Balyozcular önce Sivas zulmünü itiraf etsin!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Bal­yoz­cu­lar ada­let is­ti­yor­lar­sa, ön­ce Si­vas zul­mü­nü iti­raf et­me­li­ler.

Si­vas’ta­ki zul­mü gör­me­yen­ler, ona ses­siz ka­lan­lar, ne an­la­tır­lar­sa an­lat­sın­lar, bir ku­la­ğım­dan gi­rer, ikin­ci­sin­den çı­kar.

Bu­nu, “Bu zul­mü gör­mü­yor­sa­nız, si­ze de zu­lüm hak­tır” an­la­mın­da söy­le­mi­yo­rum.
“Dü­rüst ol­du­ğu­nu­za inan­mı­yo­rum, ina­na­mı­yo­rum” an­la­mın­da söy­lü­yo­rum.
Ne­dir, Si­vas’ta ya­şa­nan zu­lüm­ler?..

Han­gi bi­ri­si­ni sa­ya­yım?

Bir kaç ta­ne­si­ni, öz ola­rak ak­ta­ra­yım.

1) Si­vas da­va­sın­da, ta­bii ha­kim il­ke­si çiğ­nen­miş­tir. Si­vas Ağır Ce­za Mah­ke­me­si ye­ri­ne, ha­di di­ye­lim ki te­rör su­çu ka­bul et­ti­niz, Kay­se­ri DGM ye­ri­ne, An­ka­ra DGM’de yar­gı­la­ma ya­pıl­mış­tır.

Bu şu­na ben­zi­yor. Bal­yoz pla­nı, id­di­aya gö­re İs­tan­bul’da or­ga­ni­ze edil­di­ği hal­de, tu­tup Ada­na Özel Yet­ki­li Mah­ke­me­si’nde yar­gı­la­ma ya­pı­yor­su­nuz.

Olur mu böy­le saç­ma­lık?

Ol­maz. Ol­ma­ma­lı.

Ama Si­vas da­va­sın­da iş­te bu, ma­ale­sef ol­du..

2) O gü­ne ka­dar­ki Yar­gı­tay’ın müs­ta­kar iç­ti­had­la­rı­na gö­re, “Ana­ya­sal dü­ze­ni ceb­ren de­ğiş­tir­me” su­çun­da, suç­la­nan­la­rın bu su­çu iş­le­me ka­pa­si­te­le­ri­nin var­lı­ğı, su­çun bir ön­şar­tı ola­rak araş­tı­rı­lı­yor­du.

Ya­ni, iki ta­ne genç, ka­fa ka­fa­ya ver­miş­ler. “Hay­di, şu TBMM’yi is­kat ede­lim” de­miş­ler. El­le­rin­de bu işi ya­pa­cak, bir si­lah, bir ekip, bir çev­re yok ise.. Ey­lem­le­ri ay­rı­ca han­gi suç kap­sa­mı­na gi­ri­yor­sa, o suç­la ce­za­lan­dı­rı­lır­lar ama.. Ana­ya­sal dü­ze­ni ceb­ren de­ğiş­tir­me su­çun­dan mah­kum edi­le­mez­ler­di.

Si­vas da­va­sın­da da, doğ­ru ola­nı, o iç­ti­ha­dın uy­gu­lan­ma­sı idi. Si­vas’ta lo­kal bir ey­lem ger­çek­leş­miş­ti. Bu gru­bun, Si­vas’ta ana­ya­sal dü­ze­ni il­ga et­me­le­ri, son­ra­sın­da An­ka­ra’yı ele ge­çi­rip, tüm ül­ke­de ana­ya­sa­yı il­ga et­me­le­ri müm­kün de­ğil­di. Do­la­yı­sı ile, ey­lem “Ana­ya­sal dü­ze­ni ceb­ren de­ğiş­tir­me” kap­sa­mın­da de­ğil­di. “Ya­şa­nan­lar, baş­ka han­gi suç ta­nı­mı­na gi­ri­yor­sa, onun yar­gı­la­ma­sı ya­pıl­ma­lı­dır” de­nil­me­li iken, bu ya­pıl­ma­mış­tır. Bu da çok açık bir hu­kuk­suz­luk­tur.

3) Sa­nık­la­rın hiç­bi­­ri­sin­de, bir ta­ne bi­le ateş­li si­lah yok­tu.

Hat­ta ey­lem sı­ra­sın­da üzer­le­rin­de hiç­bir ya­ra­la­yı­cı alet de yok­tu. Bu­na rağ­men ağır­laş­tı­rıl­mış mü­eb­bet ha­pis ce­za­sı­na çarp­tı­rıl­dı­lar. Tek si­lah ol­ma­dı­ğı hal­de, ağır­laş­tı­rıl­mış mü­eb­bet ha­pis ce­za­sı­na çarp­tı­rı­lan, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ikin­ci ör­nek yok­tur..

Si­vas da­va­sın­da bu ya­şan­dı..

Hem de 33 ki­şi için bir­den.

33 ki­şi, ağır­laş­tı­rıl­mış mü­eb­bet ha­pis ce­za­sı­na çarp­tı­rıl­dı. Tek si­lah­la­rı yok iken.. Tek ya­ra­la­yı­cı alet­le­ri yok iken..

4) Ka­nun­lar­da­ki de­ği­şik­lik­ler­den, af­lar­dan ya­rar­lan­dı­rıl­ma ko­nu­sun­da da Si­vas sa­nık­la­rı bü­yük mağ­du­ri­yet­ler ya­şa­dı­lar. Ör­ne­ğin, PKK’lı­la­rın bi­le ya­rar­lan­dık­la­rı “Piş­man­lık ya­sa­sı”ndan, ya­rar­lan­dı­rıl­ma­dı­lar. “Siz ör­güt men­su­bu de­ğil­si­niz ki. Bu ka­nun­dan ya­rar­la­na­maz­sı­nız” de­nil­di.

Dü­şü­ne­bi­li­yor mu­su­nuz, PKK’dan bi­le, bir ­kaç üst dü­zey yö­ne­ti­ci dı­şın­da yüz­ler­ce ki­şi, “piş­man­lık di­lek­çe­si” ver­mek­le, ce­za­la­rın­da bü­yük in­di­rim­le­re hak ka­zan­dı­lar. Ama Si­vas sa­nık­la­rı­nın hiç­bi­ri­si­ne, tek gün­lük bir in­di­rim uy­gu­lan­ma­dı.

Yıl­lar­ca PKK ey­lem­le­ri­ne ka­tı­lan­la­rın, yıl­lar­ca te­rö­rist fa­ali­yet­le­ri sür­dü­ren­le­rin ya­rar­lan­dı­ğı bir ka­nun­dan, ha­ya­tın­da ka­ra­kol yü­zü gör­me­miş Si­vas sa­nık­la­rı ya­rar­lan­dı­rıl­ma­dı.

Da­ha on­lar­ca ko­nu­da, Si­vas sa­nık­la­rı­na yö­ne­lik hu­kuk dı­şı uy­gu­la­ma ör­ne­ği ve­re­bi­li­riz.
Ada­let is­te­yen­ler. Ken­di­le­ri için ada­let is­te­yen­ler. Ön­ce, baş­ka­la­rı için de ada­let is­te­ye­rek, dü­rüst­lük­le­ri­ni is­pat­la­ma­lı­lar.

“Baş­ka­la­rı ezil­sin. Zul­me uğ­ra­sın. Hat­ta o zul­mün ya­şan­ma­sı/sür­me­si için biz gay­ret sar­fe­de­lim. Ama bi­ze ada­let uy­gu­lan­sın. Bi­zim aley­hi­mi­ze kim­se yan­lış ka­rar ver­me­sin” de­mek, iki­yüz­lü­lük­tür.

Baş­ka­la­rı­na yö­ne­lik zul­me ses­siz kal­mak bi­le, baş­lı ba­şı­na bir suç­tur.

Bu açı­dan, Bal­yoz­cu­lar.. Er­ge­ne­kon­cu­lar.. “Dün şu ol­du, bu ol­du” tar­tış­ma­sı­na gir­me­den..

Ger­çek­ten ül­ke­de ada­le­tin te­si­si­ni is­ti­yor­lar­sa.

Geç­miş­te han­gi ko­nu­da zu­lüm ya­şan­mış ise, hep­si­ne kar­şı çık­ma­lı­lar..

Ki, ken­di­le­ri­ne yö­ne­lik bir yan­lış­lık var ise, top­lu­ca kar­şı çı­ka­bi­le­lim.

Ku­su­ra bak­ma­sın­lar..

On­lar Si­vas sa­nık­la­rı için özel ola­rak yar­gı­la­ma ya­pa­cak mah­ke­me­yi bi­le de­ğiş­tir­tir­ken..

Ağır ce­za­lar ver­di­rir­ken..

İn­di­rim­le­ri uy­gu­lat­tır­maz­ken..

Kal­kıp da bu­gün, “Biz mağ­dur ol­duk” di­yor­lar­sa..

Kim­se on­la­ra inan­maz!

Biz de inan­ma­yız!

YENİ AKİT