Birebir Davet ve Faydaları

MUHLİS KILIÇ

İslama davet sorumluluğu, bütün müslümanların yerine getirmesi gereken bir sorumluluktur ve bu yönüyle davet bütün müslümanlara farzdır. Hiç bir müslüman kendini bu farziyetten alıkoyamaz.  Daha önceki yazılarımızda insanları islam'a davet ederken onları tanımanın önemi üzerinde durmaya çalışmış ve insanları tanımanın da ancak onlarla vakit geçirmekle gerçekleşeceğini söylemiştik. Birebir davet, insanları tanımanın, onların durumlarına göre davetimizi programlamanın adıdır. Bu anlamda birebir davet, en etkili yöntemlerdendir.

“Benim ve sizin durumunuz; ateş yakıp da, ateşine cırcır böcekleri ve kelebekler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.” (Müslim, Fezâil 19; Rikâk 26; Tirmizî)

Böyle buyuruyor Resûlullah (a.s). Bugünün davetçileri olarak bizlerde ateşe doğru yürüyen insanları, ateşe giden yoldan alıkoyup Allah’ın dosdoğru yolu üzere olmaya çağırmalıyız. Bunu yaparken insanların, bizlerin elinden kaçmaya çalışacaklarını unutmamak birebir davetin önemini ortaya koyar. Ateşe doğru yürüyen yüzlerce insana hep birden; ‘Ey insanlar dönün o yoldan, bu gittiğiniz yol yol değil.’ demekle her biriyle tek tek ilgilenip onları uyarmak bir değildir. Bu durum böyle olmakla beraber herkese birebir davet ile gidemeyeceğimizi de belirtmekte fayda vardır. Elbetteki toplumun tamamına dönük programlarımız olacak, olmalıdır. Bu genel programlarda adından da anlaşılacağı üzere daha genel, toplumun anlayabileceği, İslamın temel meseleleri üzerinde durmaya çalışmak gerekir. Çoğu zaman genel katılımlı programlarda biraz daha özel diyebileceğimiz konuların konuşulduğunu, oraya gelen insanların bu anlamda konuya çok ilgili olmadıklarını görüyoruz. Bu bağlamda eğer daha özel gündem maddeleri konuşulacaksa programa katılacak kişileri ona göre belirlemeye dikkat etmek gerekir.  

Daha genel programlarda konuşmacı, konuşmasının seyrinin nasıl olacağını belirleme konusunda zorlanır. Çünkü oraya gelen insanların bilgi seviyeleri, bir meseleyi kavrayış biçimleri birbirinden farklıdır. Bu anlamda bu tarz programlar daha az verimlidir. Birebir davette ise durum böyle değildir. Birebir davet, muhattabın özellikleri göz önünde bulundurularak yapılır. Bu davetin sağlıklı ilerleyebilmesi için gereklidir. Bu bağlamda muhattabının ihtiyaçlarını bilmek ve muhattaba ona göre davranmak gerekir.

Toplu programlarda oluşturalamayan sıcak ve samimi ortam, birebir davet ile daha rahat bir şekilde oluşturulabiliyor. Bu sıcak ve samimi ortamda muhattap, davetçiye sormak istediklerini de çok rahat bir şekilde sorma imkanı elde ediyor.

Birebir davette en önemli husus, davetçi ile muhattap arasında bir güvenin tesis edilmesi gerektiği hususudur. Davetçi, bu güvenin tesis edilmesi için elinden gelen çabayı göstermeli ve muhattabının müsait anlarını kollamalıdır. Bu güvenin oluşabilmesi için fedakarlıkta bulunması gerektiğini ve davet çalışmalarını, karşılığını sadece Rabbinden bekleyerek yapması gerektiğini unutmamalıdır. Muhattabının özel sorunlarıyla ilgilenmek, problemlerinin çözümü için uğraşmaya çalışmak da güvenin ve kardeşliğin oluşmasında etkilidir. Bu bağlamda davetçi, muhattabı eğer bir öğrenciyse onun dersleriyle ilgilenmeli, işsizse onun bu problemiyle ilgilenmeli ve ona iş bulmaya çalışmalıdır.

Muhattap ile davetçi arasındaki ilişki belirli bir seviyeye geldikten ve güven problemi ortadan kaldırıldıktan sonra muhattaba, İslamın en temel meseleleri olan iman meselelerini anlatmak gerekir. Bunu yaparken Kur’an’ın metodundan faydalanıp muhattabın dikkatini etrafımızda gördüğümüz kevni ayetlere çekmemiz işimizi kolaylaştıracaktır.

İman meselelerinden sonra muhattaba Allah’a nasıl kulluk yapılacağı ve farz ibadetlerin neler olduğu ile ilgili bilgiler verilmelidir. Burada ibadet kavramının doğru bir şekilde anlatılması ve İslamın hayatın her alanını kuşatan bir din olduğunu belirtmek büyük önem arz eder.

Muhattabımıza, kendisinin de bir davetçi olup insanların hidayetine vesile olmaya çalışanlardan olması gerektiğini söylemek davetin yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Hiç unutmam, lise dönemimizde gittiğimiz bir camideki imam bizlere şu konuşmayı yapmıştı:

‘’Gençler hepiniz matematik dersini bilirsiniz. Bir müslüman tek başına olduğunda 20’dır,  yani birdir. Bir kişi ile ilgilenmeye başladığında iki kişi olursunuz, yani 21 oldunuz. Sonra ikiniz başka iki kişi ile ilgilenmeye başlarsınız oldunuz mu 22 yani dört kişi. İşte bu böyle devam eder, sonra bir bakmışsınız ikinin bilmem kaçıncı derecesi.’’

Özelde İslam davetçilerinin, genel anlamda da İslami cemaatlerin aradan yıllar geçmesine rağmen aynı yerde saymaya devam etmeleri birebir davetin öneminin yeteri kadar anlaşılmadığını gösterir. Birebir davet, istisnasız bütün peygamberlerin uyguladığı bir yöntemdir. Bu yönüyle birebir davet, çekirdek kadronun yetişmesini sağlar. İşte peygamber efendimiz (a.s)’ın Darul Erkam’da yetiştirdiği kimseler bu kadroyu oluşturuyordu. Ve İslam o dönemde dünyanın dört bir yanına onların omuzlarında yayıldı. Öyleyse bizlerde yaşımız ne kadar ilerlerse ilerlesin, kendilerine birebir davetle İslamı anlatacağımız kişiler aramalı ve bulmalıyız ki, bir zincirin halkalarına benzettiğimiz davet devamlı olsun ve yeryüzünde İslami düzenin inşa edilmesini talep edenlerimizin sayısı artsın.

Allah’a yaklaşmaya vesile arayanlara selam olsun..