Cunta Tiyatrosuna Boykot!

RIDVAN KAYA

Mısır halkı cuntanın seçim adı altında gerçekleştirmeyi planladığı aşağılık tiyatroya iştirak etmeyerek Sisi rejiminin tabansızlığını dünyaya ifşa etti.

Temmuz 2013’te Muhammed Mursi’yi devirerek iktidara el koyduğundan beri defalarca seçim kararı alıp her defasında erteleyen Sisi cuntası artık şartların yeterince olgunlaştığını düşünmüş olmalı ki, nihayet geçtiğimiz hafta halkı sandık başına çağırdı. 2 ayaklı olarak planlanan seçimlerde toplam 27 vilayetin 14’ünde 18-19 Ekim’de yapılan seçimler, başkent Kahire dahil kalan 13 vilayette ise 23-24 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Seçimlerin ilk ayağı beklenenin de üzerinde bir fiyaskoyla ve son derece düşük bir katılım oranıyla sonuçlandı. Mısır Yüksek Seçim Kurulu bugün (22 Ekim) yaptığı açıklamayla toplam 27 milyon 402 bin seçmenden 7 milyon 270 bininin oy kullandığını, böylece katılım oranının %26,5 olarak gerçekleştiğini ilan etti. Oldukça düşük olmasına rağmen, bu rakam dahi gerçeği yansıtmaktan uzak. Öncelikle 694 bin geçersiz oy var ve geçerli oylar üzerinden hesap yapıldığında katılım oranının 2,5 puan daha düşük hesaplanması gerekebilir. Çünkü Mısır gibi yoksulluğun had safhada olduğu bir ülkede mazeretsiz oy kullanmayanlara verilebilecek 500 cüneyh, yani yaklaşık 180 tl gibi bir cezayı ödememek için insanların bir kısmının sandığa gidip geçersiz oy kullanmayı tercih ettiğini düşünmek mantıklı olur.

Kaldı ki, 7 milyon oy kullanıldığı iddiası da inandırıcılıktan hayli uzak. Şöyle ki, Seçim Kurulu ilk gün sonuna doğru katılımın sadece % 1,2 olduğunu duyurmuş, bu açıklama üzerine paniğe kapılan rejim adeta seferberlik ilan etmişti. Seçimlerin başlamasından bir gün önce, 17 Ekim’de televizyonlarda Mısır halkına ve bilhassa gençlere “harekete geçin” diye seslenen Sisi’nin çağrısı karşılıksız kalınca, 19 Ekim’de İçişleri Bakanı Ahmet Zeki Bedir oy kullanmayanların para cezasına çarptırılacaklarına dair kanunu hatırlattı. Halkın vatanseverlik duygularını okşayacak şekilde askeri araçlar marşlar çalarak sokaklarda tur attı, toplu taşıma araçları seçmenleri sandığa ücretsiz taşıdı.

Ve tüm bu kampanyanın ardından 19 Ekim günü Başbakan Şerif İsmail katılım oranının %16’ya ulaştığını duyurdu. Oysa Yargıçlar Odası Başkanı Abdullah Fethi ise katılım oranının ilk günde % 2’yi geçmediğini, ikinci günde ise ancak % 6’ya ulaştığını ifade ediyordu.

Katılım oranının düşüklüğünü yurt dışı oylardan da net bir şekilde görmek mümkün. Yüksek Seçim Kurulu yurt dışındaki muhtelif 139 elçilik ve konsoloslukta kullanılan toplam oyun 30.531 olduğunu ve bunlardan 1,856’sının geçersiz olup, 28,675’ininse geçerli olduğunu açıkladı. Yurtdışında kayıtlı Mısırlı seçmen sayısının 700.000 civarında olduğu göz önüne alındığında katılımın ne kadar komik seviyelerde seyrettiğini rahatlıkla görmek mümkün.

Mısır seçimleri sadece sonuçları itibariyle değil, yöntemiyle de tarihe geçecek gibi gözüküyor. Cunta yönetimi ülkede tam bir otoriter işleyiş tesis etmiş olmasına rağmen yine de kendini güvende hissetmiyor. Seçim sisteminde yapılan değişiklik bunu yansıtmakta. Partiler için ve bağımsız adaylar için var olan kontenjan uygulamasında daha uç noktalara gidildi. Dikta rejimlerinin örgütlü toplum rahatsızlığını ortaya koyacak şekilde partili siyasetin alanı daha da daraltılırken, daha rahat kontrol edilebileceği belli olan şahıslar üzerinden bir siyasi yapı kurgulandı. Buna göre partiler için toplam sadece 120 sandalye ayrılırken, bağımsız adaylara ise 452 sandalye ayrıldı. Cuntanın onayından geçenler seçimin ilk ayağında partiler için ayrılan 60 ve bağımsız adaylar için ayrılan 226 sandalye için yarıştılar.

Resmi açıklamaya bakılırsa seçimlerin galibi ‘Mısır Sevgisi İçin’ adlı koalisyon. Bu koalisyon Sisi’ye yakınlığıyla bilinen eski istihbaratçı Semih Seyful Yazal tarafından kurulmuş ve doğrudan cunta yönetiminin icraatlarını savunan partilerin ittifakından oluşmakta. Partilere ayrılan sandalyelerin tamamının bu koalisyon tarafından kazanıldığı açıklanırken, bağımsız adaylardan seçilmeyi başaranlar ise sadece 4 kişi oldu. Bu yüzden 222 sandalye için bir tur seçim daha yapılacak.  

2012’de yapılan ve % 59 katılımla gerçekleşen özgür seçimlerde % 42 oy alan İhvan’ın ardından % 22 ile ikinci parti olan Nur Partisi bu seçimlerde ağır bir hezimet aldı. Boykot çağrılarına uymayarak cunta tiyatrosunda rol kapmaya çalışan Nur en güçlü olduğu İskenderiye, Giza gibi kentlerde dahi hiçbir varlık gösteremedi ve tek bir sandalye dahi kazanamadı. Bu şekilde 3 Temmuz 2013 gecesinden itibaren ilerlediği İslami harekete ihanet güzergahında vardığı yer tam bir bataklığa saplanmışlık oldu.

Sadece darbeyle yönetimden uzaklaştırılan İhvan değil, cunta yönetimi altında Mısır’ın nasıl koyu bir diktatörlüğe sürüklendiğine şahitlik eden gerek liberal, gerek sol partilerin de boykot ettiği, hatta bazısı Temerrüd adlı demokrat maskeli cunta kalkışmasında aktif biçimde yer almış kesimlerin de destek verdiği boykota karşın Nur Partisinin tutumu İslamilik adına yola çıkanların ilkesizliğinin nasıl bir zillete yol açtığını ortaya koydu.

Kuşkusuz bundan sonra da Sisi zulmü hız kesmeden sürecektir. Dünyanın gözü önünde gerçekleştirdiği katliamlara ve sürdürdüğü despotizme rağmen egemenlerin Sisi’ye ve Sisigillere ihtiyacı büyük. Nitekim Mısır halkının bir kez daha tabansızlığını dünyaya ilan ettiği cunta şefi Kasım ayının ilk haftasında Londra’da İngiliz hükümeti tarafından ağırlanacak. Halkına zulmeden katillerin emperyalistlerce kucaklanması gayet doğal, iki taraf için de anlamlı. Ama Moskova’da ya da Londra’da büyük devlet adamı olarak karşılanan uşakların İslam Ümmeti nezdinde bir karşılıklarının olamayacağını Allah’ın izniyle herkes görecek!