CHP eleştirisi yapmak için Mustafa Kemal’e sığınmak!

RIDVAN KAYA

“Atatürk yaşasaydı” diye başlayan tutarsızlık zincirine her gün yeni halkalar ekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da CHP’yi tokatlamak için aynı argümana sarıldı. 

Mustafa Kemal’e sığınmak, ondan destek almak Türkiye siyasetinin en bariz özelliği. İktidarından muhalefetine, İslamcı bilineninden solcusuna, liberaline, demokratına kadar herkes aynı kirli suyu adeta kana kana içiyor. Bu tutumun siyaseti nasıl güdükleştirdiği, kişiliksiz ve anlamsız hale getirdiği ise pek kimsenin umurunda olmuyor.

Elbette itikadi bir bağlılıkla resmi ideolojiyi ve kurucusunu yücelten, kutsayanlar yanında, muhatap aldığı farklı kitleleri ikna edip siyasi hedeflerini gerçekleştirebilmek ya da devletlû zevata yaranabilmek için bu tazim ve bağlılık söylemine sarılanlar çok. Yine politik rakiplerini dövmek için Atatürk sopasına sarılmayı rahatlıkla içselleştirebilenler de mevcut. Bu yapılanın kişilikli bir siyaset iddiasını nasıl çürüttüğü önemsenmediği gibi, ortaya konan tezlerin, söylemlerin tarihi gerçeklerle ne kadar bağdaştığı ise hiç mi hiç umursanmıyor.

10 Kasım bu tutarsız, ilkesiz tutum alışın mebzul miktarda örneklerini bolca yaşadığımız günlerden biri olma özelliğiyle öne çıkıyor. Türkiye siyasetinin ve daha genelde toplumsal yapısının çocuksuluğu, gerçeklik kaygısının zayıflığı, gelişmemişliği konuşmalarda, mesajlarda, toplantılarda ve tapınma ritüellerinde bariz biçimde sergileniyor. 

Bu gün vesilesiyle düzenlenen törenlerden birinin de Atatürk Dil, Kültür ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından organize edildiğini ve burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bir açılış konuşması yaptığını öğreniyoruz. Her ne kadar Erdoğan ‘İstiklal Harbi’ söylemiyle dolaylı biçimde bu sürece Mustafa Kemal’i de monte ediyor gözükse de aslında Türkiye’nin yaşadığı tarihsel sürece ve bugün için taşıdığı misyona dair sözleri Kemalist resmi ideolojik söylemle pek bağdaştırılabilecek sözler değil. Ne var ki Türkiye siyasetinin ilke ve içerik yoksunu tutumu bir kez daha tekrar ediliyor. Ve Erdoğan da kendi ürettiği bir Müstafa Kemal imajı üzerinden konumunu ve söylemini temellendirme çabasına girişiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir şey daha yapıyor. Rakibi CHP’yi Mustafa Kemal üzerinden küçültmeye, mahkûm etmeye çalışıyor. Erdoğan’ın sözleri arasında şu cümleleri dikkat çekici:

“…Emin olun Gazi hayatta olsaydı bunları CHP’den sopayla kovalardı. Gerçi bunların mevcut yapısı içinde Atatürk o partinin kapısından içeri sokulur muydu? Bilmiyoruz...”

Bu ne şimdi, siyaset mi?

Erdoğan CHP’ye Mustafa Kemal üzerinden yüklenirken ve Mustafa Kemal dönemini ve uygulamalarını bu şekilde yüceltirken söylediklerine inanıyor mu? Eğer inanarak söylüyorsa Mustafa Kemal’i ve dönemini hiç tanımıyor, bilmiyor demektir. Yok, politik rekabet mantığıyla ve inanmadığı bir şeyi söylüyor ise bu da siyaset için hakikatin feda edilmesi anlamına gelir ki, bu daha da felaket bir durumdur.

Ve unutmayalım ki, insanlar eğer inandıkları gibi konuşmaz ve yaşamazlarsa, zaman içinde mutlaka konuştukları ve yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.

Ne olur yapmayalım, dünyevi birtakım hedefler için olduğumuzdan farklı davranmayalım! İnanmadığımız şeyi söylemeyelim, iman ettiğimiz ilkeleri, değerleri örselemeyelim, lekelemeyelim! Dünyevi planda bu bizi bir yerlere taşısa da ahiretimiz için hüsran demektir. Kaldı ki kendimiz olmaktan uzaklaştığımızda, dünyevi zeminde de geleceğimiz yerin bir önemi, değeri, anlamı yoktur. Ne mutlu emrolundukları gibi dosdoğru olanlara!