örgüt propagandasıymış. Olabilir. Ama ne yapacaksınız, gelmeyin, dağda kalın ve bize ateş etmeye devam edin mi diyeceksiniz?
Samimi mi değil mi? Bunu bugünden bilemeyiz ama gelenlerin samimi olduklarını varsaymak zorundayız, yoksa hiçbir yere varamayız.
Ceza Kanunu’nun ‘etkin pişmanlık’ı düzenleyen 221. maddesi uygulanacak mı?
Gelenler kendilerine ne isim veriyor olurlarsa olsunlar, en azından Kandil’den gelenler için bu eylemin adı ‘Teslim olmak’tır. Eğer suça bulaşmadılarsa, ifade verdikten sonra serbest kalmaları çok doğal.
Ya Mahmur’dan gelenler? Onların, ki toplamlarının on bini aştığı tahmin ediliyor, Türkiye’ye geri dönmeleri için yıllardır Birleşmiş Milletler başta olmak üzere pek çok yerle zaten temas edilmiyor, bu insanları dönüşe teşvik için pek çok şey yapılmıyor mu?
Kısacası, şu anda bile aslen bilmediklerimiz bildiklerimizden çok az ama bu ilk gelenlerin
sorunsuz biçimde ailelerine kavuşmalarının sağlanması halinde Kandil’den geri dönüşlerin artmasını beklemek için çok sebebimiz var.
Silahının tetiğinden uzaklaşan her parmak bir kazançtır, unutmayın.

RADİKAL