Bayrak ve İstiklal Marşı ve saygı duruşu üzerine..

Abdurrahman Dilipak

Geçen hafta Erzurum - Ağrı hattındaydım.. Üniversitede öğrenci derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katıldım.. Sıcak bir ilgi vardı. Toplantı sonrası vakıfta öğretim üyeleri, STK temsilcileri ile öğrencilerle tekrar bir araya geldik. Erzurum’da konumuz 28 Şubat, Ağrı’da kadın hakları idi.

Üniversitelerde giderek artan bir hareketlilik sözkonusu..

Erzurum’da, toplantının açılışında bir saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı okunması için ayağa kalkmaya davet edildik.. Hani şu önce boru öttürülüyor, sonra da sanırım Ankara senfoni orkestrasının çaldığı o marş.. Bazıları sadece enstrümental, bazısı seslendirilmiş şekilde çalınıyor. Bazılarına dinleyiciler de katılıyor, bazılarında sadece  dinliyorlar..

Belediye salonları da dahil, her meydana herkes, her boş buldukları alana büst, boş buldukları duvara Atatürk resmi ya da Atatürk köşesi yerleştirmeye çalışan birileri var ya. Her salonu kocaman kocaman Türk bayrakları, kürsüye Türk bayrağı… Bir de bayrak kadar büyük Atatürk resmi. Kongrelerde görüyorsunuz bir de o büyüklükte genel başkan resmi.

Bazı yerlerde Cumhurbaşkanının ve Başbakanın dev resimleri..

Ya hu, bu ne zamana kadar böyle devam edecek?!

Geçen gün bir müdürün odasında 4 Mustafa Kemal objesi vardı.. Masada mini büst, duvarda takvim, vecize, resim.. Biri bir şey yapıyor ve kimse bir daha onu yerinden indiremiyor..

28 Şubat’ta bazı komutanlar, aynacı-çerçevecilerle anlaşmış, yüzlerce büst yaptırmış, dernek vakıf, okul aile birliği, her yeri arayıp, 10 liralık şeyleri zorla yüz liraya 3-5 tane, bu kuruluşlara pazarlamışlardı.. O resimler, büstler, heykeller de hâlâ asıldıkları-konuldukları yerlerde duruyor..

Altan’dı sanırım “Beton Mustafa” diye bir yazı yazmıştı o zaman, Fiber Mustafalar kaplamıştı her yanı.. Sultanbeyli’ye dikilen heykeli biliyorsunuz.. Bunlar darbecilerin hatıralarını taşımanın ötesinde, bir meydan okumanın, güç gösterisinin bir hatırası olarak hep bakanlara acı yaşatıyor.. Hatırlarsanız, 12 Eylül’den sonra herkesi bahçeye toplayıp, defalarca İstiklal Marşı okutuyorlar, iyi okuyamayanları öldüresiye dövüyorlardı..

Boşuna Kürtlerde Türk karşıtlığı oluşmadı. Dağa-taşa Ne Mutlu Türküm Diyene diye yazdılar.. Her il ve ilçede Cumhuriyet Lisesi, Atatürk Lisesi, Atatürk Parkı..

O geleneğin devamı bugünki bu törenler. Hâlâ bazan kürsüye sunucu çıkıyor, programı okuyor ve son bir kelime: Arz ederim.. Yok artık! Ya! Dilekçelerden bile kaldırıldı bu ifade. Bütün bunlar militarizmin dayattığı ritüeller..

İsteyen yapsın.. Ama bunu bir zorunluluk gibi dayatmak anlamsız. İsteyen odasına 10 tane Mustafa Kemal resmi assın, on tane vecizesini yazsın. O, onun bileceği bir şey. Ama her duvara Atatürk kabartması ve ille de, ilgili ilgisiz bir söz yazmak anlamsız..

Artık indirin bu levhaları, resimleri, kaldırın bu büstleri. Korkmayın..

Bunlar bir saygısızlık işareti de değil aslında. Kemalisti bile böyle yapmakla doğru bir iş yapmış olur. Çünki bu dayatma Mustafa Kemal’in değerini artırmıyor onu söyleyeyim..
Şu habere bakar mısınız?

“Nursima KESKİN - Kerim Burucu/Erzurum, (DHA) - Atatürk Üniversitesi ‘Genç Vizyon’ kulübünün düzenlediği ‘Bin yıllık darbe 28 Şubat’ adlı konferansa katılan gazeteci- yazar Abdurrahman Dilipak, açılışın İstiklal Marşı ile yapılmasını eleştirdi. Dilipak, “Bu tür sivil toplantılarda İstiklal Marşı okunmaz. Bayrak töreni, saygı duruşu filan da yapılmaz. Devlet başkanı, vali, ülkeyi ilgilendiren bir mesele varsa bu törenler yapılır” dedim diye, haber yapılmış.. Doğruyu yaparsanız bu haber oluyor. İşe bakar mısınız?

Yasa şöyle der: “4409/1 md.) Bayrağın; nerelerde daimi olarak çekilmeyeceği, hangi kapalı yerlere konulacağı, nerelere fon olarak takılacağı veya asılacağı, kamu kurum ve kuruluşlarından başka yerlerde ne zaman ve nasıl çekileceği, Türk Silahlı Kuvvetleri yüzer birliklerinde ve Türk Bandıralı ticaret gemilerinde Bayrak çekme ve indirme zamanları ile Bayrak çekilirken ve indirilirken yapılacak törene ilişkin hususlar, tüzükte gösterilir.” Merak eden sayısını verdiğim yasaya bakar. Birçok kişi, aslında bu konuda suç işliyor. Ama farkında değil.

İstiklal Marşımızın Çalınıp Söyleneceği Mekanlar ve Zamanlar ise genel olarak şöyle düzenlenmiş: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreni başlarken. Zafer Bayramı’nda geçit töreninden önce. Öteki resmi bayramların tören başlangıcında. Devlet başkanlarına yapılan karşılama ve uğurlama törenlerinde. Bayrak çekme ve indirme törenlerinde. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Valiler ve Yüksek rütbeli komutanlara yapılan karşılama ve uğurlama törenlerinde, Uluslararası spor karşılaşmalarında. Yabancı elçilerin kabullerinde. Askeri birlik, okul ve kurumlarda yapılan törenlerin başlangıcında. Devlet başkanının bulunacağı özel törenlerde. Devlet büyüklerinin Anıtkabir ziyaretlerinde ve diğer hallerdeki Anıtkabir ziyaretlerinde. Askeri birliklerin yemin törenlerinde, Kişilere devlet madalyası takma törenlerinde. Okullarımızda yapılan bayrak törenlerinde.. Eskiden vakıf, dernek, oda her yerde okuturlardı. TRT de yayınına İstiklal Marşı ile başlar, İstiklal Marşı ile kapatırdı.. İsteyen yasaya, yönetmelik ve genelgelere bakabilir. Benim söz ve yazım, İstiklal Marşı ve bayrağa saygısızlık değildir. Yapılan iş yasaya aykırıdır ve bu işin bu şekilde yapılagelmesi bu değerlere karşı saygı anlamı da taşımaz.

Hani bunu haber yapan, bu konuda ahkam kesenler, aslında işin aslını bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar. Zira cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür. Darbecilerin militarist dayatmalarının zihinlerdeki tortusu, bu itiraz ve yorumlara sebeb olmaktadır. Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT