Dabılyu “Haçlı Seferi” diyordu, ya…

Tamer Korkmaz

ABD “Kurgusal 11 Eylül”ü müteakip işgal ettiği Afganistan'da “dipsiz bir kuyu”ya düşmüş gibi…

Afganistan'daki İngiltere Büyükelçisi “dönülmez akşamın ufku”nu işaretliyor:

“Ülkedeki Amerikan askeri stratejisi başarısızlığa mahkum. Afganistan'daki askeri koalisyonun varlığı çözümün değil, sorunun bir parçası…”

İngiliz komutan Smith “Afganistan'daki savaşı kazanamayacaklarını” itiraf etmiş; ABD Savunma Bakanı Gates de Taliban'la uzlaşabileceklerini söylemişti.

Eyvahlar olsun; işgal güçlerinden “beraber ve solo itiraflar” birbirini izliyor…

“Amerikan askerlerinin desteğiyle sadece kendi sarayına hükmedebilen” Afganistan lideri Karzai ise 'perde arkasında kalan' itiraflarını daha önce yapmış, Sam Amca'sından ümidini kesmişti!

Afgan hükümetinin Taliban'la görüşmeler yaptığına dair söylentiler de artıyor, bu arada…

* * *

ABD, bütün gizli operasyonlarına/entrikalarına rağmen Pakistan'da amacına ulaşamıyor.

“Taliban ve El Kaide terörüyle mücadele” kisvesi altında “Nükleer silaha sahip tek İslam ülkesi” olan Pakistan'da kontrolü ele geçirmek isteyen ABD, bir türlü istediği neticeyi elde edemiyor.

Bush'un geçen temmuzda Pakistan hükümetine haber vermeksizin ülke topraklarına gizlice saldırı düzenleme emri içeren bir talimat yayınladığı açığa çıkmış; bu duruma Pakistan Ordusu fena halde bozuk çalmıştı.

Geçtiğimiz ay, ABD ve Pakistan askerleri kısa süreli bir çatışmaya bile girdiler.

Pakistan'ı istikrarsızlaştırmaya yönelik “Sam Amca Provokasyonları” hız kesmiyor. Ramazan'da Marriot Oteli'ne yönelik 60 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının “CIA yetkililerini hedef aldığı” yolundaki uydurma haberler hadisenin perde arkasını gizlemek üzere gösterime girmişti.

Yani? ABD'nin alacakaranlık kuşağı operasyonlarına karşı “Pakistan'a destek olmaya çalışanlara” otel eylemiyle gözdağı verilmişti!

Her şeye rağmen; Pakistan-Suudi Arabistan-İran- Türkiye hattındaki zincir bozulmuyordu.

* * *

Bush, 11 Eylül'ün hemen ardından “Haçlı Seferi”nden söz etmişti.

İslam ülkelerine karşı “zafer” elde edeceğinden zerrece kuşkusu yoktu.

Ortadoğu'yu “kasabın et parçalaması” gibi parçalanmış gösteren BOP haritalarını hayata geçireceklerinden emindi, Washington'un derinleri…

Peki, yedi yılda nereden nereye geldi, ABD?

Trilyon dolarlık maliyetlere; iki büyük kanlı işgale, sayısız provokasyonlara karşın arzuladığı egemenliği kuramadığı gibi BOP'unu da askıya almak zorunda kaldı.

Irak ve Afganistan'da geri dönüşü mümkün olmayan yenilgiler yaşıyor; ABD…

Bu iki ülkeden sonra sıranın Suriye ve İran'a gelmesini planlıyordu; ne var ki, ikisine de diş geçiremedi, Sam Amca:

Dört yıldır bütün meydan okumalarına rağmen İran'ı vuramayan “Aciz bir ABD” resmi oluştu, yerküremizde…

Pakistan'ı bir türlü çeviremediler; en önemlisi de Türkiye'yi kaybettiler.

Rusya'nın Gürcistan müdahalesi, ABD'nin “süper güç” babalanmasına hayati bir darbe vurdu.

Hepsinin üzerine, patlayan devasa finansal kriz ABD'ye müthiş bir travma yaşatıyor.

* * *

Bir yandan “Türkiye-İran-Suriye” üçlüsü, ABD'nin bölgedeki konumunu her geçen gün biraz daha geriletmeyi sürdürüyor…

Diğer yandan Türkiye-Pakistan-İran ve Körfez ülkeleri hattındaki tarihi yakınlaşma, hızlı bir biçimde ABD'nin aleyhine işliyor. Bütün bunlara, Türkiye-Arap Birliği ilişkilerinin bugüne kadar görülmemiş düzeyde olumlu bir noktaya ulaşmış olmasını da ekleyebiliriz.

Dabılyu Bush'un “Kurgusal 11 Eylül”ün hemen ardından başlattığı “Haçlı Seferi”nin neticesinde -bütün bunlar oldu işte!

YENİ ŞAFAK