CHP’ye sarılarak kurtulmak mı?

Mustafa Karaalioğlu

Kapatma davasının ne anlama geldiğini kavrayabilmek için bakış açısını biraz daha genişletelim. İddianame-mahkeme ekseninden çıkıp zaten hukuki olmayan bu sürecin aslında ne kadar siyasi olduğunu ve ne kadar muazzam bir iktidar kavgasına tekabül ettiğini anlayabilelim.

162 sayfalık iddianameye rağmen iktidar partisini hedef alan ‘yargı darbesi’nin temel gerekçesi, bizzat Başsavcı’nın ifadesiyle ‘türban’dır. AK Parti üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmak için anayasa değişikliği girişiminde bulunduğu için cezalandırılmaktadır. Peki, bu özgürlük talebinin toplumdaki tabanı ne kadardır? Yüzde 80. Bir başka ifadeyle toplumun yüzde 80’i başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasını istemiş, AK Parti ve MHP’nin parlamentonun yüzde 80’ini temsil eden oylarıyla da bu değişiklik yapılmıştır.

Demokrasilerde bundan daha mükemmel bir uzlaşma istatistiği olamaz. Ama fark etmiyor, iktidar partisi bu yüzden kapatılıyor.

AK Parti’nin kapatılmasına sevineceği muhakkak olanların yorumlarına bakıldığında onlar da ülkenin karşı karşıya bulunduğu bu durumdan utanıyorlar. ‘Durun bakalım daha parti kapatılmadı’ diyerek ortalığı sakinleştirmeye çalışıyorlar. Peşinden de AK Parti’ye sıkı sıkı kapatmayı önleyecek bir anayasa değişikliği yapmaması tavsiye ediliyor. Yaparsa ülke gerilir tehdidiyle birlikte!

Tayyip Erdoğan ve arkadaşları centilmenlik dışı bir saldırıyla karşı karşıyadır. Bunu önlemek için, çözüm olacağına inandıkları her adımı atabilirler. Unutmayalım ki kaderleri, daha 10 ay önce 367 rezaletine imza atan bir heyetin elindedir. O heyet ki CHP’nin kendisine yaptığı bütün kritik başvuruları kabul etmiştir. Bizler; yazanlar, çizenler, konuşanlar hukuka sonuna kadar güvenmeyi tavsiye etmeye devam edebiliriz ama AK Parti’den bunu beklemek haksızlık olur.

Bununla birlikte, hem 367 rezaleti hem de diğer CHP bağlantılı iptal örnekleri bir başka tehlikenin varlığını da işaret ediyor.

Anayasa değişecek olursa elbette AK Parti hakkındaki dava daha önceki örneklerinde yaşandığı gibi düşecektir. Ama hukuk varsa...

Biz hukuk var zannederken, CHP 68 ve 69. maddelerde yapılacak bir değişikliği mahkemeye iptal ettirebilir mi? Buna cesaret edilebilir mi? Pekala mümkün ve kim edemeyeceğini söyleyebilir...

Ya da konu referanduma gidip, değişiklik halk tarafından da onaylandıktan sonra bile mahkeme o değişikliği hesaba katmayabilir mi?

Cumhurbaşkanı’nın yargılama şartları anayasada apaçık belliyken bunu dikkate almayan; bırakın hukuku, devlet geleneğini de bir kenara iten mahkeme millet iradesini yok sayarsa ne olur?

Ne olacak, bugün yargılama kararı aldığı parti de aynı iradenin temsilcisi değil mi?

Hepsi olabilir. Her şey mümkündür.

Zira bu adı konulmamış bir savaştır ve siz çıkış için bir köprüden geçmeyi planlayabilirsiniz ama siz vardığınızda orası bombayla havaya uçurulmuş olabilir. Hukuka güvenerek yola koyulabilirsiniz ama bir adım sonra azgın sularla boğuşuyor olabilirsiniz.

Şimdi AK Parti’ye teklif edilen uzlaşma önerisinin içinde kapatmayı sineye çekmesi, küçülmesi, anayasa değiştirmek gibi boş hayallerden vazgeçmesi ve bütün bunları yaptıktan sonra da CHP ile el sıkışmasıdır. Ki zaten bu parlak fikir sandıkta şansı kalmayan ve toplumsal meşruiyetini yitiren CHP’ye merkezde güç aktarma planının açık edilmesidir.

Ülkeyi planlı, programlı ve ‘kasıtlı’ bir gerilime sürükleyenlerin birdenbire şimdi ‘Türkiye 12 Eylül’e de Demirel-Ecevit küslüğü yüzünden geldi. Tayyip bey bir an önce Baykal’a gitsin’ demeye başlamaları da bu planın yeni halkası olmalıdır.

Ürettikleri kaosu, kendi istedikleri mekanizmayla da Erdoğan’a yönettirmek istiyorlar. İki lider el sıkışmazsa bir darbe mi olacak yoksa? Çok korkutucu! AK Parti’ye karşı darbe zaten oldu...

Buradan Baykal’ın delaletiyle çıkmak da imkansız çünkü her ne kadar hukuk darbesinin felsefesi CHP fikriyatından ibaretse de bu partinin politikası artık marjinaldir. CHP, toplumun ortak kararıyla merkezden marja taşınmıştır; ana fikir değil, ‘kurucu’ irade hiç değildir. Baykal ve arkadaşları muhaliflerden bir muhalif statüsüne indirilmişlerdir.

Ayrıca, zaten ne Baykal Ecevit’tir, ne de temsil ettiği siyasal güç ve irade bir zamanların CHP’sidir.

Star gazetesi