Iraklı televizyon muhabirinin Bush'a ayakkabı fırlatışı herhalde işgale dair zihinlerde iz bırakacak en anlamlı eylem olsa gerek. Muntasar el-Zeydi'nin ayaklarından çıkarıp fırlattığı bir çift ayakkabı sadece Bush'un veda ziyaretine değil bir döneme damgasını vurdu adeta.
Ayakkabıları fırlatırken, "bu, Irak halkının güle güle öpücüğü" diyerek Bush'un sözlerini adeta ağzına tıkamasının göstergesel anlamı sergilenen direnişten daha çok konuşulacak türden.
Her türlü insanlık çizgisinin aşıldığı işgalin üzerine söylenecek bütün anlamlı söz çabaları yetersiz kalacaktır. İnsanlığın tükendiği bir zeminde insanlık onuru adına konuşmaya kalkan birine ancak ironik bir karşılık verilebilirdi.
Eğer Bağdat'ın işgali bir dönemin başlangıcı sayılacaksa, Bush'un suratına atılan bir çift ayakkabı da bir dönemim bitişini sembolize ediyor. Bundan böyle Irak'ı işgal eden muzaffer Bush imgesinden daha ziyade Bağdat'ta suratına bir çift ayakkabı fırlatılan Bush imgesi hafızalara kazınacak. Bir işgalin akıbeti, bir "özgürleştirme savaşı"nın vicdanlardaki karşılığı olarak bu resim tarih kitaplarına geçecek. İnsanlığın onuru ve aklıyla dalga geçen Bush anlayışına bir çift pabuçtan daha anlamlı karşılık ne olabilirdi ki?
Nitekim, olayın televizyon ekranlarına düşmesinden hemen sonra insan zekasının en muhteşem ürünü kara mizah devreye girdi. Televizyon muhabiri Zeydi'nin fırlattığı ayakkabılara fiyat biçenler çıktı. İsmini açıklamayan bir Irak vatandaşı fırlatılan ayakkabılara 10 bin dolar vereceğini belirtmiş.
Benzer işgali yaşayan Afganistan'da gazeteciler Zerdari'nin yapacağı basın toplantısı öncesinde birbirleriyle ayakkabı şakası yapmışlar.
Irak halkı Zeydi'yi kahraman ilan etmiş…
Bush'un pabucunu dama atan bu pabuç eylemi, postmodern çağa uygun bir savaş tarzının da habercisi olabilir. Asimetrik savaş adına dünyanın simetrisini bozan Bush'a verilecek asimetrik cevap bu türden olabilirdi.
Yüzbinlerce asker, teknoloji harikası bombalar, akıllı füzelere karşı asimetrik savaş. Asimetrik savaşın en büyük özelliği nerde ne zaman ve nasıl karşınıza çıkacağının belli olmaması. Gurur ve kibrin gözlerini kararttığı güçle entelektüel miyopluğun, vicdanın ve insan zekasının birleştiği çizgide ortaya çıkan bu 'acı mizah'la baş ettiği görülmüş değildir.
Basın meslek ilkelerini çiğneyerek, nesnelliği bir kenara bırakarak, gazeteci olmaktan önce insan olduğunu haykırarak "veda öpücüğü" fırlatan bu adam kimi basın organları ve aklı hür, vicdanı hür aydınlar tarafından lanetlenecektir. Aklı ve vicdanı hür aynı kalemlerin yüzbinlerin kanına mal olan; Müslüman Irak toplumunu kin ve öfkeye boğan, tarihte tanık olmadığı etnik ve mezhebi öfkelerin tohumlarını ekerek, demokrasi ve özgürlük adına işgale alkış tutanların asgari ahlak ilkeleri açısından sorgulanmadığı bir ortamda etikten bahsetmelerini yadırgamamak gerek.
Fırlatılan ayakkabılar, insanlık onurunu ayaklar altına alınışına bir gönderme olarak sahibine iade etmektir. Aslında Bush'un suratına atılan ayakkabılar onun kendini göreceği aynadan başka bir şey değil.
Irak halkı adına Bush'un kendiyle yüzleşmesi için metaforik bir ayna sunuldu. Belki derinlerde bir yerde bir kırıntı kalmışsa onu açığa çıkarabilir.
Bir çift ayakkabının bir medeniyete ayna olacağı kimin aklına gelirdi?
Bir ayakkabı da sen at! Belki bir yerlerde saklı kalan insanlık duygusuna çarpar.
Bir ayakkabı da sen at! Belki tarihe geçecek bir iz bırakırsın.
YENİ ŞAFAK