M. HASİP YOKUŞ / HAKSÖZ HABER
Devlet Bahçeli’nin DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başlayan ve hemen ardından Abdullah Öcalan’ın örgüte yönelik “silah bırakma ve fesih” çağrısında bulunması, zamanlaması itibarıyla kritik ve sürpriz bir gelişmeydi. Bu iki adım, kamuoyunda “bölgesel risklerin arttığı bir dönemde Devlet aklının iç cepheyi tahkim etme ve Kürt meselesinde bir normalleşme süreci başlatma hazırlığında olduğu” şeklinde yorumlandı. Söz konusu gelişmeler, hem devletin tehdit algısında yeni bir duruma işaret ediyor hem de Türkiye’nin bölgedeki yeni koşullara uyum çabası içinde olduğunu gösteriyordu.
Önceki tecrübelerden çıkarılan derslerin de etkisiyle, bu kez sürecin daha temkinli bir tarzda, devletin farklı kurumları arasında sağlanan uyum görüntüsü eşliğinde ve belirli bir takvim çerçevesinde yürütülmesi, devlet katında hazırlıkları çok daha önceden yapılmış, planlı, programlı ve özenli bir sürece işaret ediyordu.