Çözüm sürecinde kritik eşik aşıldı

Kurtuluş Tayiz

Çözüm süreci birinci yılına giriyor. Sürecin geldiği aşamayı yeniden değerlendirmeye ihtiyaç olduğu kanısındayım. Süreç bitti mi, yerinde mi sayıyor, yoksa küçük adımlarla da olsa yoluna devam mı ediyor? Kısaca; çözüm sürecinin hangi aşamasındayız?

Sürecin başladığı son 11 aydır aslında bu konuyu tartışıyoruz. Fakat bu konuda ortak bir görüş olduğu da söylenemez. Bazı liberal ve solcular ilk günden itibaren sürece muhalefet etmekle meşgul. Bu çevreler, 11 ay boyunca okurlarına bu sürecin neden olamayacağını anlatıp durdu. Sürecin bittiğine dair o kadar çok gazete manşeti, haber ve köşe yazısı okuduk ki, geri dönüp baktığımızda şaşırmamak elde değil. Onlar endişe ve kaygılarını anlatırken süreç de birinci yılına girdi. Tek bir asker veya gerilla hayatını kaybetmedi. Bu durum bile bence sürecin ne kadar başarılı olduğunu ve ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor.

Ancak bu sürecin planlandığı gibi yürüdüğünü söylemek de zor. Sürecin üç aşamalı olması öngörülmüştü. Birinci aşamayı PKK’nın ateşkes ilan ederek silahlı unsurlarını sınır dışına çıkarması oluşturuyordu. Sürecin daha üçüncü ayında, yani haziranda PKK çekilmeyi durdurdu, fakat ateşkes pozisyonunu koruyarak, sürecin devamından yana tutumunu sürdürdü. Örgütün çekilmeyi durdurması süreci etkilemedi. Siyasal iktidar, verdiği taahhüde uyarak fiili olarak ateşkese uydu ve sürece bağlı olduğunu gösterdi.

Sürecin başındaki siyasal konjonktür değişmesine karşın süreç ciddi bir yara almadı. Tarafların çözüm iradesi sürüyor. Son İmralı görüşmesinin ardından Öcalan’ın verdiği mesaja bakarak çözüm sürecinde artık yeni bir aşamaya girdiğimizi söyleyebiliriz; tekrar silahlara dönme eşiği aşıldı, barış sürecinde geri dönülmez bir noktaya gelindi.

Biraz iddialı gibi görünen bu tespiti Öcalan’ın sürecin devam ettiğine yönelik verdiği mesaj ile hükümetin “silahı bırakana siyaset”yolunu açan düzenlemeyi bakanlar kuruluna sevk etmesine dayanarak yapıyorum.

Kuzey İrlanda’da IRA ile İngiltere arasında başmüzakereci olarak görev yapan Jonathan Powell, Türkiye ziyareti sırasında ilginç bir tecrübeden bahsetmişti. Powell, çözüm süreçlerinin en kritik noktasını “geri dönüşü olmayan bir eşiğin aşılması” olarak anlatmıştı. İşte son İmralı görüşmesinde Öcalan’ın verdiği mesaj, bende çözüm sürecinde artık o kritik eşiğin aşıldığını ve artık geri dönülmez noktaya geldiğimiz hissini uyandırdı.

Bundan önce defalarca yaşadığımız gibi tekrar başa dönme, örgütün yeniden silaha sarılma ihtimalinin pek kalmadığını düşünüyorum. PKK’nın silahlı şiddete geri dönmesi bana imkansız geliyor. Bence o kritik eşik aşıldı. Kuşkusuz burada sürecin tümden başarıya ulaştığını, sonuçlandığını iddia etmiyorum, değişik sorunlar yaşanabileceği gibi her an değişik provokasyonlarla karşı karşıya kalabiliriz. Fakat benim görüşüm, sürecin büyük provokasyonları atlattığı yönünde.

Çözüm süreci, Paris suikastı ve Gezi olaylarından –etkilense de- yara almadan çıktı. İran, Suriye ve Rusya’nın tam saha presine ve dayatmalarına karşın Kandil şeytana uymadı, süreci devam ettiriyor. Birinci yılında Öcalan süreci ilerletmekten yana. Başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarı, içeriden ve dışarıdan saldırılara, yıldırma girişimlerine karşı geri adım atmayarak önemli bir sınavdan geçti. Erdoğan, çözüm sürecini yürütmekte son derece kararlı. Tarafların son durumu umut veriyor, çözüm sürecinin ivme kazanarak devam edeceğini gösteriyor.

Not: Taraf‘tan ayrılan yazarlar olarak serbestiyet.com’da yeniden buluştuk. Bundan böyle burada da yazmayı sürdüreceğim. Haftada kaç kez yazacağıma ise henüz karar vermiş değilim. Adı üzerinde serbestiyet; artık ne kadar yazabilirsem. Hepimize hayırlı olsun.

Serbestiyet