Başsavcı darbeci partiye dava açacak mı?

Ahmet Kekeç

Vural Savaş’ın, Sabih Kanadoğlu’nun, ‘demeç insanı’ Nuri Ok’un yapmadığı işi neden kıymetli Başsavcı Abdurrahman Bey’imiz yapmasın?

Evet, AK Parti’nin ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı’ olduğu, Abdurrahman Yalçınkaya’nın yoğun gayreti, Anayasa Mahkemesi’nin kendi içinde dengeli ama bir o kadar da dengesiz kararıyla tescil edilmiş oldu.

İyi mi oldu?

Bence kötü oldu

Birincisi, bu kararın herhangi bir inandırıcılığı yok.

İkincisi, laiklik karşıtı eylemlerin odağı ilan edildiği halde AK Parti oylarını sürekli artırıyor. Mahkeme ‘kapatma’ yönünde karar verseydi, oy oranı daha da yükselecekti.

Üçüncüsü, Anayasa Mahkemesi üyelerinin ‘laiklik’ten anladığı şeyle, laiklikten anlaşılması gereken şey çok farklı. Bu farkın fark edilmesi için, üyelerin dünya görüşlerine, siyasal tercihlerine, atama kriterlerine, özellikle de kim tarafından atandığına bakmak iktiza.

Bir de laikliğin çağdaş yorumu ya da tanımı var ki, bu konuda değerli üyelerden ‘epistemolojik bir gayret’ beklemiyoruz.

Demek ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımız ve Anayasa Mahkememizin değerli üyeleri ‘laiklik’ konusunda çok hassaslar...

Biraz demagojik olacak ama, ben aynı hassasiyeti ‘demokrasi’ konusunda da göstermelerini beklerdim.

Hálá bekliyorum...

Hatırlayacaksınız, Başsavcı iddianamesini yazarken, bugün ‘sanık’ mevkiinde bulunan kişi ve kuruluşların eylemlerini de ekleştirivermişti iddiaları arasına.

Mesela, Danıştay tetikçisinin ‘varlığını’ ve bu tetikçiyi özendiren (her türlü lojistiği sağlayan) devasa ‘Ergenekon’ yapılanmasını (nedense) iktidar partisinin ‘suç’ hanesine kaydedivermişti.

Danıştay baskını ‘gericiliğin yükselişine’ örnekti Başsavcı’ya göre.

Bir süre sonra, Başsavcı’nın iddiaları, sanık sandalyesine oturdu.

Çünkü, Danıştay baskını, iddia edildiği gibi ‘laiklik karşıtı eylemlerin yükselişini’ değil, tam tersine ‘demokrasi karşıtı eylemlerin yükselişini’ gösteriyordu bu gerçek bir başka iddianameyle tescil edilmiş oldu.

Şunu demek istiyorum:

Sanık sandalyesine oturanlardan biri, elan ‘demokrasi karşıtı eylemlerin odağı’ olan bir partinin genel başkanlığını yürütüyor ve bu durum Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak Abdurrahman Yalçınkaya’yı da ilgilendiriyor.

Gelgelelim, Abdurrahman Bey’de ‘tık’ yok.

Neden bu partiyi ve darbeciliği tescilli genel başkanını mercek altına almıyor?

Neden şöyle ‘esaslı’ bir iddianame yazmıyor?

Demokrasi, laiklikten daha mı az önemlidir?

Bu partinin genel başkanı, ‘İlericilerin tankları var’ deyip, TBMM’den çıkan meşru hükümete savaş açtığında Vural Savaş ve ardılları susmuştu.

Bu genel başkan her türlü istihbarat oyununun içine girebilir?

Her türlü ‘kripto’ ve gizlilik derecesi yüksek belgeyle siyasi manipülasyona kalkışabilir.

Her türlü ‘kışkırtıcılığa’ kalkışabilir.

Terör örgütünü ziyaret edebilir.

Terör örgütünün kampında ‘askeri törenle’ karşılanabilir.

Darbecilik ve cuntacılık oynayabilir.

Ama, laiklik hassasiyeti yüksek hiçbir Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı çıkıp, ‘Ne oluyor?’ diye sormaz.

Hadi görelim sizi Abdurrahman Bey, öncüllerinizin imtina ettiği şeyi yapın, ‘demokrasi karşıtı eylemlerin’ de cezalandırılabileceğini gösterin.

STAR