Başak Demirtaş adaylıktan neden çekildi?

M. HASİP YOKUŞ

Başak Demirtaş,20 Ocak günü eşi Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevinde ziyaret ettikten bir gün sonra verdiği röportajda: “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partsi’nden (Dem Parti) bize bir öneri gelmedi ama halk ister, partimi de uygun görürse, demokrasi ve toplumsal barışın önünü açacağına inanırsak düşünebiliriz. Bu durumda birilerine kazandırmak veya kaybettirmek için değil, İstanbul’da kazanmak için yarışa gireriz ve iddialı oluruz.” Şeklindeki açıklaması siyasi gündemi derinden sarstı.

Bu sarsıcı etki, Başak hanımın siyasi ağırlığından ziyade Selahattin Demirtaş’ın eşi olması nedeniyle sembolik bir figür olmasından kaynaklanıyor. İlave olarak, yerel seçimlerin hem iktidar hem de muhalefet cenahı açısından İstanbul’a odaklanmış olması sebebiyle bu adaylık; AK Parti’ye kazandırma, CHP’ye kaybettirme klişesi üzerinden tartışıldı. İlave olarak, Selahattin Demirtaş’ın Kandil ve DEM Parti’ye şah çektiği şeklinde değerlendirmeler de yapıldı.

Öncelikle şu hususları belirtmekte fayda var.

Birincisi, DEM Parti’nin AK Parti’ye kazandırma niyet ve amacı taşıması eşyanın tabiatına aykırıdır.

İkincisi, Selahattin Demirtaş’ın DEM Parti tabanında önemli bir karşılığı olmakla birlikte Kandil ve DEM Parti’yi karşısına alacak imkân, kabiliyet ve cesaretten yoksundur.

Kürt Sorununun kalıcı bir şekilde çözümü için ateşten gömlek giyerek yola koyulan Erdoğan’ı yarı yolda bırakarak onu Kürtlerin baş düşmanı konseptine yerleştiren irade, böyle bir işbirliğine asla müsaade etmez. Hele ki bu işbirliğini ‘Demirtaş’ın hapis cezası mukabili’ ucuz bir gerekçe ile temellendirmek çok komiktir.

Kürt Sorununun kardeşlik temelli çözümü için doğru adres AK Parti ve Erdoğan’dı. 7 Haziran seçimleri öncesinde düşük yoğunluklu, seçim süreci ve sonrasında ise çok daha hırçın bir tarzda sergilenen Erdoğan karşıtlığı esasında çözüm iradesini baltalamaya yönelikti. MHP’nin de ortağı olduğu bir koalisyonu dışarıdan destekleme pahasına Erdoğan düşmanlığı yapan bir siyasetin makul bir izahı yoktur. Rojava diye isimlendirilen Suriye’nin kuzeyindeki oluşum da aynı şekilde Türkiye karşıtlığı üzerinden yol almaya çalışıyor.

Hatırlanacağı üzere S. Demirtaş bir önceki seçimde partisinin henüz kesinleşmiş bir kararı olmadan “Yürü Kılıçdaroğlu arkandayız” diyerek partisine emrivakide bulunmuştu. Bu seçimde de partisine danışmadan ve resmi başvuruda bulunmadan eşinin İstanbul’dan adaylık niyetini beyan etmesi, Demirtaş’ın parti tabanında kendisine yönelik güçlü teveccühün farkında olarak parti yönetimi ve Kandil tarafından ‘görmezden gelinmesine’ cevap veren siyasi manevralar şeklinde değerlendirmek gerekir. Kısacası Demirtaş, partisinin kendisini yok saymasından rahatsız, partisi de Demirtaş’ın partinin kurumsal işleyişini hiçe sayarak başına buyruk fevri şekilde hareket etmesinden rahatsız ama iki tarafın da bir birlerini gözden çıkarmaya güçleri yetmiyor. Ortak çıkar ve menfaatler onları uyumlu görünmek mecburiyetinde bırakıyor. Nitekim, Başak Demirtaş’ın İstanbul adaylığından vazgeçtiğini beyan eden açıklamalardan sonra gerek DEM Parti’den, gerekse Selahattin/Başak Demirtaş çiftinden gelen sıcak mesajlar, birliktelik görüntüsünü vermeye yönelik zorunluluktan kaynaklanıyor.

DEM Parti’nin yerel seçimlere ilişkin tutumuna gelince;

Başak Demirtaş’ın İstanbul’da aday olması durumunda, seçilme şansı zaten düşük olan İmamoğlu’nun yeniden seçilmesi büsbütün imkânsız hale gelecekti. Perde gerisinde bu partiyi yönlendiren iradenin tabi ki buna gönlü razı olmazdı. CHP ile DEM Parti arasında, Adalar ve Esenyurt belediyeleri karşılığında DEM’in İstanbul, İzmir, Aydın, Bursa ve Balıkesir gibi illerde aday çıkarmaması pazarlıkları devam ediyor. DEM’in bu küçük tavize razı olarak bu illerde CHP’yi destekleyeceğini tahmin ediyorum.

DEM Parti bu saatten sonra hangi kararı alırsa alsın partisindeki erimeyi durdurması mümkün değil.

Başak Demirtaş’a gelince; CHP ile pazarlıkların olumlu neticelenmesi durumunda Adalar, DEM’in tek başına seçime girme kararı alması durumunda ise seçilme şansı yüksek ve sembolik değeri olan Diyarbakır’dan aday gösterilmesi sürpriz olmaz.